İSTANBUL (İHA) - Marmara Üniversitesi Pediatrik Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, kezzap ve çamaşır suyu içtiği için yemek borusu yanan çocuklara umut ışığı oldu. Türk profesör, dünyada ender olarak gerçekleştirilen bu operasyonu Yunan meslektaşlarına tanıttığını ve Yunanistan'daki bir hastaya bu tedavi yöntemini uyguladığını söyledi.
Marmara Üniversitesi Pediatrik Gastroenteroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ender Pehlivanoğlu, bugüne kadar yetişkinlere uygulanan yapay yemek borusu yöntemini küçük çocuklara uygulayarak minikleri tekrar eski sağlığına kavuşturuyor. Dünyada ender olarak gerçekleştirilen bu operasyonu Yunan meslektaşlarına tanıtan Türk profesör, yaptığı açıklamada, "Geleneksel olarak Mezopotamya ve Ege'de görülen bu rahatsızlık, çocuk ve gençlerin kimyasal madde içmesine bağlı yemek borusu ve mide yanıkları, asırlardır var olan bir rahatsızlıktır ve son derece tehlikeli bir durumdur. Kimyasal maddeyi içtiği zaman kişinin yemek borusu ve midesi yanıyor. Hatta delinebiliyor. Bu sorunlar kısa vadede ortaya çıkıyor. Uzun vadede ise bu yemek borusu yanıkları sonucunda kansere kadar giden hastalıklar görülebilir. Bu nedenle kimyasal madde içiminin engellenmesi için önlemler alınmalıdır" dedi.
Bu duruma Kuzey Afrika'da da rastlandığını belirten Pehlivanoğlu, "Bu hastalık, temizlikte kullanılan çeşitli kimyasal maddelerin yanlışlıkla içilmesi sonucu meydana geliyor. Lavabo açmakta kullanılan maddeler açıkta satılıyor. Bu maddeleri çocuklar içiyor. İçtikten sonra bu hasarın tedavisi son derece zor. Bu, çok zahmetli bir tedavidir. Öncelikle yemek borusunun içersine bir kamera gönderiliyor. Burada hasar tespiti yapılıyor. Daha sonra tedavi planı yapıyoruz. Planlama içinde önceliğimiz yanma sebebiyle büzüşen yemek borusunun yavaş yavaş daralan kısmını açmaya çalışıyoruz. Ben onu Bolu Dağı'nda tünel kazmaya benzetiyorum. Dar olan kısmı milim milim santim santim açıyoruz. Ancak bu çok zor bir hastalık demiştim. Açtıktan kısa bir süre sonra bu açılan yemek borusu tekrar çöküyor ve daralıyordu. Bu da maddi ve manevi olarak büyük kayıplara neden oluyordu. Bu hastalık ve tedavi yöntemiyle uğraşanların sayısı çok az" diye konuştu.
"HASTA TÜM HAYATİ FONKSİYONLARINI YERİNE GETİREBİLİYOR"
Profesör Pehlivanoğlu, yapılan operasyonda vücudun hiçbir yerinde delik ve dikiş izinin kalmadığını ifade ederek, "Bu açma ve genişletme sonucunda kişi yine yemek yiyemez durumda kalıyordu. Biz de bu amaçla yemek borusunun özel bir kılıfla kaplanmasını gerektiği kanısına vardık. Bu, tıp dünyasında bir yeniliktir. Çünkü eskiden bu teknik sadece kanserli büyük hastalara uygulanıyordu. Ancak son 1 yılda geliştirilen yeni özel maddelerle bebeklere de uygulanabilen plastik kılıflar yaptık. Yani açtığımız yemek borusunu, Bolu Dağı tüneli içine plastikten bir çimento ile kaplayarak çöken yerlerin bir daha çökmemesini sağlıyoruz. Artık çökmeler ve daralmalar olmuyor. Kişi çok rahat yemek yiyor çok kısa bir süre sonra da o kılıfı çıkartıyoruz ve kişi normal yaşantısına devam ediyor. Bu boru yemek borusuna takılıyken hasta tüm hayati fonksiyonlarını yerine getirebiliyor" dedi.
Bebeklere uygulanan bu operasyonun yeni bir gelişme ve zor bir yöntem olduğunu dile getiren Pehlivaoğlu, "Bunu dünyada ilk yapanlarda biriyim. Bu nedenle geçtiğimiz 1 Aralık'ta Londra Üniversitesi'nde dünyadan seçtiğimiz yaklaşık 150 kadar bilim adamına bu yöntemi anlattım. Nasıl yapıldığını anlatmaya çalıştım ve dünyada bu konuda uzmanlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca bir Avrupa Birliği hekimi olduğum için Yunanistan'la da bu konuda işbirliğimiz var.
Üniversitem ve Selanik Aristo Üniversitesi ile de bir akademik işbirliğimiz var. Oradaki çocukların tedavisi için de uğraşıyoruz. Geçtiğimiz hafta önce Atina sonra da Selanik'te yapılan Milli Kongre'ye katıldım. Bu teknikleri Yunanlı meslektaşlarıma anlattım. Daha sonra Aristo Üniversitesi'ne geçip bu dertten muzdarip kişileri bu hastalığı olan Yunanlı çocukları tedavi etmeye çalıştı. Ayrıca bu konuyla ilgili bir toplantı daha düzenlenecek." ifadelerini kullandı.
Bu sorun nedeniyle Yunanlı annelerin de Türk anneleri kadar ağladığını belirten Pehlivanoğlu, "Bu tür hastalıklarda bir kısmının karnı ağrır, bir kısmı kusar, bir kısmında büyüme gelişme geriliği görülür. Bütün bunlar hastalığın gizli belirtileridir. Çünkü ananeler çocuklarının ne içtiğinin farkına varamıyor. Yunanistan'da yaptığımız çalışmada yemek borusu yanan bir çocuğu kendi yöntemimle tedavi ettim. Yunanlı meslektaşlara yöntemimi öğreterek tedavi ettim. Ülkemiz de bu tedavi yönteminin uygulandığı hastalarımız var. Ancak çok yeni bir tedavi yöntemi ve tedavide kullanılan malzemeler de çok pahalı olduğu için yemek borusunun birkaç santiminin kaplanması için bile 3-4 bin Euro gerekiyor. Malzemeler yurtdışından geldiği için bu tedavi yöntemi pahalı. Türkiye'de alım gücünün düşüklüğü nedeniyle her hasta kullanamıyor" diye konuştu.