Özbak, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin spor bağlamında 3 Temmuz sürecini yaşadığını, bunun yasal sürecinin 17 Ocak 2014 günü Yargıtayca noktalandığını belirtti.
Yargının bu nihai kararına karşın medyada çeşitli görüşler beyan edildiğini kaydeden Özbak, şöyle devam etti:
"Yani bu bağlamda ülkemiz büyük bir aşınmışlıkla karşı karşıya. Yorumcular, yapılmış olan yargılamayı hükümsüz gibi göstermeye çalışıyorlar. En azından böyle bir algı yaratma çabası içindeler. 3 Temmuz sonrası İstanbul Çağlayan 16. Ağır Ceza Mahkemesi bir karar verdi ve Yargıtay da bunu onadı. Bundan sonrası için hukuk şöyle işler, böyle işler diye söylenmiyor. Maalesef normal işleyen hukuku eleştiriyorlar. Bunu eleştiren hukukçulara ne demeli? Yargı kararının sonuçlarına dayalı ortaya çıkan kararlar da maalesef gözardı ediliyor."
TFF'nin "şike var" dediğini ama gereğini tam anlamıyla yapmadığını öne süren Özbak, şunları kaydetti:
"UEFA, 2011'de Fenerbahçe'yi Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne kabul etmiyor, Trabzonspor'u ediyor. 2013'de UEFA Disiplin Kurulu, Fenerbahçe'ye 2 yıl Avrupa müsabakalarından men cezası veriyor. Fenerbahçe, UEFA Tahkim Kurulu'na müracaat ediyor ama sonuç değişmiyor. Bunun üzerine Fenerbahçe, CAS'a müracaat ediyor, yine sonuç değişmiyor ve iki yıl cezalı kalıyor. Buna rağmen bu yorumculardan biri çıkıp demiyor ki bu deliller varken 2010-2011 lig şampiyonluğu nasıl Fenerbahçe'nin uhdesinde kalabiliyor? Dolayısıyla henüz hayal olan geriye doğru yeniden yargılanmayı bir tarafa bırakalım da şu TFF'yi geriye doğdu bir sorgulayalım, siz bu kupayı halen Fenerbahçe müzesinde hangi hakla saklayabiliyorsunuz? TFF'nin temiz düzen adına en geç bir günde bu kupayı hak etmeyenden alarak hak edene teslim etmek asli görevi ve sorumluluğudur. Bakarsınız ki ayarını bozduğunuz kantar bir gün gelir sizi tartar. Bunun dışında yapılması önerilen her ne varsa onun adı adalet değil, aymazlık olur."