ANKARA (İHA) - Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan paşaların ziyaret edilmesiyle ilgili, "Bu ziyareti yargıya etki etme pozisyonuna sokmak, Türk yargısına en büyük hakarettir" dedi.
Orgeneral Başbuğ, 2 günlük 'İletişim Toplantısı'nın ilkini bugün Genelkurmay Karargahı'nda yaptı. Bugünkü toplantıya, gazetelerin Genel Yayın Yönetmenleri ve Ankara Temsilcileri katıldı. Medyanın aynı zamanda bir kamu görevi yürüttüğüne işaret eden Orgeneral Başbuğ, medya ile karşılıklı anlayış ve samimiyete dayalı bir diyalog geliştirmek istediklerini söyledi. Bundan sonra medya ile ilişkileri savunma muhabirleri aracılığıyla yürüteceklerini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, haftalık bilgilendirme toplantıları yapacaklarını ve bu toplantıların ilkinin 26 Eylül Cuma günü başlayacağını bildirdi. Ayrıca oluşturdukları iletişim kanalının 24 saat aktif olacağını ve buraya müracaat eden medya mensuplarının ya anında cevap alacağını yada en kısa zamanda sorusunun cevabının kendisine bildirileceğini belirten Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: "Bu ilişkilerde medyadan temel beklentimiz, eleştirilere sonuna kadar açık olmakla birlikte önyargılı yaklaşımlara hayır diyoruz. Duyumların teyidi konusunda yardımcı olmak istiyoruz. Teyit ihtiyacı duyduğumuz konuları bize sorabilirsiniz. Yine kararı siz verirsiniz. Çünkü eksik bilgiye dayanan haberler bazen büyük problem oluşturuyor. En çok rahatsız olduğumuz konular, elde haber yokken bir takım yorumlara dayanarak haber yapılması ve 'böyle olabilir' türündü hüküm verilmesidir."
"TSK ÜZERİNDEN SİYASET YAPILMAMALI"
Orgeneral Büyükanıt, Silahlı Kuvvetler üzerinden medya dahil hiçbir kurumun siyaset yapmaması gerektiğini söyledi. Yorum üzerinden de haber yapılmamasını isteyen Orgeneral Başbuğ, "TSK günlük olayların içine çekilmemelidir. Kimse kendi amaçları için TSK'ni kullanmamalıdır. Bu tür davranışlar bizi çok rahatsız ediyor" dedi.
AKREDİTASYON KONUSU
"Akreditasyon konusunda bir açılım yaptık. Bu konuda bize sık sık kriterlerimiz soruluyor. Böyle bir kriterimiz yok" diyen Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti: "Buna gerek de yok. Tek kriter, basın meslek ilkeleridir. Bu ilkelere herkes uyarsa, kişilerin de kurumların da problemi kalmaz. Bundan sonra akreditasyon konusundaki kriterimiz bu ilkelere uyum olacaktır. Bu ilkelere aykırı yayın yapanları Basın Konseyine ve Gazeteciler Cemiyeti'ne ileteceğiz. Bu kurumların müeyyide uygulamasını bekleyeceğiz. Şayet buradan sonuç alamazsak, kendi tedbirimizi alacağız. Bu gidişata göre, akreditasyon sınırları genişleyebilir veya daralabilir. Böylece, medya ile ilişkilerimizi daha sağlıklı ve daha kurumsal bir zemine oturtmak istiyoruz." TSK'nın internet sitesini bundan sonra bilgilendirme amaçlı olarak daha yoğun kullanmak istediklerini ifade eden Orgeneral Başbuğ, basın bildirilerinin adedini ise azaltacaklarını kaydetti.
