TÜBİTAK'a sorulan ilginç sorular

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) Bilim ve Teknik Dergisi'nin internet sayfasındaki ''Merak Ettikleriniz'' bölümüne yanıtlanması istemiyle gönderilen sorular okuyanları şaşırtıyor.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) Bilim ve Teknik Dergisi'nin internet sayfasındaki ''Merak Ettikleriniz'' bölümüne yanıtlanması istemiyle gönderilen sorular okuyanları şaşırtıyor.


Bölümdeki ilginç sorular arasında ''Leyleklerde hamilelik ne kadar sürer?'', ''En uzun rüya 6 saniye midir?', ''Aşkın kimyası var mı?'', ''Dünyanın merkezindeki ateş sönerse neler olur?'', ''Fırtınalı havalarda, evin içinde de olsam, telefondaysam ya da duştaysam, beni yıldırım çarpabileceğini duydum, bu doğru mu?''yer alıyor.

Reklam
Reklam

Bilim ve Teknik Dergisi'nden sorulara bilimsel cevaplar verilerek, ilgililerin merakını gidermeye çalışılıyor.


Leylekler kaç yıl yaşar? (Emine Gül) Doğal olarak en fazla 25 yıl yaşayan leylekler, esaret altında 48 yıl kadar yaşayabilir.


Denizanaları insanın vücuduna değince nasıl oluyor da yakıyor? (Doğan Kabadayı) Denizanaları,, Cnidaria (=Coelenterata) şubesinin Scyphozoa sınıfının üyeleri. Denizanaları, knidoblast denen savunma amaçlı kullandığı hücreler vardır. Knidoblastların içinde nematosit adı verilen yakıcı kapsüller bulunur. Bunlar savunmanın yanında avlanmada da görevlidirler.

Denizanalarına herhangi bir şekilde temas edildiğinde nematosistler yakıcı kapsüllerinden dışarı çıkar. Dokunduğu organda zehir etkisi gösterir. Bu durumda denizanasının temas ettiği bölgeyi kesinlikle kaşımamak gerekir. Çünkü patlamamış yakıcı hücreler bulunabilir. Kaşırken bunları patlarsa zehir etkisi daha fazla olur. Tatlısuyla da yıkamamak gerekli. Yoğunluk farkından dolayı yine patlamalar olabilir. Bunların yerine sıcak suyla (deniz suyu olmalı) o bölge temizlenebilir. Sıcak zehir etkisini azaltır. Ayrıca amonyak da kullanılabilir.

Reklam
Reklam

Işık saçan domuzlar üretildiğini duydum. Bilgi vermenizi istiyorum teşekkürler. (Özge Yağmur) 2006 yılının başında, Tayvanlı araştırmacılar, karanlıkta parlayan 3 adet domuz ürettiklerini açıklamışlardı. Dünya basınına "flüoresan domuzlar” olarak tanıtılan bu hayvanlar, denizanası genlerinin gen aktarımı teknolojisiyle normal domuz genomuna eklenmesiyle elde edildiler.

Araştırmacıların açıklamalarına göre, gün ışığı altında domuzların gözleri, dişleri ve toynakları yeşil görünürken, derilerinde de bir yeşilimsi renk bulunuyor. Karanlıkta da mavi ışık altında fosforlu yeşil ışıma gösteriyorlar. Araştırmacıların açıklamalarıysa, genetik maddesi de yeşil renkle kendini belli eden bu transgenik domuzların, insanlarda görülen çeşitli hastalıklara yönelik araştırmalarda kullanılacağı yönündeydi.


Ben ineklerin de tavuklar gibi yumurtlayarak çoğalıp çoğalamadıklarının mümkün olup olmadığını merak ediyorum. (Fatih Doğukan) Yumurtayla çoğalan canlılarda, yumurta içeriğini ve kabuğunu oluşturan maddelerin salgılandığı özel kanallar bulunuyor. Memelilerdeyse bu kanalların olmadığı, daha farklı bir üreme organları sistemi mevcut. Bu nedenle, birer memeli hayvan olan ineklerin, ya da herhangi başka bir memelinin, kuşlar gibi yumurtlayarak çoğalmaları olası değil (memelilerin bir gurubu haricinde). Dergimizin Nisan 2000 tarihli sayısında, "neden yumurtlamadığımıza" ilişkin oldukça ilginç bir yazı yayınlamıştık. Söz konusu yazıya erişmek için buraya tıklayabilirsiniz. Okurken keyif alacağınızı düşünüyoruz.

