Oğuz Atay ortaya çıkarttığı eserlerle pek çok kişinin takdirini kazanmayı başardı. Bu usta kalemin yalnızlık için söylediği birbirinden değerli tespitleri sizler için araştırdık. Oğuz Atay’ın sözleri yalnızlığınızın en güzel tanımı olacak. Yalnızlık konusuna girmeden öncesinde sizlere Oğuz Atay’ın bir sözüyle seslenmek isteriz. “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” İşte Oğuz Atay’ın yalnızlık duvarlarını aşıp gönüllere hitap eden 10 sözü...
”Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.”
Oğuz Atay, 12 Ekim 1934 yılında Kastomonu’nda doğdu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) VI. ve VII. dönem Sinop, VIII. dönem Kastamonu vekili Cemil Atay'ın oğlu olan Oğuz Atay, 1951'de Maarif Koleji'ni (Ankara Koleji), 1957'de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'ni bitirdi.
1961 yılında modacı olan Fatma Gürbüz ile evlendi. Bu evlilikten de bir kız çocuğu dünyaya geldi. Fakat yazarın 'şiddetli ruhsal ayrımlar' olarak nitelendirdiği tabirle, eşiyle yaşadığı bazı sorunlar sonucu 1967'de boşandı. 1974’te ise sanat muhabiri Pakize Kutlu ile evlendi.
”Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?”
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görevine başlayan Oğuz Atay, bu dönemde akademisyenliğin yanında edebiyatla yakından ilgiliydi. Dostoyevski, Franz Kafka, James Joyce, Vladimir Nabokov, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi ünlü yazarların eserlerini okuyarak onlardan ilham almaya başladı.
”Siz bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.”
Türk edebiyatının en çok konuşulan romanlarından biri olan Tutunamayanlar’ı Oğuz Atay, 1972 yılında yazdı. Yazarın en beğenilen romanı olmasına rağmen edebiyat severler bu eserden sonra ikiye ayrıldı. Bu roman 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazandı.
”Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.”
Oğuz Atay, büyük ses getiren Tutunamayanlar romanından sonra yine çok beğenilen Tehlikeli Oyunlar (1973) adlı ikinci romanı yazdı.Hikayelerini Korkuyu Beklerken başlığı altında toplayan Atay, 1911-1967 yılları arasında yaşamış Prof. Mustafa İnan'ın hayatı konu eden Bir Bilim Adamının Romanı'nı ise 1975 yılında yayımladı.
”Hiç kimseyi anlamıyorum. İnsanların arasına karışıp onlara uyduğum için de kendimden nefret ediyorum.”
Korku, güvensizlik, umutsuzluk, yalnızlık, dehşet, suç gibi buhranlı kavramlar yazarın romanlarında ana malzemesi oldu. Oğuz Atay, yaşadığı dönemdeki bazı toplumsal sorunları, yozlaşmayı, yanlış batılılaşıp özünü kaybeden insanları ve içten içe siyasal düzeni eserlerinde eleştirel bir üslupla ele almayı da ihmal etmedi.
”En tehlikeli kelime ama’dır. Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, seni seviyorum ama gibi.”
Romanlarının yanında Oğuz Atay, 1973 yılında Hürriyet gazetesi için yayımlanan Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi için madde yazarlığı yaptı. Bu çalışma sırasında bazı bunalımlar geçirdi.
”Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor.”
Oğuz Atay’ın kitapları arasında Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyun, Bir Bilim Adamının Romanı, Korkuyu Beklerken, Oyunlarla Yaşayanlar, Günlük ve Eylembilim yerini aldı.
”Can çekişmek nasıl bir şey bilir misin Olric? Hayır efendimiz, nasıl bir şey. Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır Olric.”
Toplumun sorunları romanlarında ele almayı seven yazar “Beyaz Mantolu Adam” öyküsünde, bireyin toplum tarafından bir kukla haline getirildiği, bireyin buna isyanını okura çağın ötesinde bir anlatımla sunuyor.
“Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”
Beyin tümörü yüzünden vefat eden Oğuz Atay, ardında bıraktığı romanları ve hayata dair atıfta bulunduğu sözleriyle halen anılıyor.
“Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz.”
BONUS: ”Delirmek albayım… Kim bilir ne güzel şey. Düşünsene aklın yok bir kere. Beni hep bu aklım mahvetti albayım.”