"TUTUKLU PAŞALARA ZİYARET"
Orgeneral Başbuğ, gazetecilerin sorusu üzerine, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'a bir korgeneralin ziyaretini değerlendirdi. Bu konuyla ilgili düşüncelerini bildiride açıkladıklarını ifade eden Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Neticede iki eski komutan tutuklu. Bunlara yapılan ziyaretin üç nedeni var. Birincisi biz yarım asra yakın silah arkadaşlığı yapmışız. İkincisi tabi ki onların da TSK'ya hizmetleri var. Onun için de bu bir vefa borcudur. Üçüncüsü de tamamen insani boyutlu. Görüşmelerden başka mana çıkarılmamalıdır. Yargıya olan saygımız ve güvenimiz tamdır. Bu ziyareti yargıya etki etme pozisyonuna sokmak, Türk yargısına en büyük hakarettir. 'Niçin o komutan gitti' sorusunun cevabı ise biliyorsunuz. O bölgenin Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi'dir. Onun için o gitti. Ziyaretten sonra kendisiyle görüştüm. 65 yaşın üzerindeki iki kişiye moral desteği yadsınmamalıdır. Bu ziyaretin kamuoyunda yanlış yorumlanmasının sebebi ise, medyanın yaptığı farklı değerlendirmelerdir. Lütfen, Türk yargısına güvenelim. Farklı düşünceler yargıya hakarettir."
CEMAAT KONUSU
Devir-teslim törenindeki konuşmasında bahsettiği cemaatleşme konusunun fazla tartışıldığını ve çarpıtıldığı belirten Orgeneral Başbuğ, "O konuşmada defalarca demokrasi ve laik devlet kavramlarından bahsettim. 'Sosyal devlet kavramı, tam uygulanamazsa toplumlarda cemaatleşme olur' dedim. Sosyal devlet ne demek? Örnek veriyorum, bir öğrenci üniversite imtihanlarını kazandıktan sonra başka bir şehre gidiyor. Orada kalacak yer lazım. Devlet ona yurt imkanı sağlayamıyorsa o çocuk bazı grupların imkanlarından istifade etmek zorunda kalıyor. Bu da cemaatleşmeye sebep oluyor" diye konuştu.
TERÖRLE MÜCADELE
Resmi davetlisi olarak Ankara'yı ziyaret eden ABD Genelkurmay Başkanı ile 4 saatten fazla görüştüklerini ve iki ülke arasındaki ilişkileri çok yönlü ele aldıklarını bildiren Orgeneral Başbuğ, dünkü görüşmenin en önemli konusunun terörle mücadele olduğunu söyledi. Terörle mücadele konusunda kullandığı ve bazen yanlış anlaşılan 'örgüt kırılma noktaBbuğ, "TSK günlük olaylarsına doğru gidiyor' açıklamasını hatırlatan Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: "Ben 'örgüt kırılma noktasında' demiyorum. Önemli olan buradan nasıl istifade edeceğimizdir. Geçen 24 yılda da terör örgütü birkaç defa kırılma noktasına yöneldi. Ama bu durumdan tam istifade edemedik. Şimdi bunu yapabilirsek; bazı alanlarda mesafe alabilirsek, örgütü kırılma noktasına götürebiliriz. Kırılma noktası komuta kademesinin tamamen dağılmasıdır. Hatamız şu; eylem olmayınca örgüt bitti zannediyoruz. Bu hatayı 1985-87'li yıllarda yaptık. Şu anda durum lehimize. Askeri alanda mücadeleye devam ederken, başka alanlarda da adım atabilirsek, terörü bitirme noktasına yaklaştırabiliriz. 17 Ekim 2007'den beri devam eden hava ve kara harekatlarında istihbarat desteği çok önemli. Ve şu anda mükemmel olarak devam ediyor. Artık kuzey Irak terör örgütü açısından çok rahat bir yer değil. Dengeleri bozuldu. Ve ABD'li komutan özellikle hava ve kara harekatları sırasında sivillere zarar vermememize gıpta ediyor ve muhteşem bir olay diyor. Dünyadaki benzer örneklere bakılırsa TSK'nın bu konudaki becerisinin dünyada bir örneği daha olmadığı anlaşılır."