Reklam
Reklam

Köpeklerin bıyıkları ne işe yarar? Kesildiği zaman ne olur? (Özlem Köksal) Köpekler memeli hayvan sınıfının üyeleri. Bedenlerinin hemen hemen tamamı kıllarla kaplıdır. Kıllar, ısı, yalıtım ve dokunma duyusunu algılama görevini yapar. Her birinin kökü, duyusal sinir ağıyla basket filesi gibi çevrilidir. Kökün yer değiştirmesiyle bir ileti beyne gönderilir algı oluşmasına neden olur.

Köpeklerde bıyıklar diğer kıllara göre oldukça uzundur. Koku alma duyularını çok kullandıklarından her şeyi koklamak isterler. Bu arada bıyıklarını da kullandıklarından çevreyi algılama da, bıyıklar oldukça işe yarar. Kesilirse algılamalarında zorlanırlar.


Katırın oluşması için annenin eşek babanın at olması gerekir. Fakat anne at, baba eşek olur ise ne olur? (Volkan Gürler) Katırın oluşması için atın dişi, eşeğin de erkek olması gerekir. Tersi durumda, yani atın erkek, eşeğin dişi olması durumundaysa "bardo” denen, katırdan daha küçük ve daha az dayanıklı bir hayvan ortaya çıkar.


Ben veterinerlik okumak istiyorum. Diplomamı aldıktan sonra da yılanlar üstünde çalışma yapmak istiyorum. Yılan panzehiri üreten ilaç fabrikalarına yılan zehri satabilir miyim? (Tufan Atabaş) Şu anda ülkemizde yılan panzehiri üretimi yapan bir fabrika ya da laboratuvar bulunmuyor. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, bu çalışmalar için gerekli alt yapıya ve uzman kadrosuna sahip. Ancak, üretim projelerinin başladığı henüz açıklanmış değil. Mutlaka başka araştırma kurumlarında da bu gibi olanaklar yaratılabilir. Eğitiminiz süresince bu tarz çalışmaları takip etmeniz ve konuya ilişkin çalışmalar yapan diğer araştırmacılarla iletişim içinde bulunmanız, size yol gösterecektir. Ülkemizdeki bu eksikliğin giderilmesinde, sizin de payınız olduğunu görebilmek dileğiyle...

Reklam
Reklam

Balıklar su içer mi? Pullarının bundaki etkisi nedir? Cevaplarsanız sevinirim. (Gül Atik)

Yaşamın kaynağı olan su, canlıların vücutlarında değişik oranlarda bulunur. Bu, suyu tüm canlılar fizyolojik olarak kullandığı anlamına gelir. Buna su içinde yaşayan canlılar da dahil. Sorunuz cevabı evet. Balıklar su içerler.

Biraz daha açarsak, balıklar tatlı ve tuzlu sularda yaşayanlar olarak da ikiye ayrılır. Tuzlu su bilindiği gibi yüksek konsantrasyon olan bir ortam. Balık vücuduna bu ortama göre daha az konsantredir. Bu durumda balık vücudundan dışarıya doğru bir su çıkışı olur. Tuzlu sularda yaşayan bunu dengelemek için devamlı su içmek zorundadırlar. İçtikleri tuzlu sudaki fazla elektrolitleri de solungaçlarından dışarı atarlar. Bu çok fazla enerji gerektiren bir işlem olduğundan tuzlu su balıkları elde ettikleri suyu daha iyi kullanmak için, böbreklerinden atılan su miktarını en aza indirir.

