'Tsipras boyun eğdi, demokrasi kaybetti'

Yunanistan ile Euro Bölgesi arasında varılan anlaşma sonrası, AB'nin mali kaygıları herşeyin önüne çıkararak varoluş gerekçelerini çiğnemiş olabileceği yönünde yorumlar yapılıyor.

İngiliz Financial Times gazetesi, "Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras AB'nin gördüğü en müdahaleci ekonomik denetim programına boyun eğdi" yorumuyla bir çok iktisatçının da hemfikir olduğu bir görüşü yansıtıyor.

Gazete yine bir başka ortak kaygıyı yansıtarak, Yunanistan Parlamentosu ve kamuoyundaki muhalefet karşısında, Başbakan Tsipras'ın bu programı hayata geçirip geçiremeyeceğinin henüz belli olmadığını da yazıyor.

Financial Times Tsipras'ın lideri olduğu Radikal Sol Koalisyon'un (Syriza) gazetesi Aveni'nin "Almanya'nın Avrupa'yı 100 yıl içinde üçüncü kez mahvetmeye hakkı yok" başlığının, pakete muhalefetin çok güçlü olabileceğine işaret ettiğini kaydediyor.

Reklam
Reklam

'Demokrasi kaybetti'

"Yunanlılar Euro Bölgesinde ulusal egemenlik diye bir şey olmadığını, sadece aşırı piyasa yanlısı ekonomik politikaların geçerli olduğunu öğrenmiş oldular."

İngiltere'nin tanınmış ekonomi muhabiri Paul Mason Twitter"da anlaşmayı böyle yorumladı.

Mason, blog yazısına da, "Yunanistan Euro-borç anlaşmasını başardı, ama demokrasi kaybetti" başlığını atmış.

İngiliz Channel 4 televizyonu yorumcusu Mason'a göre, Euro Bölgesi liderleri dün gece Yunanistan'a "Hükümetin ekonomiyi geliştirebilmek için kullanabileceği bütün mekanizmaları elinden alan ve Ocak ayında Yunanistan halkının yüzde 36'sının oyunu alarak seçildiğinden beri geçirdiği bütün yasaları geriye döndüren bir ultimatom" sundu.

Mason, 1938'deki Münih ve 1919'daki Versailles anlaşmalarıyla tarihi paralellikler kurarak hatırlatıyor:

"O sırada, alacaklılar alacaklarını aldılar ama 10 yıl sonra Alman demokrasisinin ve kendi aralarındaki diplomatik ittifakın çökmesinin koşullarını yaratarak..."

"O zaman ne istediğini bilen ama yanlış hesap yapan devlet adamları vardı. Dün gece ise Avrupa'yı yönetenlerin ne istediğini anlamak zordu" diyen Mason'a göre sonuç, muhtemelen Avrupa Birliği'nin itibarının küresel düzeyde yerle bir olması olacak:

Reklam
Reklam

"Ezici bir çoğunlukla iktidara gelen sol bir hükümetin ezilip, halkın yüzde 61'le desteklediği bir referandum sonucunun hiçe sayılması...Çatışmayı önlemek ve sosyal adalet sağlamak için başlatılan AB projesi, kendisini katı bir maliye mantığının uygulayıcısı olarak buldu. Sıradan insanlar için tahviller, borç silmeler, döviz mekanizmaları uzak kavramlar. Demokrasi ise değil. Yeryüzünde akıllı telefonu olan herkes dün gece demokrasiye ne olduğunun farkında."

'İncir yaprağı bile bırakılmayacak'

Atina'dan yazan BBC ekonomi muhabiri Robert Peston 1930'dan bu yana ilk kez gelişmiş bir ülkenin, Yunanistan'ın bugünkü durumuna düştüğünü yazıyor.

86 milyar euroluk kurtarma paketinin görüşülmeye başlayabilmesi için, Yunanistan Parlamentosu'nun Çarşamba günü Peston'un deyimiyle "teslim olduğunu göstermesi" gerekiyor.

Fakat Peston bunun olacağından kuşkulu. "Hükümet mensupları, bankacılar, burada kiminle görüşüyorsam, aldığım izlenim 'ne yaparsak yapalım zaten mahvolduk' şeklinde bir kötümserlik. Bu nedenle ne yapacaklarını tahmin etmek mümkün değil" diyor BBC ekonomi muhabiri.

Reklam
Reklam

Robert Peston, "Anlaşmanın kabulü, Yunanistan'ın yönetimini yıllarca fiilen Berlin, Brüksel, IMF ve Washington'un devralması anlamına gelecek. IMF müfettişleri Atina'da oturup yoldan sapılıp sapılmadığını sürekli denetleyecekler. Atina'ya ulusal ekonomik özerkliğini koruma adına bir incir yaprağı bile bırakılmayacak" yorumunu yapıyor.

Peston, Yunanistan hükümetinin işlerin bu noktaya gelmesinden dolayı eleştirilebileceğini ama buna karşılık "Euro Bölgesinin mali kaygıları, bir ulusun zor anında insani meselelerin önüne koyduğu algısını yarattığını" yazıyor. Peston bu durumun, Avrupa'da AB karşıtı partilerin yükselişine yol açıp açmayacağını soruyor ve "Euro Bölgesi krizi 2010'da Yunanistan'da başlamıştı. Şimdi tüm AB'yi içine alacak bir varoluş krizine dönüşebilir" diyor.

'Kriz en az 10 yıl uzadı'

Jubilee Borç Kampanyasından iktisatçı Tim Jones da anlaşma ile yalnızca, zaten 5 yıldır devam eden Yunanistan borç krizinin en az 10 yıl uzatıldığını söyledi.