"DOHUK, ERBİL VE SÜLEYMANİYE'NİN DURUMU"
ABD'li mevkidaşıyla görüştükleri ikinci önemli konunun, Dohuk, Erbil ve Süleymaniye'nin güvenliği olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, bu bölgenin, 30 Mayıs 2007'de merkezi hükümet tarafından yerel yönetime devredildiğini anımsattı. Karşıda askeri gücü olan bir yerel yönetim bulunduğunu, oysa Irak Anayasasına göre bu bölgenin güvenliğinin merkezi hükümet tarafından sağlanması gerektiğine işaret eden Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti: "Biz diyoruz ki 'bu bölgede barınan teröristlerle mücadele de merkezi hükümetin görevidir. (ABD'yi kastederek) sen görevini yapmıyorsan, bizim yaptığımız şeyleri kritize etme hakkın yok. Bunu açık olarak ifade ettik. Irak'ın toprak bütünlüğü bozulursa bundan en büyük zararı Türkiye görür. Biz Kuzey Irak'ta Türkiye'nin güvenliği açısından ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Bu konudaki defakto duruma (yerel yönetimin teröre verdiği desteğe) Türkiye'nin tahammülü bir yere kadardır."
"ŞEHİTLER ÜZERİNDEN DE SİYASET YAPILMASIN"
"Terörün bitmesini en çok isteyen TSK'dır. Bunun aksini söyleyen haindir" diyen Orgeneral Başbuğ, "Biz devam etmesini nasıl isteriz. Böyle bir şey düşünülebilir mi ? Bir evladımız şehit olduğu zaman anne-babadan sonra en fazla acıyı duyan biziz. Bir can bizim için çok önemli ama maalesef oluyor. Ama Türkiye, bir Avrupa ülkesi değil, bunlar bizim gerçeğimiz. Onun için lütfen kimse şehitler üzerinden siyaset yapmasın. 'Yine şehit' bizi çok rahatsız eder. Öyle şehit babaları var ki 'bir oğlum daha var, onu da vereyim' diyor. Bunu birinci sayfadan verin. Şehit ana babaları haklı olarak feryat ediyor. Buna hiçbir diyeceğimiz yok. Hatta ben gider onların elini öperim. Ama bunları geniş olarak yayınlamak bize hiçbir şey kazandırmaz. Aksine mücadelemizi olumsuz etkiler. Ne olur vermeyin, bunun bir faydası yok. Aksine menfi etki yapıyor" ifadelerini kullandı.
"TERÖRLE MÜCADELEDE YENİDEN YAPILANMA"
Terörle mücadelede yeniden yapılanmayı 57. Hükümetten beri gündeme getirdiklerini anlatan Orgeneral Başbuğ, bu konuda pek ilerleme olmadığından yaktaBbuğ, "TSK günlük olaylarındı. "Zaten, yapılanmadan ziyade bu yapılanmada yer alacak kişiler önemli" diyen Orgeneral Başbuğ, "Burada, terörle mücadele konusunda (sivil veya asker) Türkiye'nin en iyi yetişmiş elemanları yer almalıdır. Bu olmayınca, yeniden yapılanma ısrarından vazgeçip pratik konulara yönelmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Orgeneral Başbuğ, terörle mücadelede, eğitim, teçhizat ve personel gibi konularda problem bulunmadığını, ama meselenin bunlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, "Terörle mücadele zor iştir, üstelik biz, hukuk kurallarına uyarak yürütmek zorundayız. Kurallara uymazsanız Irak'a dönersiniz. Bir örnek vereyim. Artık mezralar eskisi kadar boş değil. Kırsal alanda her gördüğünüz kişi, terörist değildir. Siz önce düşünmek zorundasınız. Oysa karşıdaki, sizi tanıyor ve hemen tetiğe basıyor. Bir vatandaşı öldürürseniz bu iş batar ve arkası kötü gelir" diye konuştu.