Tatlı sulardaysa bunun tam tersi bir durum oluşur. Tatlısu balıklarında vücut konsantrasyonu dışarıya göre daha düşük olur. Bu durumda dışarıdan içeriye fazla su girişi olur. Tatlısu balıkları da bu fazla suyu dışarı devamlı dışarı atmaya çalışırlar. Balık pulları vücuda deriden su girişini önlemede de rol alırlar. Bunların boşaltımları tuzlusu balıklarına oranla çok fazladır. Bunun yanında bazı türler bu değişikliğe çok iyi uyum sağlamışlar. Örneğin köpekbalıkları ve vatozların vücut konsantrasyonları deniz suyuna yakındır. Böylece suyu dışarı atmak herhangi bir enerji harcamak zorunda kalmazlar. Bunun yanında yılanbalıkları ve ringalar, yaşamlarının bir bölümünde tatlı suya, bir bölümünde de tuzlu suya girerler. Bunların vücutlarındaki su dengesinin sağlanması da her iki durumda çalışabilecek biçimde özelleşmiştir.

Reklam
Reklam

Hastalanmayan tek hayvanın köpek balığı olduğunu biliyorum. Bunun bir açıklaması var mı?ya da köpek balığı hücresini insan vücuduna nakletmek mümkün mü? (Ertem Dinç) Hastalanmayan değil de hastalığa yakalanma olasılıkları çok düşük ve hastalıklara karşı oldukça dirençliler canlılar desek daha doğru. Bunun nedenlerinden birisi son derece güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaları. Bu sayede kansere de yakalanmazlar. Köpekbalığı kıkırdağı, hastalıkla savaşmak için bağışıklık sistemini canlandıran belirli proteinler içerir. Yapılan çalışmalarda köpekbalığı kıkırdağının, tümörler için gerekli olan yeni kan damarı oluşumunu memelilerdekine göre çok daha etkin biçimde baskıladığı ortaya çıkmış bulunuyor.

Çalışmalar köpekbalığının kıkırdağındaki aktif maddenin direkt tümöre etkili olmadığını, ancak yeni kılcal damarlarla beslenmesini ve büyümesini durdurabileceğini gösteriyor. Bunun yanında köpekbalıkları antikorlarının (savunma hücreleri), insanınkilerin yarısı büyüklüğünde olmalarının, dokulara kolaylıkla nüfuz edebilmelerini ve zararlı oluşumları önlemelerini sağladığı düşünülüyor. Bir köpekbalığı hücresini insana nakletmek ve insanların daha dayanıklı olmasını sağlamak önümüzdeki 50 yıl için mümkün değil.

Reklam
Reklam

Fillerin hortumu,onların burnu mudur yoksa üst dudağının uzantısı mıdır? (Ekin Koçak) Filler karada yaşayan en büyük memelilerdir (Familya: Elephantidae). Hortumları burun ve üst dudaktan meydana gelmiştir, çok güçlüdür ve her yöne kıvrılabilir. Hortum, koku almada ve cisimlerin tutulmasında kullanılır. Ayrıca su içerken ya da bedenlerini suyla yıkarken, suyu önce hortumlarına doldurur, sonra ağızlarına ya da bedenlerine fışkırtırlar.


Kutup ayıları kutuplarda neden penguen yemezler? (Ferhat Dalgıç) Kutup ayıları, kuzey kutup dairesi içindeki bölgelerde yaşarlar. Buralarda penguen yoktur. Güney kutbunun bulunduğu Antarktika'daysa kutup ayısı bulunmaz. Yani av ve avcı arasında onbinlerce kilometre uzaklık vardır. Sanırım yeterli...


Dünyada gelmiş geçmiş en uzun yılanın adı ve boyu? Anaconda yılanının en uzun olanının boyunu merak ediyorum? (Tayfun Afyon) Bilinen en uzun yılanlar, Anakondalar ve Ağlı pitonlar. Şu ana dek alınmış en uzun yılan boyu rekoru da, bir ağlı pitona (Python reticulatus) ait ve tam 10.1 metre. Bazı söylentilere göre, Güney Afrika'da, boyu 18 metreye varabilen yeşil anakondalar var, ancak henüz bu boyda bir anakonda yakalanamadı.

Reklam
Reklam

Bütün hayvanlar işer mi? (Alper Aydın) İdrar ve dışkı, hayvanların olağan metabolizma aktiviteleri sonucunda oluşan boşaltım ürünleri. Canlılığın bir gereği olarak, enerji tüketimi yapan her canlı beslenmek ve metabolik atıklarını da vücudundan uzaklaştırmak zorunda. Canlıların boşaltım ürünleri, yaşam şekillerine ve yaşama ortamlarına göre değişiklik gösterebiliyor.

İdrar içeriğindeki üre, yaşamını geçirdiği ortama göre, farklı yoğunlukta olabiliyor. Üre ayrıca, ürik asit veya amonyak formunda da olabiliyor. Boşaltım sistemine sahip olmayan canlılar ise, hücre zarlarından veya vücut örtülerinden "difüzyon” yoluyla metabolizma atıklarını dışarıya veriyorlar. Tüm bu söylediklerimizi bağlamak gerekirse, evet bütün hayvanlar idrar üretirler, ancak farklı formlarda üretirler.


Neden bazı kuşlar evcilleştirilemez ? (İlayda Gürbüz) Aslında bütün kuş türleri evcilleştirilebilir. Tek yapılması gereken şey sabırlı olmak ve kuşu "cezalandırmaktan” mümkün olduğunca kaçınmaktır. Bazı kuş türleri insana daha yakın alanlarda yaşadıkları için, daha başarılı bir sosyal yaşama sahip oldukları için veya daha sakin yapılı türler oldukları için daha rahat evcilleştirilebiliyor. Ancak doğru, sabırlı ve sevgi dolu bir yaklaşım ile bütün kuş türlerini evcilleştirebilmek mümkün.

Reklam
Reklam

Dünyanın en zehirli canlısı nedir?

Çoğumuz, bazı türleri zehirli olduğu için yılanlara pek sıcak bakmayız. Hatta tropik iklimlerde yaşayan bazı yılan türlerinin zehirlerinin, çok kısa sürede 10'larca insanı öldürebilecek kadar güçlü olduğu bilinmektedir. Ancak sanıldığının aksine, dünya üzerindeki en zehirli canlılar sadece yılanlar değildir. Kuzey Avustralya'da yaşayan bir deniz anası türü olan Chironex fleckeri, dünyanın en zehirli canlısı olma özelliğini uzun bir süre korumuştur. Phyllobates ve Dendrobates cinslerine ait kurbağa türleri de, dünyadaki en zehirli canlılar arasında sayılmaktadır.


Elektrik tellerine konan kuşlar neden çarpılmazlar? Kuş tek bir tel üzerine tünediğinde, devreyi tamamlayacak toprak hattı olmadığından çarpılmaz. Elektrik akımının geçebilmesi için devrenin tamamlanması gerekir. Kuşun üzerine konduğu tel izolasyon malzemesi ile kaplıysa yine çarpılmaz.


Kır evine ve bahçeye yılan gelmemesi için ne gibi önlemler alınmalıdır? (Metin Arslan) Bahçeden yılanları uzak tutmanız oldukça zor, dolaşma mevsimleri boyunca, teorik olarak toprak ve su olan her yerde yılan görülebilir. Ancak, kendisine karşı doğrudan bir saldırıda bulunmadığınız sürece bir yılan size saldırmak yerine kaçmayı tercih edecektir ve size de bir zarar vermeyecektir. Aslında yılanlar, bahçenizdeki bitkilere zarar veren çoğu canlının doğal düşmanı olmaları nedeniyle, bahçeniz için yararlıdırlar. Ancak söz konusu kişisel korku ya da hoşlaşmamaysa, eve girebilecekleri alanlara fiziksel engeller yerleştirmeniz, alınabilecek en uygun yöntem. Bu canlılar belirli kimyasalların kokularını sevmedikleri için, özellikle keskin kokulu temizlik maddelerinin kullanıldığı ortamlardan nispeten uzak durmayı seçeceklerdir. Kedi, köpek gibi evcil hayvanlar da, son derece başarılı yılan avcılarıdır.