Avrupa basınında bugün öne çıkan konu, İstanbul'da polisin pazar günü, dünya kadınlar günü kapsamında düzenlenen eyleme katılanları dayak atarak dağıtması. Almanya'da yayımlanan Der Tagesspiegel, Türkiye'de hala polis şiddeti ve işkencesinin sürdüğünü, Hıristiyan azınlığa bazı hakların hala sağlanmadığını ve Ermeni sorunu konusunda görüş bildiren yazarlara suçlu muamelesi yapıldığını yazıyor.
Gazete hükümete dönük olaraksa şu değerlendirmeyi de yapıyor.
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümet, şu ana kadar gerçekleştirdiği reformların son durak değil, bir ara durak olduğunu anlamış görünmüyor." Avrupa Birliği'yle müzakerelere başlamanın "itaat eden" olarak görülen Türk vatandaşlarının, yurttaş olmaları sürecinin yalnızca başlangıcına işaret ettiğini belirten gazete, "Eğer bu gerçekleşmezse, o zaman müzakere görüşmeleri başarısızlığa uğrayacak" uyarısında bulunuyor.
Der Tagesspiegel, Türkiye'nin çok sayıda alanda, "kağıt üzerinde" Avrupa standartlarını yakaladığını, ancak, yeni yasaların uygulanması konusunda bürokrasinin güçlü direnişiyle karşılaşıldığını belirtiyor.
Frankfurter Rundschau: Tereddütler artıyor
Almanya'dan Frankfurter Rundschau gazetesiyse, Türkiye'yle müzakerelere başlama kararının zamansız olduğu yönünde artmakta olan tereddütler sezildiğine dikkat çekiyor: "Küçük ve barışçı bir kadın gösterisinde ortaya çıkan şiddet, Türk siyasetçilerin Brüksel'de havasını attığı Avrupalı değerlere bağlılıkla ülkenin sosyal gerçekleri arasındaki farklılığı özetliyor." Gazete Avrupa Birliği'nin Türkiye konusundan daha katı bir yaklaşım sergilemesi zamanının geldiğini de savunuyor.
Berlingske: Türkiye çağdaş Avrupa'ya ait değil
Danimarka'da yayımlanan Berlingske Tidende ise, şu değerlendirmeyi yapmış: "Kadınların eyleminde böylesine saçma ölçüde şiddet kullanılan Türkiye'nin bu görüntüsünün anlamı, bu ülkenin çağdaş Avrupa toplumuna ait olmadığıdır." "Türkiye'nin üyeliği ile Avrupa anayasası arasında resmi bir bağlantının bulunmadığının altını çizen gazete, "ancak" diyor ve devam ediyor:
"Türkiye'nin Avrupa Birliği içindeki geleceği konusundaki tartışma, anayasaya karşı çıkanların gündeminde hala ön sıralarda ve anayasaya muhalif olanlar pazar günkü olayların görüntülerini kullanmaktan kaçınmayacaklardır. Bu kez haklılar. Bu gördüğümüz Türkiye'nin Avrupa'da yeri yok ve bu, Türk siyasetçilere çok açık bir şekilde ifade edilmelidir."