AHMET DURSUN - ABD Başkanı Donald Trump'ın, Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan çekildiklerini ve İran'a yönelik en ağır yaptırımları devreye sokacaklarını açıklamasının ardından anlaşmanın devam edip etmeyeceği, ABD'nin uygulayacağı yaptırımların İran ekonomisini ve bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği merak ediliyor.
İran'dan gelen sinyaller anlaşmadan şimdilik çıkılmayacağı yönünde. İran'ın daha önce bazı üst düzey yetkillilerin öne sürdüğü gibi Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan (NPT) ayrılma gibi keskin adımlar atması öngörülmüyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin anlaşmaya imza atan diğer ülkelerle anlaşmadaki çıkarlarını koruması şartıyla anlaşmada kalmanın yollarını arayacaklarını açıklaması bu görüşü destekliyor.
Trump'ın kararına nükleer anlaşmaya imza atan diğer ülkelerin (Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) uzun vadede nasıl tepki vereceği ise henüz net değil. AB, İran'ın anlaşmaya riayet ettiği sürece anlaşmaya bağlı kalacağını duyursa da bunu pratikte nasıl uygulayacağı merak konusu.
Trump'ın ABD'yi İran nükleer anlaşmasından çekmesiyle birlikte bu ülkeye uygulanacak petrol ihracatını da kapsayacak yaptırımlar nedeniyle İran ekonomisi anlaşmadan öncekinden daha ağır koşullarla karşılaşabilir.
- Kararın sosyo-ekonomik etkileri
Nükleer anlaşmanın yürürlüğe girdiği 2016 yılında, yaptırımların kaldırılmasıyla ülke ekonomisi güçlü şekilde yükselmişti. İran'ın Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) o yıl yüzde 12,5 oranında büyürken 2017 yılında büyüme oranı yüzde 3,5'e kadar düştü. Ülkenin para birimi, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilme beklentisiyle son altı ayda değerinin yarısından fazlasını kaybetti. Mart ayında 5 bin tümen sınırını geçen doların dün 7 bin 500 tümeni görmesiyle İran para birimi, iki ayda yüzde 35'ten fazla değer kaybetmiş oldu. Bu ortamda yaptırımlar nedeniyle daha zor günler geçirecek olan İran ekonomisinin daha da kötüleşmesi ve bunun da halk arasındaki memnuniyetsizliği artırması ihtimali, geçen yıl aralık ayında olduğu gibi ülkede geniş çaplı hükümet ve rejim karşıtı protestoları tetikleme potansiyeli taşıyor.
- ABD yönetimi, anlaşmanın uygulanmasına sürekli engel oldu
ABD yönetimi nükleer anlaşmadan çekilirken İran'ın balistik füze ve bölgedeki diğer faaliyetlerine vurgu yaptı. Anlaşma ise İran'ın balistik füzelerini ya da bölgesel çatışmalardaki rolünü kapsamıyor. Nükleer anlaşmaya varılmasının ardından da bu konular gündeme getirilmiş ve o dönemdeki olumlu atmosfer sebebiyle İranlı yetkililer bu konulardan bazılarının tartışmaya açık olduğunu söylemişti. Ancak bugün bu ihtimal neredeyse imkansız olarak görünüyor.
Trump'ın, Tahran'a yönelttiği "nükleer silah peşinde olduğu" suçlaması, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın yayımladığı raporlarda doğrulanmadı. Aksine bu raporlarda İran'ın anlaşmadaki yükümlülüklerini yerine getirdiği teyit edildi. Buna rağmen Trump göreve geldikten sonra ABD yönetimi nükleer anlaşmanın uygulanmasına sürekli setler çekti ve İran'ın anlaşmadan sonra elde etmeyi umduğu kazanımlara erişmesini engelledi.
- Karar, İran'ı bölgesel politikalarında daha fazla radikalleşmeye itebilir
Trump'ın anlaşmadan çekilmesi, ABD'nin Tahran yönetiminin bölgesel rolü ya da balistik füze konusundaki endişelerini gidermenin aksine İran'ın bölgedeki politikalarını daha da radikalleştirebilir.
Ülkedeki hemen her kesim, Trump'ın kararının Ruhani muhaliflerini yani muhafazakarları güçlendireceği konusunda hemfikir. Trump'ın kararı, yaklaşık iki yılı aşkın bir süre önce rafa kaldırılan nükleer mesele hakkında yeni krizlere kapı aralayacak gibi görünüyor. Bununla birlikte aldığı kararla güvenilirliği sorgulanan ABD ile müttefiklerinin gelecekte bu tarz anlaşmalar yapması da zorlaşabilir.
- İran'daki muhafazakarlar karardan memnun
ABD ve İran'daki muhafazakarların anlaşmanın başından beri verdikleri tepkiler benzerlik gösteriyordu.
Anlaşmaya ilişkin ABD ve İran'daki muhafazakarlar başından beri anlaşmayı eleştirdiler. İki taraf da çeşitli iddialar öne sürerek, ülkelerinin çok fazla taviz verdiklerini savundular. Öyle ki İranlı muhafazakarlar, Trump'ın anlaşma hakkındaki düşüncelerine benzer söylemleri dile getirmekten kaçınmadı. Bazı muhafazakarlar anlaşmayı "İran'ın tarihinde imzaladığı en utanç verici anlaşma" olarak nitelemekten geri durmadı. ABD'de Trump yanlılarının yaptığı gibi İran'da da anlaşmaya karşı olan muhafazakarlar nükleer anlaşmanın olumlu etkilerini zayıflatmak için hiçbir fırsatı kaçırmadı.
Tüm bunlar göz önüne alındığında muhafazakarların elinde tuttuğu İran'daki hakim düzen, ABD'nin anlaşmadan çekilmesini pek de umursamayarak Ruhani hükümetine ve ülkedeki ılımlı kesimlere "ABD'nin güvenilmez ve anlaşmanın da bir aldatmaca olduğu" şeklindeki söylemlerinde ne derece haklı olduklarını yineleyerek ellerini güçlendirme fırsatını kaçırmak istemeyecektir. ABD'nin anlaşmadan çekilmesiyle muhafazakar kesimlerin baskısı altında kalacak olan Ruhani hükümeti, İran anlaşmada tutulamazsa uluslararası müfettişlerin nükleer tesislere erişimini sınırlandırma veya nükleer silah yapımında kullanılabilecek uranyumu zenginleştirecek santrifüjleri yeniden çalıştırma gibi girişimlere yönelebilir.
- İran'a ağır şartlarda yeni bir anlaşma dayatılmak isteniyor
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İç Politika Uzmanı Mehmet Koç, "Trump yönetimi anlaşmadan çekilerek, İran'a savunma stratejini bırak güvenlik doktrinini bizim istediğimiz şekilde belirle çağrısı yaptı." dedi.
Koç, kararın İran açısından beklenmeyen bir durum olmadığını Tahran'ın aylar önceden kararın olumsuz etkilerini sınırlandırmak adına bazı hazırlıklar yapmaya çalıştığını ancak ülkede giderek kötüleşen ekonomik durumun İran'a fazla seçenek sunmadığını söyledi.
İran'a ağır şartlarda yeni bir anlaşma dayatılmak istendiğini belirten Koç, "6 ay sonra İran'ın bu şartlarda yeni bir anlaşmaya gitmesi pek rasyonel görünmüyor. Trump ise İran'ın geri adım atmaması durumunda daha sert adımlar atacağının işaretlerini veriyor." diye konuştu.
ABD'nin anlaşmadan çekilmesiyle İran'ın adeta eli ve kolunun bağlandığını söyleyen Koç, şöyle devam etti:
"Nükleer anlaşmaya İran'ın taahhütlerine uymaması ya da anlaşmadan çekilmesi durumunda buna karşı ne gibi yaptırımlar uygulanacağına ilişkin maddeler koyulmuş ancak karşı taraftan çekilen olursa buna karşılık yaptırımın ne olacağıyla ilgili bir madde yok. Bu da İran'ın anlaşmadan çekilmesinin önüne geçiyor çünkü İran anlaşmadan çekildiği andan itibaren askıya alınan yaptırımlar otomatik olarak devreye giriyor."
Bu durumun nükleer anlaşmanın imzalandığı sırada İran açısından nasıl tavizler verildiğini ortaya koyduğunu ifade eden Koç, o dönemde İran'ın ekonomik olarak ciddi baskı altında olduğu için anlaşmayı kabul etmek zorunda olduğunu kaydetti.
- İran'da kitlesel halk gösterileri olabilir
Yaptırımların geri getirilmesi durumunda ülkedeki ekonominin daha da kötüleşeceğini belirten Koç, bu durumda kitlesel halk gösterilerinin ortaya çıkabileceğinin altını çizdi.
İran'ın Trump'ın söylediği gibi şiddetli yaptırımlara dayanabilecek bir ekonomisinin olmadığını ifade eden Koç, "İran'ın fay hatları çok kırılgan. Aralık ayında halkın nasıl sokağa döküldüğünü gördük. Ekonomik durumun kötüleşmesi halkı sokağa dökerse bu durumun nasıl kontrol edileceği belirsiz." dedi.
- İran halkı, Devrim Muhafızları Ordusu'nu suçluyor
Yeditepe Üniversitesi Öğr. Üyesi Dr. Babek Cevanşir ise halkın çoğunluğunun bu hale gelinmesinden dolayı Devrim Muhafızları Ordusu'nu suçladığını söyledi.
İran'ın anlaşma sonrasında ülke dışında dondurulmuş on milyarlarca dolar mal varlığına erişim sağladığını hatırlatan Cevanşir, "Elde edilen paralar halk için değil, bölgedeki Şii aşırı grupları finanse etmek için kullanıldı. ABD, İran'ın ülke dışında özellikle Yemen, Lübnan ve Nijerya'da sürdürdüğü faaliyetleri bahane ederek anlaşmadan çekildi." şeklinde konuştu.
Ülkedeki mevcut ekonomik durumun oldukça kötü olduğunu ifade eden Cevanşir, ABD'nin yaptırımları geri getirmesi ve Avrupa ülkelerini de ikna etmesi halinde ülkenin tarihin en ağır ekonomik kriziyle karşılaşabileceği değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin yeni bir anlaşmayla ağır şartlar dayatmak istediğini belirten Cevanşir, ancak İran'ın geri adım atmasının mümkün görünmediğini söyledi.
Cevanşir, "Tahran yönetimi, geri adım atması durumunda bunun devamının rejim değişikliğine kadar gidebileceği endişesiyle geri adım atmayacaktır." ifadelerini kullandı.