Brüksel (AA)- Avrupa Birliği dışişleri bakanlarını buluşturan Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyinde, yarın Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın katılımıyla toplanacak Türkiye-AB Ortaklık Konseyi için AB ortak tutum belgesi tartışılmadan onaylandı.
Türkiye-AB ilişkilerinde en yüksek karar organı olan Ortaklık Konseyinde Türk tarafına sunulacak belgede siyasi partilere açılan kapatma davalarının yakından izlendiği belirtilerek, "AB, bu davaların sonucunun AİHM kararlarına ve Avrupa Konsey Venedik Komisyonunun belirlediği ilkelere uyumlu olacağına güven duyar" deniliyor.
Türkiye'deki tüm siyasi aktörlere, görüş ayrılıklarının "tüm vatandaşların temel özgürlüklerine, anayasaya ve demokratik laikliğe saygı göstererek diyalog ve uzlaşma ruhu içinde çözmeleri" çağrısı yapılan belgede, yargı konusunda şu görüşlere yer veriliyor:
"AB tarafsız, bağımsız, güvenilir, şeffaf ve hızlı çalışan yargı sisteminin hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesinde ve AB müktesebatının düzgün uygulanmasında son derece önemli ve hayati koşul olduğunu Türkiye'ye hatırlatır. Yargı reformu için kapsamlı strateji hazırlığında (Türkiye tarafından) bazı adımların atıldığını AB not eder. Bu kapsamda özellikle yargının tarafsızlığını, bağımsızlığını ve etkinliğini ve hızlı çalışmasını güçlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Böylece halkın yargıya güveni artacaktır."
Bu kapsamda bölge temyiz mahkemeleriyle (bölge adliye mahkemeleri) ilgili planların biran önce uygulamaya sokulması istenen AB ortak tutum belgesinde, hakim ve savcılara Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararları konusunda eğitimin artarak sürdürülmesi talep ediliyor. Siyasi reformların yavaşlamasından üzüntü duyulduğu kaydedilen belgede, "AB, hükümetin anayasayı değiştirme niyetini not eder. Türk anayasa hukukunun Avrupa standartlarını bütünüyle kucaklayabilmesi için bu (anayasa değişikliği) çok önemli bir fırsat sunmaktadır" deniliyor.AB ortak tutum belgesinde makro ekonomik istikrar yolunda Türkiye'nin geçen yıl önemli yeni kazanımlar sağlaması, borç dinamiklerini iyileştirmesi, ihtiyatlı ve sıkı politikalarla mali konsolidasyonu sürdürmesi, mali şeffaflığı artırması, sosyal güvenlik reformunu
geçirmesi, özelleştirmelerle ve mali disiplinle yatırım iklimini iyileştirmesi övülse de cari açıktaki hızlı yükselişin "yakından izlenerek acil önlemlere hazırlıklı olunması" uyarısı yapılıyor.
AB'nin Ortaklık Konseyi belgesinde, Slovenya dönem başkanlığı sırasında açılması beklenen Şirketler Hukuku ve Fikri Mülkiyet Hukuku fasıllarında Türkiye'nin tutum belgelerini sunmasının ardından AB'nin ortak tutum belgelerini hazırlamayı sürdürdüğü ifade ediliyor. Fransa'nın daha önce AB belgelerine girmemesi için çalıştığı "katılım" ve "üyelik" ifadelerine ortak tutum belgesinde birkaç kez yer veriliyor. 12 Eylül 1963 tarihli Ankara Anlaşmasının 23. maddesi uyarınca kurulan ve kararların oybirliğiyle alınabildiği Ortaklık Konseyi, Türkiye ve AB üyesi ülkeler, AB Komisyonu ve AB Konseyi temsilcilerinin katılımıyla toplanıyor. Ortaklık Konseyinde Türkiye'nin ve AB'nin birer oy hakkı bulunuyor.