Eğitim-Sen’in Türkiye genelinde eğitimde anadilinin kullanımına ilişkin yaptığı çalışma ortaya çarpıcı sonuçlar çıkardı. Buna göre halkın yüzde 83.1’i kendi anadilinin Türkçe olduğunu ifade ederken, yüzde 16.9’u ise Türkçe’nin dışında başka bir dilin ana dilleri olduğunu vurguladı.
Eğitim-Sen, eğitimde anadilinin kullanımı ve çift dilli eğitim çalışması kapsamında hazırladığı “Halkın tutum ve görüşleri Türkiye taraması 2010” araştırmasının sonuçlarını Eğitim-Sen Genel Merkezi’nde düzenlediği bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. 26 ilde 781 kişi ile yüzyüze görüşülerek hazırlanan çalışmada, araştırmanın genel amacının, 18’inden 90’ına kadını erkeğiyle halkın anadili durumlarının, anadili eğitimi ve anadilde eğitime yönelik tutum ve görüşlerinin tespiti olduğu belirtildi. Türkiye’de anadilin eğitime dahil edilmesi ile ilgili olarak, resmi dilden tümüyle vazgeçileceği algısının yaratıldığının belirtildiği araştırmada, “Oysa anadilinin eğitim sistemine dahil edilmesi, herhangi bir ülkedeki resmi dilin eğitimde kullanılmasının alternatifi olmak zorunda değildir. Aksine anadilinin eğitimde kullanılmasının, ikinci dili öğrenme ve o dilde eğitim becerilerini geliştirmeye hizmet etmesi de mümkündür” denildi.
-TÜRKÇE DIŞINDA İFADE EDİLEN ANA DİLLERDE KÜRTÇE BAŞI ÇEKTİ-
Anadilinin Türkçe olmadığını ifade eden vatandaşların yüzde 11.3’ü anadilinin Kürtçe, yüzde 3.2’si Zazaca, yüzde 2.1’i ise Arapça olduğunu ifade ederken ana dilinin Lazca, Çerkezce, Abazaca, Arnavutça, Romence ve Gürcüce olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 1.2’de kaldı. Anket sonucuna göre ayrıca anadilinin yüzde 95 oranla evde öğrenilmiş bulunduğu belirlendi.
Araştırmada ayrıca, Türkçe dışındaki anadillerinin ikamete göre yayılımına bakıldığında Kürtçe’nin Güneydoğu, Doğu Anadolu’da yoğun, Ege, Marmara, Akdeniz’de belirli oranda, Zazaca’nın Güneydoğu, Doğu Anadolu, Marmara ve Akdeniz’de yaklaşık olarak eşit oranda, Arapça’nın ise Güneydoğu, Akdeniz ve Ege’de yaklaşık olarak eşit oranda ve Balkan-Kafkas Dilleri’nin de Marmara, Karadeniz ve Akdeniz’de yaşam alanı bulduğu belirtildi.
-“MÜFREDETTA DİLSEL VE ETNİK ÇEŞİTLİLİĞE YER VERİLMİYOR”-
Müfredatta ve ders kitaplarında ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitliliğe yer verilmediğinin ifade edildiği araştırmada, tek ulus, tek kültür ve tek dil anlayışının ulusal eğitim sistemine tamamıyla sinmiş durumda olduğu savunuldu.
Dil ve kimlik politikalarına ilişkin en katı yaklaşımın, 1982 Anayasası ile sergilendiğinin belirtildiği araştırmada, “1980 askeri darbesinden sonra kabul edilen 1982 Anayasası’nın 3. maddesi, ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü’ korumakta ve Türkçe’yi devletin dili olarak tanımlamaktadır” denildi.(ANKA)