Tuğgeneral Çitil'in Yargılanması

HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, "Başbakan sürekli 'üstünlerin hukuku mu, hukukun üstünlüğü mü' diye ifade ediyordu. Burada bir kez daha gördük ki üstünlerin hukuku geçerli" dedi. Tuncel, Derik İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı 1993-1994 yıllarında 13 kişinin öldürülmesiyle ilgili hakkında dava açılan Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil'in yargılandığı ve beraat ettiği davanın karar duruşmasını takip etti. Duruşmanın ardından müşteki avukatları ile adliye önünde basın açıklaması yapan Tuncel, davayla ilgili böyle bir sonuç beklemediğini söyledi. Hukuki olarak bir sonuç beklemekten ziyade, siyaseten Türkiye'nin içerisine girdiği siyasal durumu, özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda hükümetin çözüm iradesine sahip olduğuna dair beyanlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının yaklaşımı olarak mahkemeyi izlemeye geldiklerini ifade eden Tuncel, "Gördük ki aslında hükumetin söylediği şeyler gerçek dışı şeyler. Yani hükümet çözüm sürecinden bahsediyor, Türkiye'de Kürt halkıyla yeni bir buluşma sağlamaktan bahsediyor ama bunların hepsinin hikaye olduğunu, bunların AKP'nin kendi iktidarını güçlendirmekten başka şeyler ifade etmediğini gördük" diye konuştu. "18 yıl önce işlenen cinayetlerin, bir katliamın burada nasıl aklandığını, hukukun nasıl bir ortaklık içerisinde olduğunu gördük" ifadelerini kullanan Tuncel, şöyle devam etti: "Başbakan sürekli 'üstünlerin hukuku mu, hukukun üstünlüğü mü' diye ifade ediyordu. Burada bir kez daha gördük ki üstünlerin hukuku geçerli. Devlet el birliği ile yargısıyla bu davaya sahip çıkmış, devleti akladığını zannedip aslında faili meçhul cinayetlerin üstünü örtme konusunda bir girişimde bulunmuştur. Başka bir gerçekle daha karşılaştık. Kürtlerin tanıklığı, şahitliği ve savunmasının hiçbir anlamı yok. Kürtseniz öldürülebilirsiniz. Bulunan kemiklerin bile bir anlamı, ifadesi olmuyor. Burada şahitlikte bulunan ve Musa Çitil'i ifade eden, bu katliamı yapan diye soran kişinin şahitliği bile mahkeme heyetini etkilemedi ve beraat kararı verdi." Mahkemenin verdiği kararın, "Türkiye'de gerçekle yüzleşme, devletin işlediği suçların, insanlık suçlarının üzerine gidilip, bu sorunu çözme meselesine yönelik bir yaklaşımı" olduğunu savunan Tuncel, "Biz biliyoruz ki mesele sadece Musa Çitil meselesi değil. Musa Çitil burada tutuklansaydı da bizim talebimiz gerçek olmayacaktı. Biz Musa Çitil'in içerisinde olduğu yapılanmanın bir bütün deşifre edilmesi ve bir daha asla diyebileceğimiz bir sürecin yaşanmasını istiyoruz" dedi. "Siz yüzleşmeyi sağlayamazsanız barış yapamazsanız" ifadelerini kullanan Tuncel, "Yüzleşmeyi sağlayamadığınız insanlarla nasıl barış yapacaksınız? Buradaki insanlar bir şey istediler, dediler ki, 'biz o 13 insanı getiremeyeceğiz ama adalet istiyoruz, bu mahkeme bize adalet verecek mi vermeyecek mi'. Bu mahkeme adaleti öldürdü. Bir kez daha bizim gerçeğe olan inancımızı öldürdü" diye konuştu. Sanık Çitil'in Ağustos ayında yapılacak Yüksek Askeri Şura toplantısında terfi almayı beklediğini öne süren Tuncel, şöyle konuştu: "Mahkeme heyeti de bunu onayladı, askeri şurada yükselmeyi bekliyor. O yükselebilir ama insan hakları, özgürlük mücadelesi de yükselecek. İnsanlık suçları zaman aşımına uğramayacak diye bu hükümet dava çıkarttı. Biz bu davanın devam edeceğini, sadece bu dava değil benzer şeylerde de bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Gerçekten bu mahkeme kararıyla Türkiye halklarının vicdanı yaralandı. Mahkeme, faili meçhul cinayetleri yapanları aklama, JİTEM'i aklamak, insan hak ve özgürlüklerine bir darbe vurma açısından bir karar almıştır. Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarihe, Musa Çitil davası ile geçecektir. Bir cesur savcı vardı, Musa Çitil hakkında dava açabilmiş ama buradaki savcı o cesareti gösteremedi. Musa Çitil şahsında devleti aklamaya çalıştı." - "Bu yargı Başbakan'a hayırlı olsun" Davanın, güvenlik gerekçesiyle değil, Musa Çitil'in aklanması için Çorum'da görüldüğünü öne süren Tuncel, "Aslında İçişleri Bakanı, AKP hükümeti biliyordu ki bu davada Musa Çitil aklanacak, yargı onu beraat ettirecek. Bu yargı Başbakan'a hayırlı olsun. Demek ki Başbakan'ın iddia ettiği gibi çözüm süreci falan boş laflar. Türkiye'de çözüm sürecine dair bir iddia yok, irade yok. Eğer öyle bir irade olsaydı bu davadan başlanabilirdi" ifadelerini kullandı. Mahkeme heyetinin, avukatların taleplerini dikkate almayarak hemen reddettiğine dikkati çeken Tuncel, şöyle konuştu: "Avukatlar, sadece 'bu davada karar verilsin' demediler. Gerçekten Musa Çitil suçsuzsa o zaman o da açığa çıkarılsın, gidip keşif yapılsın. Taleplerin hiçbirini dikkate almayan, hemen baştan reddeden bu zihniyetin yaklaşımı, 'iki sayfalık bir şeyle beraatini istiyoruz, somut delil yok' diyen bir yaklaşım. 13 insanın kemiklerinden daha somut ne olabilir? Bu ülkede Soma'da ölen işçilerin, Kürtlerin, kadınların hiçbirinin şahitliği devlet tarafından kabul edilmiyor, tanıklığı kabul edilmiyor, savunması kabul edilmiyor. Şimdi siz de buradan adalet arayın... Bu adaletin gerçek bir adalet sağlamadığı, üstünlerin hukukunun geçerli olduğunu buradan bir kez daha görmüş olduk." Tuncel, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Türkiye halklarıyla birlikte barış istiyor muyuz, demokrasi istiyor muyuz, özgürlük istiyor muyuz, bir arada yaşamak istiyor muyuz? O zaman yeni bir başlangıcı ancak geçmişin tüm hatalarını, tüm kirliliklerini ortaya çıkartıp, aydınlığa kavuşturarak yapabiliriz. Eskinin kirli ilişkileri üzerinden, eski katliamcı zihniyet üzerinden biz yeni bir başlangıç yapamayız. Çünkü her bir yeni başlangıç dediğinizde bu insanların kemikleri sızlayacak, o asit kuyularındaki kemikler akla gelecek, o kimsesizler mezarlıklarındaki kemikler akla gelecek. Biz artık bir barış olsun, çözüm olsun, halkların kardeşliği, eşitliği olsun diyoruz ama onun için de mücadelenin daha çok uzun soluklu olduğunu görüyoruz."