Türk Sinemasının Sultanı

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Türkan Şoray, ‘Ustalardan Sinema Dersleri’ kapsamında Akdeniz Üniversitesi’nde...

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Türkan Şoray, ‘Ustalardan Sinema Dersleri’ kapsamında Akdeniz Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya geldi. Türk sinemasının sultanı, “Sinema kariyerimdeki tek pişmanlığım, Güney ile bir film yapmamak. Keşke bir şeyleri zorlayabilseydim” dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle 6-12 Ekim 2012 tarihlerinde gerçekleştirilecek 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Türkan Şoray, ‘Ustalardan Sinema Dersleri’ kapsamında Akdeniz Üniversitesi’nde öğrencilerle bir araya geldi. Yılların birikimi olan oyunculuğun yanında, yönetmenlik ve senaryo yazarlığını genç kuşaklara aktaran Türk Sinemanın Sultanı’na öğrenciler sevgi gösterisinde bulundu.

Reklam
Reklam

Üniversitede Şoray’ı ağırlamaktan dolayı çok büyük gurur yaşadığını belirten Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Muharrem Kılıç, “Türk sinemasında, baş yapıt niteliğinde önünde eğilmemiz gerektiren bir oyuncuyu ağırlıyoruz. Bir yıldır bu salon açık. İlk defa bu salonu bu kadar yoğun bir şekilde görüyorum. Bu heyecanı ve coşkuyu yaşattığınızdan dolayı teşekkürlerimi sunmak istiyorum” dedi.

Kürsüye, belediye başkanı olarak değil eski bir öğretmen olarak çıktığını belirten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı AKSAV Şeref Kurulu Üyesi Mustafa Akaydın ise, “Sultanlık, ya babadan ya kendilerini sultan hissedenlerden ya da Türkan Şoray gibi halkın gönlünde olur. Dün, samimi söylüyorum Antalya’nın 5’te 1’i sokaklarda, caddelerdeydi. 32 yıldır böyle bir coşku görmedim. Bunlar, politikacıların sağlayacağı kalabalıklar değil. Taşıma yok” ifadesini kullandı.

Moderatörlüğünü İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Başkanı Doç. Dr. Nurdan Akıner’in yaptığı söyleşide, fotoğraf çektirmek için adeta birbirleri ile yarışan öğrenciler, Şoray’ı ayakta alkışladı.

Reklam
Reklam

“Sizden aldığım bu enerji ömrümün sonuna kadar daha fazla sinema yapmama neden olacak” diyen Şoray, “İyi ki sinemacı olmuşum. Dünyanın en güzel mesleği sinema sektöründe çalışmaktır. Ayrıca, sinema, sanat dalları içinde en çağdaşı. Tam hayatı anlatıyor. Çünkü gerçeği yani bizi anlatıyor. Bir film hayatımızı değiştirebiliyor. Düşünüyorum da sinemanın insana sağladıkları sonsuz. Bu mesleği, bana seyircimin sevgisini kazandırdığı için çok seviyorum” diye konuştu.

‘Türkan Şoray Yasaları’ olarak bilinen kriterin eskiden toplumun değer yargıları olduğunu belirten Şoray, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmiş dönemlere göre bunu değerlendirmek gerekiyor. Toplumun değer yargılarına çok saygılıyım. Ben o şekilde büyüdüm. Yıllar önce seyircimle bir bağ oluştu. Filmdeki bir sahne yüzünden, ‘Sen nasıl böyle yaparsın’ diye seyircilerim telgraflar attı. Huzursuz oldum. Ondan sonra toplum ve anlayış değişti. Aslında filmlerde yaşam var. Yaşamdaki her şey var. Sarılma da var…Her şey var. Bunları ben de biliyorum. Bunlar çok doğal, masum aşkın ifadesi. Diziler çok farklı bir yere geldi. Seyircileri kontrol ederek, tepkilerini takip ederek, ne gerekiyorsa o kadınları canlandırmaya başladım. Ada filmi, Atıf Yılmaz’ın Mine karakteri…Canlandırdığımız karakterlerin de değişmesi gerekiyordu. O karakterin ne yaşaması gerekiyorsa önemli olan belli bir estetik görüş içerisinde gerektiği şekilde aşırı sahneye kaçmadan konunun içinde geçiyorsa çok normal. Bundan sonra da öyle bakıyorum. Oyuncu her rolü oynamalı. Ama bu benim için en büyük eleştiri oldu. Mesela fettah açık bir kadını oynamayı istemedim.”

Reklam
Reklam

İNANIR GÜLDÜĞÜNDE DÜNYA AYDINLANIRDI

Şoray, bir öğrencinin “Rol aldığınız erkek oyunculardan en çok hangisi sizi etkiledi. En çok hangisini beğeniyorsunuz” sorusuna şöyle karşılık verdi: “Cüneyt Arkın çok kibardı. Ben geldiğimde hemen bacaklarını indirir, ceketini düğmelerdi. Ediz Hun filmleri ise çok matraktı. Tarık Akan, bir çocuk gibi, en ciddi sahnede bir şeyler yapardı. Muzipti. Kadir (İnanır) ise inanılmaz, çok güzel güler. O güldüğünde dünya aydınlanırdı. Böyle uzun uzun bakışırdık. Onun dışında bir şey olmazdı. Kamera önündeydi her şey. Kadir’e de Tarık’a da aşık oluyoruz ama onlar da sanırım bana aşık oluyordu.“

SULTANIN TEK KEŞKESİ

Bir seveninin Yılmaz Güney’i sorması üzerine Şoray, “Sinema kariyerimdeki tek keşke pişmanlığım, Güney ile bir film yapmamak. Keşke bir şeyleri zorlayabilseydim. İnanılmaz karşılaştığımda bu kadar mı insan etkisinde kalır. Kitabımda da ilk karşılaştığımızda da yaralı garip bir bakışı var. Sevgi dolu. Acayip bir bakışı var. Uzun uzun iki kez karşılaştık. Ne olduysa üstünde durmadığım için ben de kendime kızıyorum. Birlikte bir film yapsaydım“ diye konuştu.

Reklam
Reklam

Yanlış yapa yapa doğruyu bulmaya çalıştığını ve yeteneğin olmasının yanında eğitimin de önemli olduğunu belirten Şoray, sözlerini şöyle sürdürdü: “O zaman daha baştan kazanıyorsunuz. En önemlisi kendinizden emin başlıyorsunuz. Eğitim olmadığı zaman ispat etmek aşamalarını geçiriyorsunuz. Gözümü alamıyorum, dünya şaheseri güzellikleri. Hepsi eğitimli de üstelik."

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz