"Trumpizm ve Otoriterlik Çağında Arap Baharının Geleceği" konferansı

İZÜ İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sami Al-Arian: - "Trumpizm veya Trump, Sisi'nin yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verecek. Suriye Devlet Başkanı Esed'in yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verdiği gibi. Aynı şekilde başka ülkelerin de iç savaş yaşamasına izin verdiği gibi. Çünkü onlar istikrar ve demokrasi ile ilgilenmiyorlar" - Kaliforniya Üniversitesinden Prof. Dr. Richard Falk: - "Arap Baharı birçok trajik sonuç doğurdu"

İSTANBUL (AA) - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) Direktörü Prof. Dr. Sami Al-Arian, "Trumpizm veya Trump, Sisi'nin yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verecek. Suriye Devlet Başkanı Esed'in yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verdiği gibi. Aynı şekilde başka ülkelerin de iç savaş yaşamasına izin verdiği gibi. Çünkü onlar istikrar ve demokrasi ile ilgilenmiyorlar." dedi.

Arian, CIGA tarafından düzenlenen "Trumpizm ve Otoriterlik Çağında Arap Baharının Geleceği" konulu İZÜ Halkalı Yerleşkesinde gerçekleştirilen konferansta, bir devrimin gerçekleşmesi için beş temel koşula ihtiyaç olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

Beş şartın tam anlamıyla bir araya gelmemesi halinde bu devrimin, değişimin gerçekleşmesinin, başarılı olmasının mümkün olmadığını dile getiren Arian, şöyle konuştu:

"Devrim için gerekli olan bu 5 faktörün dışında yapısal ve yerel şartlar da gerekli. Yapısal ve yerel şartlar bağlamında Küba ve İran devrimi iki somut örnek. Dolayısıyla İran devrimi ne Küba'da ne de Nikaragua'da gerçekleşen devrim ile aynı değil. Aynı şekilde ABD, Fransa ile de aynı değil. Her birinin kendine göre yerel koşulları var.

Bir devrimin gerçekleşmesi için gerekli olan beş faktörün en önemlileri halkta, toplum katmanında büyük ölçüde hoşnutsuzluğun ortaya çıkması, ülkede güvenlik algısının çökmesi, üçüncüsü ise elitlerin saf dışı bırakılması. Bu elitler daha çok sistemi koruyan tabakadır. Bu elitler çoğunlukla kültürel seçkinler, medya seçkinleri, profesörler, hatta ordu subayları, gazeteciler, tanınmış insanlar olabilir. Spor, sinema ve tiyatrodan ünlü isimler de olabilir."

Arian, devrimin ve değişimin gerçekleşmesi için öncül koşullardan diğerlerinin ise devlete ait kurumların çökmesi, bürokraside yaşanan güven eksikliği, hizmetlerde yaşanan aksaklıklar ile ülkenin uluslararası arenada destek kaybına uğraması olduğunu ifade etti.

Reklam
Reklam

"Trumpizm bu değişimlerin olmasına asla izin vermez." diyen Arian, sözlerini şöyle dürdürdü.

"Trumpizm veya Trump, Sisi'nin yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verecek. Suriye Devlet Başkanı Esed'in yüz binlerce kişiyi öldürmesine izin verdiği gibi. Aynı şekilde başka ülkelerin de iç savaş yaşamasına izin verdiği gibi. Çünkü onlar istikrar ve demokrasi ile ilgilenmiyorlar. Herhangi değişimle ilgilenmiyorlar. Onlar, sadece insanların sahip olmak istediklerini ve umutlarını dile getirmelerini önlemekle ilgileniyorlar. Bu çok çok tehlikeli bir durum aslında."

- "Arap Baharı birçok trajik sonuç doğurdu"

Kaliforniya Üniversitesinden Prof. Dr. Richard Falk ise 2010-2011 yıllarında başlayan Arap Baharının birçok trajik sonuç doğurduğunu söyledi.

Suriye'de, Yemen'de ve Libya'da bu dönemde ortaya çıkan karmaşanın da bu sonuçların ürünü olduğunu vurgulayan Falk, şöyle devam etti:

"Birkaç yıllık kaos yüzyıllarca süren bir zalimliğe tercih ediliyor." deyimini hatırlatan Prof. Dr. Falk, "Bugün yaşananları düşündüğümüzde bu atasözünün ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor. Yani, Yemen, Libya ve Suriye'de iç savaş tercih edildi. Müdahale gerçekten mümkün olan en kötü sonucu doğurdu. Vietnam, İran ve Küba'da meydana gelen jeopolitik zaferlerden ve bu zaferleri çok uzun bir süre boyunca sürdürme yeteneğinden çok şey öğrenebiliriz. Ama Arap Baharı bunlara benzemeyen bir süreç. Muhammed Mursi hükümetinin devrilmesi sonra ortaya çıkan çeşitli karşı devrimci hareketler ve iç çekişme senaryolarının ortaya çıkmasından sonra da olay bitmedi." diye konuştu.

Reklam
Reklam

ABD Başkanı Donald Trump'ın bu yükselişi ile başlayan Trumpizmin sadece ABD değil tüm dünyada uygulanabilir hale geldiğine de vurgu yapan Falk, şunları kaydetti:

"Sadece ABD'de değil tüm dünyada, demokrasiden liberal demokrasiye geçişe de neden oldu. Dünyada neredeyse hemen hemen her ülke bu yönde hareket etti, bu yönde politika belirledi. Hiç kimsenin tahmin etmediği bir şey oldu. 4 yıl içinde Amerikan gençliği sosyalizmi kapitalizmden daha sempatik bulmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin temel yöneliminin ne olduğunu zorlayan ilerici bir alternatif aslında."