Tüp bebek yöntemi ile gebe kalan hastalarda sezaryen ile doğum oranı hemen hemen %100’e yakın. Sezaryen için en önemli gerekçe, yıllarca çocuk sahibi olamamış ailelerin uzun, maddi ve manevi sıkıntılar sonrasında elde ettikleri gebeliklerin “değerli gebelikler” olması ve bu yüksek değer nedeni ile daha “güvenilir!?” bir doğum yöntemi olan sezaryen yapılması gerekliliğidir. Bahçeci Kadın Sağlığı Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Bora Cengiz ile tüp bebekte normal mi sezaryen mi sorusuna açıklık getirmeye çalıştık.
Tüp bebek hastaları için doğum şekli sadece sezaryen midir?
Bu ülkede yaşayan ve şu anda bu satırları okuyan çiftlerin % 90’a yakını normal doğum ile dünyaya gözlerini açtılar. (İnanmıyorsanız annenize sorabilirsiniz!.) Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Ülkeleri gibi gelişmişlik endeksinin en üst sınırında yaşayan anneler hala normal doğumu tercih ediyor. Bu Amerika ve Avrupa’da bebeklere değer verilmemesi veya sezaryenin becerilememesi nedeni ile değil, doğal ve denenmesi gereken doğum şeklinin vajinal doğum olmasının bir sonucudur. Sevgili okuyucularım ve hastalarım, siz de anneniz ve babanız için değerliydiniz, tüm bebeklerin değerli ve tek olması yaygın kabul gören bir düşüncedir. Tüm bebekler eşsizdir ve türümüzün devamı normal doğumla da sağlanabilmektedir. Değer ve önem kantarında “tüp bebek” ile “ev yapımı bebek” arasında ağırlık farkı yoktur.
Hayatın belirli kurallarla yönetilmesi yaşam kalitesini arttırır ve kurallar huzur ve güven ortamının sürmesine yardımcı olur. Ancak insan sağlığında durum biraz farklıdır. Sağlıkta iki artı iki her zaman (hatta hiçbir zaman) dört etmez. Normal doğumu arttırmak ve desteklemek adına bazı rehberler (kanun, tüzük veya yönetmelik değil REHBER) hazırlayabilirsiniz. Nitekim Sağlık Bakanlığı da Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin katılımı ile doğum ile ilgili dünyadaki en kapsamlı rehberi hazırladı. Bu rehbere online ulaşabilmek mümkün. Amaç normal doğumu arttırmak ve sezaryen oranlarını makul seviyelere çekmek. Geleneksel olarak normal doğum tüm doğumların ortalama %13-15’i seviyesinde ise doğru bir doğum takibi yapıyor ve gereksiz sezaryenden kaçınıyorsunuz demektir. Ancak ihtisas hastanelerine böyle bir kota koymanın pratikte mümkün olabileceğini sanmıyorum. İhtisas hastaneleri problemli gebeliklerin sevk edildikleri son noktada bulunan merkezlerdir. Problemli gebelikler (çoğul gebelikler dışındaki tüp bebek yöntemi ile elde edilen gebelikleri ayrı tutuyorum) sıklıkla sezaryen yönteminin tercih edildiği gebeliklerdir. Bu nedenle İhtisas hastanelerinde sezaryen oranları istenen düzeyin iki üç katına çıkabilir. Kota koymak ve kotayı aşan merkez ve veya hekimleri doğum eğitimine almak (ki bu eğitim sezaryen oranlarının yüksek olduğu ihtisas hastanelerinde uygulanacaktır) sezaryen oranlarının azaltılmasında ne kadar etkili olacaktır bunun yorumunu size bırakıyorum.
Sezaryen ile doğumu gerektiren anne ve bebekle ilgili durumlarda “tüp bebek” diye bir gerekçe (endikasyon) yoktur. Bu güne kadar okuduğumuz yerli ve yapancı eğitim kitaplarında “tüp bebek” sezaryenle doğurtulur diye bir önerme yoktur. Hocalarımız da bize tüp bebekler sezaryenle doğurtulur diye bir öğüt vermedi. Hastalarıma her zaman söylüyorum. Normal doğum “denenir”, sezaryen ise “yapılır”. Normal doğum denendiğinde yaklaşık her 5 hastadan 1’i rahatlıkla doğumunu yapacaktır. Amerikan ve Rus kökenli hastalarım sezaryen deyince daha çok endişeleniyorlar. Nedenini öğrenmek istiyorlar. Bizim kadımızda yüzyıllardır doğuruyor dünya döndükçe de bunu başarabileceklerine inancım tamdır. Avrupalı ve Amerikalı kadınlar norma doğumda neden sakınca görmüyor da bizim hastalarımızda böyle bir trend ortaya çıktı tabii ki sorgulamak lazım.
Doktor normale yönlendirse de da sezaryen isteyen hasta sayısı çok mu?
Maalesef çok. Ancak sezaryen kararı verilirken hekimin ve hastanın da eşit sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Hekimlik hayatım boyunca gerekmeyen hiçbir işlemi hastalarıma uygulamamaya özen gösterdim. Önce hastana zarar vermeyeceksin. Sezaryende kanama, kesi yeri ve diğer enfeksiyonların görülme ihtimali yaklaşık % 50 daha fazladır. Anne ölümü sebeplerine baktığımızda da doğum şekline bağlı anne ölümlerinde sezaryenin iki kat daha fazla anne kaybına yol açtığını biliyoruz. Hekimin buradaki rolü elindeki bilgiyi hastaya sunmaktır. Sonra karar birlikte verilir.
Hasta kendi vücudu üzerinde yapılacak teşhis, tedavi ve müdahaleler üzerinde söz sahibidir. Rızası olmayan hiçbir işlemi hastaya uygulayamazsınız. Hasta haklarında açık olarak bu durum belirtilmektedir. Hekimin görevi hastanın aldığı kararların olası sonuç ve sakıncalarını hasta ile paylaşmak ve hastasını aldığı eğitimin ve tıbbi gerçeklerin ışığında aydınlatarak doğru kararı alması için DOĞRU yönlendirmesidir. Sezaryen olmak isteyen bir insanı zorla normal doğurtamazsınız. Bunun tersinin de doğru olduğu olaylar tüm dünyada olmaktadır. Sezaryen olmanız lazım denilen hastanın sonuçlarını bilerek ve rıza göstererek normal doğumu beklediğini de biliyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu tür tıbbi aciliyet gerektiren durumlarda hakim kararı alınarak bazı işlemler yapılmaya çalışılmışsa da bunun bir çözüm olmadığı ve hatta bazen daha büyük sorunlara yol açtığı anlaşılarak bu yöntem çoğu eyalette terkedilmiştir. Hastanızı aydınlatır, ikinci ve üçüncü bir uzman görüşü almasını sağlarsınız sonra da kararın altına gerekli bilgilendirmeyi yaptıktan sonra imzanızı atar ve doğum şeklinize birlikte karar verirsiniz.