TRT World Forum 2019

Middle East Eye Medya Genel Yayın Yönetmeni David Hearts,: - "(Cemal Kaşıkçı) Bir enstitü kurmak istiyordu. New York Times Arapçasını yayınlamak istiyordu. Tüm bu fikirlerin altında yatan ise Arap dünyasına daha fazla bilgi sunmak amacı vardı. Eğitim misyonu vardı. Sadece hapiste olan dostlarını düşünmüyordu, kendini onlara karşı sorumlu hissediyordu. Cemal'i işte bu çok aktifliği yüzünden susturdular"

İSTANBUL (AA) - Middle East Eye Medya Genel Yayın Yönetmeni David Hearts, Cemal Kaşıkçı'nın birçok spesifik projesi olduğunu belirterek, "Bir enstitü kurmak istiyordu. New York Times Arapçasını yayınlamak istiyordu. Tüm bu fikirlerin altında yatan ise Arap dünyasına daha fazla bilgi sunmak amacı vardı. Eğitim misyonu vardı. Sadece hapiste olan dostlarını düşünmüyordu, kendini onlara karşı sorumlu hissediyordu. Cemal'i işte bu çok aktifliği yüzünden susturdular." dedi.

Dünyanın farklı coğrafyalarından küresel fikir liderlerini, akademisyenleri bir araya getiren ve "Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar" başlığı altında konuların ele alındığı TRT World Forum, İstanbul Kongre Merkezi'nde devam ediyor.

Reklam
Reklam

TRT World sunucusu Alican Ayanlar'ın moderatörlüğünde düzenlenen "Cemal Kaşıkçı Cinayeti: Bölgesel Jeopolitiğin Bir Yansıması mı?" başlıklı oturumda konuşan Hearts, Cemal Kaşıkçı'nın yokluğunu hala kabul edemediğini belirterek, "Keşke Cemal bir yerlerde olsa, keşke bir teknede saklanıyor olsa, ele geçirilmiş olsa da bir yerde duruyor olsa. Bu konuyla ilgili birtakım dedikodularda var biliyorsunuz. Keşke böyle olsa diyorum. Türk yetkililer hep o konsolosluktan dışarı çıkmadı dediler. Ama Cemal'in öldürüldüğüne dair bilgiler ortaya çıktıkça git gide daha da üzülmeye başladım. Bir kabusa dönüştü." ifadelerini kullandı.

Kaşıkçı'nın, ülkesine dönme isteği olduğu zaman isteksiz bir muhalif gibi davrandığını dile getiren Hearts, "Cemal, muhalif ses olma konusunda isteksizdi. Yazıyordu ama farklı bir isimle yazıyordu. Suudi Arabistan’a hep dönme ümidi vardı. Cinayetten önce bile bu düşüncedeydi. Suudi Arabistan’da biliyoruz ki lisanslı muhalif yazar olamazsınız, olursanız ya tutuklanırsınız ya da öldürülürsünüz." dedi.

Reklam
Reklam

Cinayetten sonra Muhammed bin Selman’ın Londra ve Washington’daki imajının sarsıldığını ve oralara artık gitmediğini belirten Hearts, G20 gibi zirvelere katıldığını ancak eskisi gibi Londra ve DC sokaklarında insanların tepkilerinden dolayı yürüyemediğini aktardı.

- "Cemal ülkesine dönmek isteyen ılımlı bir muhalifti"

Selman'ın Batılı gazetecilerle ciddi ilişkileri olduğuna dikkati çeken Hearts şöyle konuştu:

"Ama Muhammed Bin Selman’ın reformcu bir kişiliği var diyen gazeteciler bile Kaşıkçı’nın cinayetine yer verdiler. İşte Selman’ın imajı böyle değişti. Cemal, muhalif ses olma konusunda son derece isteksizdi. Yazıyordu ama farklı bir isimle yazıyordu. Çünkü hep bir umudu vardı ülkesine geri dönme konusunda. Hatta cinayetten 6 ay önce bile. Sadık olmayan bir Suudi onun fikrinden nefret ediyordu Suudi Arabistan'da.

Lisansız bir yazar gibiyim diyordu. Böyle bir şey yoktu. Suudi Arabistan'da ya öldürülürsünüz ya sürgün edilirsiniz ya da hapiste olursunuz yani 8. Henry gibi gibi düşünün bunu. Buradaki saçmalık ve gariplik buydu. Muhammed bin Selman Facebook başkanı ile bir araya geldi bu da garip bir durum. Cemal Kaşıkçı platformu bu nedenle kullanıldı. Olabilecek en saçma diktatörlük burada da gösterildi. Çünkü internette bunun için kullanıldı. Bu saçmalık orada vurgulandı. Washington ve İngiltere'deki doğru kişilerle tanındı."

Reklam
Reklam

Bin Selman'ın Londra ve Washington'da imajının sarsılmasına rağmen diktatörlüğünde hiçbir değişimin yaşanmadığı, hatta G-20 gibi zirvelere katıldığına dair eleştirilere ise Hearts şöyle yanıt verdi:

"Sonuçta Suudi Arabistan'ın imajı ciddi bir şekilde zarar gördü. Suudi Arabistan zaten G20 üyesi doğal olarak katılıyor bu konuda ve ticari ilişkiler konusunda hiçbir şey değişmedi. Suudi Arabistan, Washington'da bu zarar gören imajını şimdi değiştirmek istiyor. Cemal'ın öldürülmesinin amacı DC'de Suudi Arabistan hakkında ılımlı eleştiriler yapan konuşan sesin susturulmasıydı. Cemal'ın ölümünden itibaren aslında bir simgeye dönüştü. Rejim karşıtı her şeyin bir simgesi haline geldi. Cemal'ın ölümü sadece detaylarda değil. Bu tür cinayetlerde en çok kaydın tutulduğu bir cinayet de oldu tarih boyunca."

- "Dijital diktatörlük imkansız artık"

"Ters devrim, karşı devrim atık farklı yönünde ilerliyor." diyen Hearts, şöyle devam etti:

"Mısır'da seçilmiş başkandan kurtulalım, siyasi İslam olsun deniliyor. Burada Arap baharını yok edip dijital diktatörlüğü yerine getirmek gibi bir proje vardı. İnternet çağında bu diktatörlük vurgulanıyordu ama artık Beyrut ve diğer ülke sokaklarında yaşananlar bunun imkansızlığı ortaya çıkardı.

Reklam
Reklam

Lübnan'da Cezayir'de halk artık diyor ki; 'İktidardaki sınıf tekrar tekrar iktidara gelmesin diyor. Artık bu söyleniyor. Suudi Arabistan'da da bu oluyor. Bu dijital diktatörlük Lübnan ve Cezayir'de ayni anda mevcut olamaz, yaşayamaz. Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi bu projenin gerçekleşmeyeceği gösterdi. Bu nedenle Orta Doğu'da bir şeylerin değişeceğine dair umudum, inancım var. "

Cemal'ın birçok spesifik projesi olduğunu da anlatan Hearts, "Benimle ve başkalarıyla görüşüyordu. Bir enstitü kurmak istiyordu. New York Times Arapçasını yayınlamak istiyordu. Tüm bu fikirlerin altında yatan ise Arap dünyasına daha fazla bilgi sunmak amacı vardı. Eğitim misyonu vardı. Sadece hapiste olan dostlarını düşünmüyordu, kendini onlara karşı sorumlu hissediyordu. Cemal'i işte bu çok aktifliği yüzünden susturdular."