Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi’nin (EDAM) TNS aracılığıyla Türkiye çapında yaptırmış olduğu kamuoyu araştırmasına göre, kamuoyunun gözünde Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit güneyimizde bağımsız bir Kürt devletinin kurulması.
Buna karşılık dış politika uzmanlarını en fazla kaygılandıran tehdit Suriye’de aşırı İslamcıların olası bir egemenliği.
Sonuçları yarın açıklanacak olan ve bugünden Hürriyet'le paylaşılan kamuoyu araştırmasına katılanların üçte biri Türkiye’ye yönelik en büyük tehdidin bağımsız bir Kürt devleti kurulması olduğunu belirtti.
AKP seçmenleri için İran’ın nükleer sahibi olmasını engellemek için ABD veya İsrail’in yapacağı bir askeri müdahale en önemli ikinci tehdit olarak ortaya çıkarken, CHP ve BDP seçmenleri Suriye’de aşırı İslamcıların hakim olmasını daha fazla önemsiyorlar. Güneyde kurulacak bir Kürt devletiyse BDP seçmenleri tarafından bir tehdit olarak algılanmıyor.
12 Eylül-9 Ekim 2013 tarihleri arasında, Türkiye’de yaşayan seçmenleri temsil eden 1500 kişilik bir örneklemle yürütülen kamuoyu araştırmasında katılanlara, “Şimdi size Türkiye’nin dış güvenliği açısından tehdit oluşturabilecek bazı gelişmeler okuyacağım.
Sizce bunlardan hangisi Türkiye’ye en büyük tehdidi oluşturmaktadır?” sorusu yöneltildi.
Araştırma çalışmasına katılanların yüzde 36’sına göre, Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit ülkenin güneyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulması. İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için yapılacak bir askeri müdahaleyi tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 16, buna karşılık İran’ın nükleer silah olması sadece yüzde 10’luk bir kesimi kaygılandırıyor.
Suriye’de aşırı İslamcıların hakim olmasını en büyük tehdit olarak görenlerin oranı da yüzde 11’de kalıyor.
Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit konusunda siyasi parti tabanları arasında bazı ortaklıklar bulunmakta. Güneyimizde bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını “en büyük tehdit” olarak görenlerin oranı AK Parti, CHP ve MHP seçmenleri arasında hemen hemen aynı oranda ve yüzde 35 civarında.
45 ve üzeri yaş grubunda böylesine bir gelişmeyi en büyük tehdit olarak görenlerin oranı yüzde 43’e yükselirken, 15-24 yaş grubunda bu oran yüzde 25’e düşüyor. Genç kesimde en yüksek tehdit algısı yüzde 26,5 ile İran’a askeri müdahalede bulunulması olarak ortaya çıkıyor.
Ancak ikinci sırada gelen tehdit söz konusu olduğunda AK Parti seçmenleri İran’a yapılacak bir askeri müdahaleyi yüzde 18 oranında belirtmekteler buna karşılık İran’ın nükleer silah sahibi olmasını daha az önemsedikleri görüyorlar.
CHP seçmenlerinin ikinci sırada en fazla belirttikleri Suriye’de aşırı İslamcıların hâkim olması. Bu olasılık AK Parti ve MHP seçmenlerinde daha az belirtilmiş. AK Parti seçmenlerinin yüzde 15’i İran’ın nükleer silah sahibi olmasını en önemli tehdit olarak görürken, bu oradan muhalefet partilerinde yüzde 7 civarında.
Siyasi parti tabanları arasındaki en önemli ayrışma, BDP seçmenlerinin en fazla endişe duydukları tehdidin Suriye’de aşırı İslamcıların egemenliği olması. Diğer parti seçmenlerinden farklı olarak BDP seçmenleri ülkenin güneyinde bir Kürt devleti kurulmasını tehdit olarak görmüyorlar.
Aynı soru EDAM tarafından bir dış politika uzmanlar paneline de yöneltildi. 192 uzmanın katıldığı çalışma, uzmanları en fazla kaygılandıran tehdidin Suriye’de aşırı İslamcıların olası bir egemenliği olduğunu gösteriyor.
Uzmanların yarısına yakınına Türkiye’ye yönelik en büyük tehdit Suriye’de aşırı İslamcıların hakimiyeti. İkinci sırada uzmanların yüzde 27’sinin belirttiği İran’a yapılacak bir askeri müdahale olasılığı bulunuyor.
Kamuoyu genelinde en büyük tehdit olarak görülen ülkenin güneyinde kurulacak bağımsız bir Kürt devleti olasılığı, uzmanlar arasında tehdit olarak görülmüyor; katılan uzmanların sadece yüzde 13’ü bu gelişmeyi en büyük tehdit olarak sayıyor.
İran’ın nükleer sahibi olması, kamuoyu gibi uzmanları da kaygılandıran bir konu değil, sadece yüzde 12,5’i bu olasılığı en büyük tehdit olarak görüyor.