Eskişehir Türk Ocağı’nın düzenlediği geleneksel perşembe sohbetine bu hafta "Terör ve Savaş Kıskacında Türkiye" konusuyla, Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Akif Okur konuk oldu.Türk dış politikasının pek çok sorunla yüz yüze kaldığına değinen Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, sorunlar karşısına Türkiye’nin menfaatlerini korumak için çok büyük bir hassasiyetin gösterilmesinin gerektiğini belirtti. Yanlış adımların Türkiye karşısına ciddi maliyetler olarak çıktığını dile getiren Doç. Dr. Okur, "En büyük sorun kaynağı olarak da şu anda etrafımızda yaşanan büyük yangını görüyoruz. Suriye bir iç savaşın içerisinde. Suriye’deki iç savaş, Türkiye’nin beklentilerinin ötesinde bir biçimde cereyan etti. Çok kısa bir zaman diliminde sona erecek bir çatışma beklentisi ile hareket edildi ama iç savaş uzadı. Bölgeye, bölgedeki krize müdahil olması umulan-beklenen aktörler, Suriye’deki krizi sonlandırmak için adım atmadılar. Bu da tabi Türkiye’ye çok ağır maliyetler yükledi. Türkiye krizin başlarında, uluslararası toplumu harekete geçirebileceği düşüncesiyle Suriye’den Türkiye’ye göçü teşvik etti. Ama Türkiye’nin koyduğu çıtalar hızla aşıldı. İlk başlarda yüz bin gibi bir rakam telaffuz edilmekteyken, bugün Türkiye’deki mülteci sayısı milyonla ifade ediliyor. Geleceğe dönük olarak Türkiye’nin halletmesi gereken önemli bir mesele, sınırımızın dibinde pek çok terör örgütü var" dedi."TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELEDE TARİHİ BİR FIRSATI KAÇIRDI"Terörle mücadele için avantajlı olan bir zaman diliminde terörle mücadelenin edilmediğini aktaran Doç. Dr. Okur, Türkiye’nin tarihi bir fırsatı kaçırdığını ifade etti. Bir başka önemli yanlışın ise Suriye sınırında PKK’nın belli bir coğrafyayı yönetmesine izin vermek olduğu söyleyen Doç. Dr. Okur, "PYD adı altında, örgüt bu sayede özgüven tazeledi, Türkiye’den taleplerinin çıtasını yükseltti, uluslararası alanda diplomasi yapma imkanını buldu, ABD dahil büyük güçlerle temasa geçti, onlarla IŞİD’e karşı mücadele örneğinde olduğu gibi adeta bir ittifak ilişkisi geliştirmeye çalıştı. Eğer silahımı dünya sisteminin güçlü aktörlerinin hasım gördüğü unsurlara karşı yöneltirsem, o zaman silahımın elimde kalmasını isterler diye düşündü ve destek tabanını, destek alanını genişletti. Türkiye ise bu süreci izledi, yani PYD’nin orada varlığını, var olmasını ve ayakta kalmasını. Bu da tarihi yanlışlardan bir tanesiydi. Şimdi Türkiye’de yapılan araştırmalara bakıldığında, sürecin başlamasından evvelki ve sonraki bilimsel araştırmalara bakıldığında, biz bir çözülme dinamiğinin işlemeye başladığını görüyoruz. Daha önce etnik kökenini düşünmeyen, hangi kökenden gelirse gelsin kendisini Türkiye’de eşit yurttaş hisseden insanlar, süreçle beraber ekranlardan yürütülen o büyük, muazzam propagandanın tesiriyle kendilerine etnik köken aramaya başladılar. Bu da tabi toplumdaki karşılıklı kutuplaşmayı ve huzursuzluğu artırıyor" şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz