Türkiye, Dünyaya özel bir gün armağan etmeye hazırlanıyor. Kültür Bakanlığı, Unesco ve Türk koku üreticisi Seluz Fragrance Company‘nin desteğiyle ilk kez Dünya Osmanlı Güzel Koku Günü kutlanmaya başlanacak. Böylece Sosyolog Bihter Türkan Ergül’ün 8 yıllık araştırmalarının sonucunda gün yüzüne çıkan Osmanlı’nın güzel koku kültürü, 25 Haziran 2015 tarihinden itibaren tüm dünyada konuşuluyor olacak.
Kanuni Sultan Süleyman’dan Hürrem Sultan’a, IV.Murat’tan Kösem Sultan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Nurbanu Sultan’a kadar yüzyıllarca hüküm süren Osmanlı kokuları yeniden gün yüzüne çıktı. Dünyanın sayılı koku uzmanlarından olan sosyolog Bihter Türkan Ergül’ün Milli Saraylar arşivinde 8 yıllık araştırmaların sonucunda ortaya çıkardığı Osmanlı’nın güzel koku kültürüne dair çok özel bilgiler, Dolmabahçe Sarayı Saray Koleksiyonları Müzesi’nde, Seluz Fragrance Company ana sponsorluğunda düzenlenen bir konferansla 100’ü aşkın seçkin davetli grubuyla paylaşıldı.
Türkiye’den Dünyaya Armağan
II.Abdülhamid Han’ın torunları Şehzade Harun Osmanoğlu ve kızlarının da katıldığı Osmanlı’da Güzel Koku Kültürü konferansı, aynı zamanda dünyanın yeniden Osmanlı kokularını kullanması ve konuşması için atılan tarihi bir adımın da duyurulmasını sağladı.
Kültür Bakanlığı, Unesco ve Seluz Fragrance Company’nin desteğiyle dünyada ilk kez Osmanlı Güzel Koku Günü kutlanacak. Sosyolog Bihter Türkan Ergül’ün eşine ithaf ettiği 25 Haziran gününün tescil edilmesinin ardından, Türkiye tüm dünyaya çok özel bir gün armağan etmiş olacak ve Osmanlı’nın güzel kültürü yeniden tüm dünyada konuşuluyor olacak…
Konferansta konuşan Bihter Türkan Ergül, Osmanlı hanedanının önemli temsilcilerinde etkili olan koku kültürünün İslamiyet'le bugünlere ulaştığını belirti. Dünyanın yeniden Osmanlı kokularını kullanmaya ve konuşmaya başlayacağına inandıklarını belirten Bihter Türkan Ergül, araştırmalar sonrası Osmanlı hanedanının kullandığı kokuları yeniden yapmaya başladıklarını açıkladı. Ergül, şöyle konuştu:
"Orta Çağ'da İslam dünyasında koku ve esanslar Müslümanların hayatında öyle yer tutmaktaydı ki onlarla ilgili övgüler, formüller, sağlık reçeteleri, hadisler, sözler, darb-ı meseller ve şiirler dile getirilmekteydi. Hz. Muhammed'in güzel kokulara ve özellikle miske çok düşkün olması nedeniyle İslam dini güzel kokuların kullanımını sünnet olarak kabul eder. Peygamber Efendimiz, günlük hayatında, yanında 'sükke' tabir edilen bir koku kutusu bulundurur ve ondan sürünürdü. Özellikle yolculuklarında birlikte götürülmesi gereken eşyası arasında bir de koku şişesi yer almaktaydı."
Hastaların Tedavisinde Bile Koku Kullanıldı
Ergül, Osmanlı'da her şeyin kayıt altına alındığını ve yaptığı araştırmalara göre o dönemlerde gündelik hayatta en çok kullanılan kokuların gül, misk ve amber olduğunu söyledi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde hastaların tedavisinde bile kokuların kullanıldığını vurgulayan Ergül, yeniden yapmaya başladıkları Osmanlı kokularının tarihçesini çok iyi araştırdıklarını dile getirdi. Ergül, şöyle devam etti:
"O dönemlerden Osmanlı saraylarına kadar uzanan koku, aslında bizim kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Tanzimat'tan evvel İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda, fetihten beri devam eden bir gelenek olarak, her yıl ramazanın 15'inci günü geçtikten sonra padişaha bir koku takdim olunurdu. Enderun'da Seferli Odası'nda imal edilen bu kokunun imalatı ve dağıtımı büyük bir ciddiyetle yürütülür, kayıt altına alınırdı. Osmanlı hanedanının önemli temsilcilerinde etkili olan koku kültürü İslamiyet'le bize ulaşmış. Zamanla birçok maneviyatımızı geride bırakmışız ama şimdi bu maneviyatlarımızı yeniden gün ışığına çıkartıyoruz."
Abdülhamid Han’ın Kokusu Satılmayacak
Konferansın sonunda Ergül, salonda bulunan Sultan 2. Abdülhamid Han'ın torunu Şehzade Abdülkerim Harun Osmanoğlu'na, Abdülhamid Han'ın kullandığı kokuyu takdim ederken, tüm misafirlere de yine tarihi araştırmalar sonucunda geliştirilmiş Mihrimah Sultan ve Mimar Sinan konseptli kokular hediye edildi. Bihter Türkan Ergül, yeniden ortaya çıkartılan Abdülhamid Han'ın kullandığı kokunun manevi değeri olduğunu ve piyasaya sürülmeyeceğini söyledi.
“Osmanlı Tarihi Keşfedilecek En Zengin Kültür”
Konferansta bir konuşma yapan Seluz Pazarlama Direktörü Ahmet Yiğider, Seluz’un doğanın sonsuz zenginliğini malzeme olarak kullandığını, buna ekibin yaratıcılığını ve üstün teknolojiyi katarak kokular geliştirip ürettiklerini söyledi. Koku üretiminde insandan ve kültürlerden beslendiklerini belirterek, “Tarihimiz ve özellikle Osmanlı tarihi, keşfedilecek en zengin ve en anlamlı kültürü barındırıyor. Dolayısıyla Bihter Türkan Ergül hanımın hazine değerindeki araştırmalarının ışığında Osmanlı’da koku kültürüne dair bir yolculuğa çıkmak bizler için de oldukça ilham verici” dedi.
“Tarihi Bir Hazineyi Gün Yüzüne Çıkardık”
Konferansın ardından basın mensuplarına bir açıklama yapan, Seluz Kıdemli Parfümör’lerinden Florin Lutz, Sultan II Abdülhamid Han kokusunu re-kreasyon süreci konusunda bilgi verdi. Duyuları harekete geçirecek, tüketicilerin beklentilerini karşılayacak kokuları geliştirdiklerini anlatan Florin Lutz, Bihter Türkan Ergül’ün Osmanlı arşivleri üzerine yaptığı araştırma bulgularından beslenerek Sultan II. Abdülhamid’in kullandığı esansı tekrar çalıştıklarını söyledi. Florin Lutz, “Bu esansın ana karakterini çok özel gül ve ud içerikleri şekillendiriyor. Bu iki özel içerik safran ve kakule gibi yine çok özel baharatlarla ve onun altında misk ve sandal ağacı ile harmanlanıyor. Bu denge kokunun mistik ve aynı zamanda güçlü karakterini ve tabi ki diğer yandan da Sultan II. Abdülhamid’in de beğenisini kazanan güzelliğini öne çıkarıyor… Modern laboratuvarlarımızda bu tarihi esansın ana karakterini en iyi kalite gül, ud, baharat karışımları ve sandal ağacı özü kullanarak elde ettik ve sonuç olarak tarihi bir hazineyi gün yüzüne çıkardık” dedi.