TSK'dan Fırat Kalkanı açıklaması: 12 DAEŞ hedefini imha ettik

TSK, "Fırat Kalkanı Operasyonu'nda savaş uçakları terör örgütü DEAŞ'a ait 12 hedefi imha etti." açıklamasını yaptı

Suriye'de 140 gündür yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Kabbasin, Suflaniah ve Bzaghah bölgelerindeki terör örgütü DEAŞ'a ait 12 hedefe daha Türk Hava Kuvvetleri tarafından hava harekatı düzenlendi. Harekat kapsamında terör örgütü DEAŞ'a ait 3 barınma yeri ve 9 savunma ile silah mevzisi bombalanarak imha edildi. Görevlerini tamamlayan uçakların üslerine döndüğü belirtildi.

El Bab askerleri Fırat Kalkanı'nı anlattı: Kendimizi yem yaptık

Fırat Kalkanı Harekatı'nın en önemli noktalarından biri olan El Bab'da operasyonlar sürerken harekata katılan kahraman askerler operasyonun detaylarına ilişkin çarpıcı bilgiler paylaştı.

Reklam
Reklam

Fırat Kalkanı Harekâtı’nın merkezi haline gelen El Bab’da Türk askeri ile Özgür Suriye Ordusu savaşçılarının operasyonlarına ilişkin, bölgedeki Türk askerlerinden nefes kesin hikayeler geliyor.

139 günü geride bırakan Türk askerlerinin yaşadıklarına ve IŞİD'le (DEAŞ) nasıl mücadele ettiklerine ilişkin Habertürk'te yer alan haberde, El Bab’da Türkiye’nin güvenliği için terör örgütü IŞİD'e karşı cansiperane mücadele eden kahramanların hikâyeleri yer aldı.

İşte o hikaye:

Benim adım Metin... Gerçek adım değil tabii. Özel Kuvvetler’denim, astsubayım. Daha önce de kâh Güneydoğu’daydım, kâh Irak’ın kuzeyinde...

Meskun mahal çatışmalarına da katıldım, dağlarda yapılan terör operasyonlarına da. Meskun mahal çatışmalarında Sur’daydım. Hakkâri’nin dağlarında; İkiyakalar’da, Buzul Dağı’nda, Oramar’da da vardım. Hani’nin, Lice’nin, Dicle’nin yayvan yamaçlarında da... Şimdi de buradayım, Bab’dayım.

Kürşat benim badim. Kürşat da onun kod adı. Yıllardır beraberiz. Birbirimizi kokumuzdan tanırız. Yediğimiz içtiğimiz attığımız ayrı gitmez, yan yana sırt sırta yaşar, çatışır, ölümüm üstüne giderek ölümden kaçar dururuz. Biz Özel Harpçi iki astsubayız. İşte bizim bu hikâyemiz böyle başladı. Zaten hep böyle başlardı.

Reklam
Reklam

Emri alır, brifingi yapar, hazırlanır, göreve çıkarız. Aralık ayındayız. 30 Kasım’da Bab’ın hemen yakınlarında bir ileri harekât üssü oluşturmuş durumdayız. Komandolarla birlikteyiz.

Yanımızda Özgür Suriye Ordusu’ndan savaşçılar da var. Kimi zaman onlarla göreve çıkıyoruz, kimi zaman komandolarla, kimi zaman da hep beraber. Artık toplanıyoruz. Harita üzerinden ders çalışıyoruz. Muharebe istihbaratı bize DEAŞ’lı teröristlerin gittiğimiz yerde yoğun yuvalandığını söylüyor. Hoş, zaten biz de onun için gidiyoruz.

Asıl maksat ‘Keşif’ olsa da, aslında biz burada ‘Cebri Keşif’ yapacağız. Yani ateşle, kendimizi yem yapa yapa yuvalarını deşifre edeceğiz. Böylece hem kendimiz çatışacak, hem de top, havan ve uçakların hedeflerini işaretleyeceğiz. Üstüne bir de özel operasyonlar için hedef belirleyeceğiz.

Bizim bu operasyonda bir diğer görevimiz de, komandolarla bizim, yani Özel Kuvvetler’in irtibatını sağlamak. Çünkü bu alanlarda bizimkiler hem doğrusal hem kapalı operasyon yapıyorlar.

Reklam
Reklam

Gece Vakah Köyü’ne sızacağız. Hava karardıktan birkaç saat sonra başlıyoruz. Bu görevlerde çok yiyecek almayız. Sadece su, silah ve mühimmat. Hem de bolca mühimmat. Çünkü bu tür görevlerde üzerimizde ne varsa onunla savaşırız. Bir de soğuktan koruyan giysilere ihtiyacımız olur. Şimdiki adımız 4’üncü özel görev kuvveti.

40 kişi kadarız. Vakah Köyü’ne sızacak, sonra işimizi yapacağız. 30 Kasım’ı 1 Aralık’a bağlayan bütün gece boyunca yürüdük. Her tarafın mayın, bubi tuzak patlayıcı olduğunu biliyoruz. En ummadığın yerde bir tuzak bir patlayıcı karşına çıkabiliyor. Patlayıveriyorsun. Sonrası malum...

DEAŞ, bizi bozmaya oyalamaya geciktirmeye durdurmaya çalışıyor. Oysa bizim önceliğimiz onlar, onların canlı kanlı hareketli hedefleri. Tabii böyle olunca, ortaya devasa bir mayın ve patlayıcı tarlasının içinde yaşayıp durmak, üstüne de savaşmak kalıyor.

Gece biz binanın üst katındaki bir odadan gözetleme ve dinleme yaparken, komandolar da çiftliğin içindeki diğer binalara ve etrafına dağıldılar. Bir komando kolu da oynak pusuya çıktı. Devriye gibi... Oynak pusudaki bu komandolar gece dörtten sonra döndüler. Onlar artık biraz uyuyacaklar, sonra onlar için de günün bir başka hengamesi başlayacak.

Reklam
Reklam

(DHA)