Jones, "Bu durumun odağında Euro Bölgesi liderlerinin 'borç miktarının azaltılması mümkün değildir' yalanı var. Borç miktarı azaltılabilir ve azaltılmalıdır. Afrika ve Latin Amerika ülkeleri 1980'ler ve 90'larda borç silinmesi reddedildiği ve demokrasiyi hiçe sayan kemer sıkma önlemleri zorlandığı için 20 yıl durgunluk ve yoksullaşma yaşadılar. Bu duruş değişmezse Yunanistan ve Euro Bölgesini de aynı son bekliyor" yorumunu yapıyor.

Reklam
Reklam

Artılar-eksiler

Deutsche Bank uzmanları Yunanistan ile Euro Bölgesi yetkilileri arasında varılan anlaşmayı bir tweetle iki açıdan değerlendirmiş:

"Bugün varılan anlaşma hakkında Deutsche der ki: + Yunanistan'a krizden çıkabilmesi için bir yol haritası çıkması, - Uygulama sorunları ve Yunanistan'da euro karşıtı duyguların daha da yükselmesi."

Alman mali hizmetler grubu Allianz'ın baş ekonomisti Mohamed El-Erian ise Twitter mesajında anlaşmayı çok olumlu karşılamadığının işaretini verdi.

El-Erian, "Yunanistan ve Avrupa meselesinde malesef tarihçiler güç tehdidiyle iş yapılan tarihi dönemlerle benzerlikler bulmakta gecikmeyecektir" ifadesini kullandı.

Fransız sağı ve solundan eleştiriler

Fransa'da Capital dergisi anlaşmanın "Bitip tükenmez müzakerelerden sonra zorla doğum yaptırırcasına" sağlandığını yazıyor.

Dergi, "Anlaşma seçmeni nezdinde kemer sıkma paketlerine karşı mücadelenin simgesi haline gelen Aleksis Tsipras'ın radikal solu açısından acı bir reçete olacak" yorumunu yapıyor.

Le Parisien gazetesi anlaşmanın aynı şeyleri söyleme konusunda sıkıntı yaşasalar bile yine de "Avrupanın motoru olan Fransız Alman ikilisi" sayesinde mümkün olduğunu yazmış.

Reklam
Reklam

Fransa'da siyaset yelpazesinin sağ ve sol uçları da farklı gerekçelerle anlaşmaya hücum ediyor.

Solda, Sol Cephe hareketinin eş başkanı Jean-Luc Melenchon "Yunan halkının kafasına tabanca dayandı" diyerek Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ı Angela Merkel'in "yamağı" olmakla suçladı.

Aşırı sağ ve Milli Cephe'den Florian Philippot ise "Avrupa Birliği kabusuna tanık oluyoruz. Ne pahasına olursa olsun euroyu kurtarma süreci bu, kimsenin Yunanlıları ya da bu anlaşmadan sonra perişan olacak Fransız vergi mükellefini düşündüğü yok" diye tweet attı.

#BuBirDarbe etiketi nasıl başladı?

Almanya'nın Yunanistan’a çok ağır koşullar sunması, referandum sürecinde Yunanistan sokaklarında da sıkça dile getirilen bir görüşün yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

Euro Bölgesi liderlerinin Syriza’nın liderliğindeki koalisyon hükümetini istifaya zorlamak için koşulları sertleştirdiği görüşünü savunanlar var.

Bu görüşte olanlar tepkilerini #ThisIsACoup (Bu Bir Darbe) etiketiyle sosyal medyada dile getiriyor.

Reklam
Reklam

Aralarında ünlü gazeteci, yazar ve ekonomistler de var.

Kanadalı gazeteci ve yazar Naomi Klein, Yunanistan’ı bu tarz bir anlaşmaya zorlayan ülkeleri kast ederek "Yunanlar gelecek seçimde neo-Nazilere oy verirlerse, şok olup suçsuzmuş rolü mü yapacaklar?" yazdı.

New York Times yazarı ve ekonomist Paul Krugman da bu görüşe destek verdi:

"Bu acımasızlıktan da öte, saf bir kindarlık. Ulusal egemenliğin tamamen yok edilmesi ve bir ferahlama umudu yok."

Nasıl başladı?

#ThisIsACoup Türkçesiyle #BuBirDarbedir etiketi dün öğleden sonra yaygınlaşmaya başladı ve bütün dünyaya yayıldı.

Etiketin Francesca adında bir aktivistin İspanya'nın Öfkeliler hareketi ve Barcelona en Comu adlı sol koalisyon partisi üyeleri de dahil 40 kişiye bir telefon mesajı yollamasıyla başladığı ortaya çıktı.

Mesajda "Euro Grubu'nda toplananların tümü Twitter'ı izliyor. Dünyanın onlara Tsipras'ı devirmeye değil onunla anlaşmaya yönelmeleri gerektiğini söylemesi lazım" deniyordu.

Birkaç dakika sonra #ThisIsACoup etiketi Barcelona'dan başlatıldı ve Yunanistan ve Almanya da dahil dünyanın bir çok yerinde, en çok konuşulan etiketleri listesinde başa çıktı.

Reklam
Reklam

Etiketi atan ilk kişinin Barcelonalı bir fizik öğretmeni olduğu bulunsa da, bu kişi daha sonra bunun kolektif bir kampanya olduğunu söyledi.

Kampanyayı başlatanlar daha sonra bir açıklama yaparak, "Euro Grubu'nun Syriza ile müzakerelerinde Yunanistan halkının demokratik iradesini desteklemek için" eyleme geçtiklerini kaydettiler.