TSK'da uzmanlaşmanın 'peyderpey' yürüdüğünü ve 2009 sonunda tamamlanacağını belirten Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama iç güvenlik konusunda her zaman Mehmetçik'e ihtiyacımız olacak ve yer alacak. Çünkü Mehmetçik'in cesareti, gözü pekliği ve dayanıklılığı çok farklı bir olay. Terörle mücadelede çok kilit bir nokta var. 1984'ten bu yana, 32 bin teröristi etkisiz hale getirmişiz. Yaralı ve sağ yakalananları da dahil ederseniz bu rakam 46 bin oluyor. Oysa, 94'li yıllarda da şimdi de toplam terörist sayısı 5-6 bin civarında. O zaman en önemli konu, katılımı önlemektir. Katılım zannedildiği gibi sadece Güneydoğu'dan olmuyor. Aksine Türkiye'nin diğer bölgelerinden daha fazla katılım oluyor. Ayrıca, Suriye, İran'dan katılımın yanı sıra Avrupa'daki Türk vatandaşlarından da çok sayıda katılım oluyor ve terör örgütüne katılanların yaş ortalaması 14-18'dir. Onun için bunu önlemek çok önemlidir. Bu noktada meslek okullarının önemi ortaya çıkıyor. Çünkü, bölgede işyeri açılsa bile yetişmiş eleman bulunamıyor. Batıdan ise yetişmiş eleman gitmiyor. O zaman bu gençlerin eğitilerek ekonomiye kazandırılması gerekiyor."
"BÖLGESEL KONULAR"
Afganistan'daki olayların ABD'nin değil NATO'nun sorunu olduğunu ve oradaki gelişmelerin endişe verici olduğunu dile getiren Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, "İşin bi de Pakistan yönü var. İşin Pakistan bağlantısı çok önemli. Orada askeri varlığımızın artması konusunda bir talep de yok. Böyle bir ihtimal de yok. NATO ülkeleri Afganistan'daki durumu Irak'tan daha tehlikeli buluyor" değerlendirmesinde bulundu. Gürcistan'da ise bugün itibariyle normale gidiş bulunduğunu ancak yeni bir gerginliğin patlak verme ihtimalinin de sıfır olmadığına işaret eden Orgeneral Başbuğ, "Türkiye, Gürcistan olaylarını başından itibaren dengeli götürmüştür. Doğrusu da budur. Takdir de görmüştür. Bundan sonra diğer ülkeler de bu konuyu dengeli götürecektir" dedi.
MONTRÖ ANTLAŞMASI
"Kimse bize Montrö'yu sormadı, soramaz da" diyen Orgeneral Başbuğ, "Biz Montrö Antlaşmasını yıllardır tarafsız olarak uyguladık ve uygulamaya devam edeceğiz. Bu konuda kimse spekülasyon yapmasın. Karadenizle ilgili ana görüşümüz, bu konu Karadeniz'de sahili olan ülkelerin meselesidir" diye konuştu.
TSK'NIN AB'YE BAKIŞI
Orgeneral Başbuğ, TSK'nın AB'ya bakış açısının sorulması üzerine ise, şunları söyledi: "Kişisel farklı görüşler olabilir. Ama TSK'nın kurumsal olarak AB'ye karşı veya ters bir görüşü söz konusu değildir. Daha önceki genelkurmay başkanları da biz de hep olumlu görüş belirttik. Üyelik süreci hızlı yürümüyor diyorsanız, burada da bizim yapacağımız bir şey yoktur. Ben devir teslim töreninde TSK her zaman çağdaşlığın ve ilericiliğin savunucusu olmuştur dedim ve (TSK için) AB'ye tam üyelik Atatürk'ün çağdaş dünyaya kavuşma hedefine ulaşmakta önemli bir araçtır' dedim. Biz sadece bize eşit davranılmasını, ulus devlet ve üniter devlet yapımızı zayıflatıcı taleplerde bulunulmamasını istiyoruz. ABD'den daha güçlü bir ulus devlet var mı ? Ayrıca, Türkiyesiz AB'nin etkisi, Balkanlarla sınırlı kalır. Biz hep Türkiye'nin coğrafi stratejik durumunun çok önemli olduğunu vurguluyoruz. Oysa bu özellik iyi kullanılamaz veya yanlış kullanılırsa aynı zamanda büyük sorumluluk getirir. Bunun yanında Türkiye'nin bölgedeki en güçlü demokratik ve laik yönetime sahip bir devlet olma özelliği de çok önemlidir. AB'ye desteğimiz tamdır."