SAMSUN (İHA) - Türk Tabipler Birliği (TTB) Samsun-Sinop Tabip Odası Başkanı Dr. Cem Şahan, sağlıkta kuralsızlaştırma, değersizleştirme, kaos ve çökertme politikalarının yürütüldüğünü ve sağlık hizmetlerinin özelleştirildiğini öne sürdü.
Dünya Bankası'nın (DB) aile hekimliğiyle ilgili 2004 Türkiye Raporu'na dikkat çeken Dr. Cem Şahan, "DB, raporunda 'Aile Hekimliği Türkiye'de sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin en önemli adımıdır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne 2004 yılında 40.6 milyon euro kredi verilmiştir' diyor. Demek ki DB daha önce toplumu ve bizleri kandırmış, yalan söylemiştir. Sağlıkta dönüşüm ve aile hekimliği daha iyi ve kapsamlı bir sağlık hizmeti sunumunun değil, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin ilk adımıdır" dedi.
AK Parti Hükümeti'nin programının ticari olduğunu savunan Dr. Cem Şahan, AK Parti'nin 4 yıllık iktidarı döneminde sağlık alanına aktarılan kaynakların yaklaşık 2-3 katına çıktığını ifade etti. Sağlık harcamalarının 2003'te 9-10 milyar dolar iken 2005 yılı itibariyle 19-20, 2006'da 23-24 milyar dolara yükseldiğini söyleyen Şahan, "Bunun yüzde 70'i ilaç ve hizmet satın alma ya da teknoloji transferi yöntemiyle sermayeye aktarılmıştır. İlaç harcamalarının payı son 3-4 yıl içerisinde yüzde 45-50'lere çıkmıştır. Özel hastanelerden hizmet satın alma yoluyla oralara aktarılan kaynaklar giderek artmaktadır" iddiasında bulundu.
Sağlıkta dönüşümün özellikle yoksul insanlar ve sağlık çalışanları için zararlı olduğunu öne süren Şahan, doktorların düşük ücretlerle çalıştırılmaya zorlanacağını iddia etti. Şahan, "Türkiye uygulamayla ülkesindeki huzursuzluklardan kaçan hekimlerin sığınma yeri haline gelecek. Standart dışı uygulamalar artacak. 'Zorunlu Mesleki Sorumluluk Sigortası' ile tıbbi hatalardan doktorlar sorumlu tutulacak. Sigorta sermayesinin baskılarıyla hazırlanan bu yasal düzenleme tıbbi hataları önlemek yerine bu hatalardan birilerinin para kazanmasını teşvik edecektir" diye konuştu.
Piyasalaştırma, ticarileştirme, özelleştirme sürecinde giderek artan sağlık harcamaları içinde en önemli paya sahip ilaç pazarının kamu denetiminden çıkarılması için her türlü tedbirin alındığını da öne süren Şahan, SSK'nın ilaç fabrikasının kapatılması sonrasında bazı ilaçların eczaneler dışında satılmasına izin verilmesiyle ilacın herhangi bir tüketim malı konumuna getirilmek istendiğini kaydetti. Şahan, "22 Temmuz 2006'da çıkarılan yönetmelikle ise hastane bünyesindeki bazı alanlar tıbbi kullanım alanı dışında görülüyor. Bu yönetmelikte eczaneler otel ve büfelerle aynı kategoriye sokulup tıbbi kullanım dışı alan olarak tanımlanıyor. Bu durumda yatarak tedavi gören hastaların ilaç, kan ürünü, hemodiyaliz, kemoterapi reçeteleri vb. eczaneler devre dışı bırakılarak ihale usulüyle büyük sermayeli ilaç dağıtım kuruluşlarına verilmek istenmektedir" şeklinde konuştu.
Prim, katkı payı, kapsam dışı hizmet ödemeleri konularında hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının vergi kontrolörü gibi çalıştırılacağını, Maliye Bakanlığı'nın sağlık hizmetlerine el koyduğunu, sistemin sağlık bakanını devre dışı bıraktığını belirten Şahan, şunları söyledi:
"1 Temmuz'da çıkarılan 'Vaka başı ödeme' genelgesi ile kamu sağlık kurumları yeni bir ekonomik dar boğaza itilmişti. Sosyal Güvenlik Kurumlarının ödeme güçlüğü sorununu çözmek için uygulamaya konulduğu iddia edilen genelge; hastane yönetimini hekimle, hekimi hastayla karşı karşıya getirerek vatandaşın sağlık hakkına ciddi darbe indirmekte, cebinden çıkan parayı artırmakta idi. Bu tebliğle açılan dava sonucunda Danıştay, ilgili tebliğin Anayasa'nın 56. maddesinde öngörülen 'Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir' hükmüne aykırı bularak yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkında yönetmelikte değişiklik yapılarak hekimlerin ve diş hekimlerinin birden fazla özel sağlık kuruluşunda çalışmasının önü açılmak istenmektedir. Böylece kuralsız bir çalışma ortamı içinde hekimler arası rekabeti körükleyen bir uygulama hedeflenmiş ve zincir kliniklerin önü açılmaya çalışılmıştır. Hükümetin yasa tasarısı olarak Meclis Genel Kurulu'na sunmaya hazırlandığı yasal düzenlemede yabancı hekimlerin çalışmasının önü açılmaktadır. Uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda ithal ve ucuz hekim çalıştırılması için ülkemizde hekimlik yapabilmenin şartları değiştirilmektedir. Bu durumda çevre ülkelerden düşük ücretle çalışmaya razı pek çok hekim ülkemize göç edecektir."