Ergenekon soruşturmasının ikinci ve üçüncü iddianamelerinin birlikte görüldüğü, "İkinci Ergenekon" davasının bugünkü ilk duruşmasına gazeteci Tuncay Özkan ile Mahkeme Başkanı arasında yaşanan gerginlik nedeniyle ara verildi.
İkinci “Ergenekon” davasının 3. duruşmasına, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün ile tutuklu sanıklardan gazeteci Tuncay Özkan arasında yaşanan tartışma nedeniyle ara verildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, kimlik tespitlerinin ardından sanıklara söz verildi.
Sanık Tuncay Özkan, Danıştay sanıklarından Süleyman Esen'i tahliye eden mahkemeden suçunu öğrenmek istediğini söyledi. Özkan'ın sözlerini, duruşma salonundaki izleyiciler alkışlamaya başladı.
Mahkeme Başkanı Şengün de salonda görevli jandarma ekiplerine seslenerek, sanıkların aileleri dışındaki izleyicilerin dışarı çıkarılmasını istedi.
Yerinden kalkan Tuncay Özkan, bu duruma itiraz etti. Şengün ile Özkan arasında sözlü tartışma yaşandı. Başkan Şengün, Özkan'a dışarı çıkmasını söyledi.
Tartışma devam edince Özkan'ın yerine oturmasını isteyen Şengün, “Burası alkış yeri değil. Tansiyonu yükseltmek kimseye fayda sağlamaz. Lütfen oturur musunuz? Bu sergilediğiniz tavır doğru değil” dedi.
Başkan Köksal Şengün, Tuncay Özkan'ın konuşmaya devam etmesi üzerine duruşmaya ara verdi.
YALÇIN KÜÇÜK: BİRİNCİ MESLEĞİM SAVUNMA YAPMAK
Kırmızı fuları ve elinde kalpağı ile duruşma salonundaki yerini alan tutuksuz sanık Yalçın Küçük, kimlik tespitinden önce Türk geleneklerine uygun olduğunu, TBMM'nin bile takılmasında sakınca görmediğini ve bir şapka olmadığını ifade ettiği kalpağı giymek istediğini söyledi.
Küçük, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'den “İzniniz olursa giyerek, size olan saygımı da ifade ederek konuşmak istiyorum. İzin verirseniz takacağım, olmazsa takmayacağım” dedi.
Şengün'ün “Giymezseniz daha uygun olur” demesi üzerine Küçük, kalpağını giymeden soruları yanıtlamaya başladı. Yalçın Küçük, doğum tarihini soran Şengün'e “1938” diyerek yanıt verdi. Şengün'ün “kayıtlarda 01.07 geçiyor” demesi üzerine Küçük, “Çok doğru değil, benim kayıtlarım öyle değil” dedi.
Şu anda bekar sayıldığını, 2 çocuk babası ve üniversite mezunu olduğunu belirten Küçük, mesleğinin ne olduğunun sorulması üzerine elindeki 1959 tarihli Yeni Sabah Gazetesini de göstererek şöyle konuştu:
“İşte bu gazetede birinci sayfada yer alıyorum. 50 yıldır mahkemelerde huzura çıkarım. Birinci mesleğim savunma yapmaktır, yargılanmaktır. Zaman zaman bunları kitap haline getiririm. Onun dışında hapse girerim. Onun dışında zaman zaman üniversitede ders veririm.”
Yalçın Küçük, kazancıyla ilgili soruya ise "Mevcut iktidar baskı yaptığı için az kazanıyorum. Bu mahkemeyi de kitap yazacağım için çok kazanacağım" dedi.
İBRAHİM ŞAHİN'İN İŞİTME SORUNU
Özel Harekat Dairesi Başkan vekili İbrahim Şahin, duyma problemi yaşadığı için kimlik tespiti yapılamadı. Kimlik tespitinin yapılması için ayağa kalkan İbrahim Şahin’e başka bir tutuklu sanık yardım etmek istedi. Ancak Mahkeme başkanı “Sen de kim oluyorsun? Olmaz öyle şey” diyerek, diğer tutuklu sanığı Şahin’in yanından kaldırdı. Bu arada söz alan Şahin’in Avukatı Rukiye Kibar, müvekkilinin duyma sorunu olduğunu söyledi. Mahkeme başkanı Köksal Şengün’ün “Siz nasıl anlaşıyorsunuz?" diye sorması üzerine Kibar, "Ben de anlaşamıyorum. Müvekkilimle yazarak anlaşıyoruz" diye yanıt verdi.
Bunun üzerine Mahmeme Başkanı Şengün, İbrahim Şahin’e "Duyuyor musun?" diye sordu. Başkanın sorusuna herhangi bir yanıt vermeyen Şahin, diğer tutuklu sanığın eline tutuşturduğu kağıttan adını, soyadını ve diğer kimlik bilgilerini okumaya başladı. Şengün, birkez daha Şahin’e "Duyuyor musun?" diye sordu. Yanıt alamayanca Şahin’e, duyma sorunu olması nedeniyle kimlik tespitini yapmadan diğer sanık Fatma Cengiz’in kimlik tespitine geçti.
Sanık Hüseyin Buzoğlu da serbest avukatlık yaptığını belirterek birinci iddianameden Ergün Poyraz’ın, üçüncü iddianameden de Tuncer Kılınç’ın avukatlığını yaptığını, savunma hakkının kutsal olduğunu söyleyerek avukatların bulunduğu bölüme geçmek istedi. Ancak mahkeme başkanı, Buzoğlu’nun bu talebini geri çevirdi.
'LEVENT ERSÖZ DURUŞMALARA GELEMEYECEK KADAR HASTA'
Bu arada sanıklardan Levent Ersöz’ün avukatı Ali Rıza Dizdar ise müvekkilinin hasta olduğu halde 13 sayfalık dilekçe yazdığını, değil bu duruşma diğer duruşmalara gelemeyecek kadar ölümcül seviyede hasta olduğunu söyledi.