Çocuk sahibi olamama sorununda çözüm yöntemlerinden biri olan tüp bebek uygulaması teknolojik gelişmelere paralel olarak her geçen gün gelişiyor ve yaygınlaşıyor.
Kısırlık sorunu günümüzde sanki daha da artmış gibi. Biliniyor ki bu konu artık sadece kadının bir problemi değil aynı zamanda erkeklerinde problemi.
Yaklaşık olarak her 100 çiftten 15'inde karşılaşılan bir durum. Ancak günümüzdeki bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde insan yaşamı artık laboratuvarda başlatılabiliyor. Bu şekilde uygulanan Tüp Bebek tedavisi sayesinde kısır çiftlerin çocuk sahibi olmaları yolunda gerçekten büyük aşamalar kaydedildi.
Kısırlık tedavisinin başarısını belirleyen en önemli unsur çifte doğru tanı konularak sorunun belirlenmesi ve en etkin tedavinin seçilerek hızlı bir şeklide uygulanması. Bazı çiftlerde yapılan küçük cerrahi girişimler hastanın gerek kendiliğinden gerekse aşılama ve tüp bebek sonrası gebe kalma şansını da belirgin olarak arttırabilmektedir.
Tüm dünyada ve ülkemizde giderek yaygınlaşan tüp bebek merkezlerinin hepsinde belirli standart bir laboratuvar donanımı vardır. Ancak bazı özel durumlarda gebelik oranlarını arttıran yeni teknolojik gelişmelerin de tedaviye eklenmesi gebelik oranlarını elbette pozitif olarak etkilemektedir.
Embriyoların Tüp Bebek laboratuarında geçirdikleri 4-5 gün sonunda amaç sağlıklı gelişim gösteren bebekleri ayırt etmektir. Böylelikle bölünme aşamalarını kontrol ederek transfer edilecek en iyi embriyoları seçip gebelik şansını arttırılmaya çalışılmaktadır. Kalite kontrolünün sürekli olduğu laboratuvarlarda doğaldır ki embriyo gelişimleri ve gebelik oranları daha iyi olmaktadır.
Ayrıca en iyi spermlerin seçimi de yine dikkat edilmesi gereken konulardan birisidir. IMSI dediğimiz ve spermlerin 6 bin kat büyüterek incelenmesine olanak tanıyan yöntem de özellikle sperm sayı ve şekillerinde belirgin problem olan ve yumurta sayısı az olan hastalarda daha iyi spermi seçmemizi sağlayarak gebelik oranlarını arttırmaktadır.
Tüp bebek tedavisi aşamaları
Tüp bebek tedavisi adetin ikinci veya üçüncü gününde başlar. Daha önceleri sıklıkla kullanılan bir önceki adetin 21. günü başlattığımız uzun tedavi protokolleri ise günümüzde daha az oranda kullanılmaktadır.
Adetliyken yapılan kontrol ve kan tetkikleri sonrasında ortalama 8-10 gün kadar süren yumurtalıkları uyarıcı hormon kullanımına başlanır. İlk kontrol genellikle ilaç kullanımının dördüncü veya beşinci günü yapılır. Ultrason ve hormon kan düzeylerinin değerlendirmesinin sonrasında tedavi ve takip planlanır. Amaç kişiye özgü ve doğru olan ilaç dozunu bularak yumurtaları içeren su keseciklerinin optimum hızda büyütülmesidir.
Yumurtaların uyarılmasının ardından çatlatma iğnesiyle yumurtaların son olgunluklarını kazanmaları ve çekirdeklerinin yarısını dışarı atarak döllenmeye hazır hale gelmeleri sağlanır. Çatlatma iğnesinden 35-36 saat sonra ise genel veya lokal anestezi altında yumurtalar toplanır.
Medicana International İstanbul hastanesinde hastalarımız için genel anesteziyi tercih etmekteyiz. Aynı gün baba adayından alınan en iyi kalitedeki spermlerle anneden alınan yumurtalar mikroenjeksiyon yöntemiyle döllendirilir. Döllenmenin ardından embriyolar 2-5 gün boyunca kontrol edilir ve anneye transfer gerçekleştirilir. Transferden yaklaşık 10-11 gün sonra da kanda gebelik testi yapılır.
2010 yılının mart ayında Sağlık Bakanlığı tüp bebek tedavisine yönelik bir takım düzenlemelere gitmiştir. Daha önce anneye 3 hatta 4 embriyo transfer edilirken, 2010 yılından itibaren 35 yaşın altındaki bayanlara ilk iki denemede sadece bir embriyo, 35 yaş ve üzerindeki hastalara ise 2 embriyo transferi zorunlu kılındı.
Tek embriyo transfer yasasıyla beraber aslında gebelik oranları yüzde 60'lardan, 40'lara kadar düştü. Ancak böylelikle oldukça sıkıntılı bir durum olan çoğul gebelik oranları da çok azaldı.
Tüp bebek uygulamasının SGK'nın ödeme kalemleri içindedir ancak devletin bu desteğinden yararlanmak isteyen çiftlerin de heyet raporu alması gerekmektedir. Bu da ancak belirli kriterlere uyulduğunda mümkündür.
Çiftlerin 23 yaşını doldurmuş ve 40 yaşından gün almamış olması, Eşlerden her ikisinin de yaşayan çocuğunun olmaması şarttır. Ayrıca yapılan tıbbî tedaviler sonrasında halen çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceği de belirli olmalıdır. En az 3 yıllık evlilik süresi de gereklidir. Uygulamanın yapıldığı merkezin Kurum ile sözleşmeli olması ve en az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde en fazla iki deneme devlet tarafında desteklenebilmektedir.
Doç. Dr. Selman Laçin