Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu:

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Adı demokratikleşme paketi olan bir paketin içeriğinin ne olduğunu, yargının en üstündeki kurumu temsil eden bizler bilmiyoruz" dedi. Giresun Barosu sosyal tesislerinin açılış törenine katılmak üzere kente gelen Feyzioğlu, baro binasında basın toplantısı düzenledi. Demokratikleşme paketinin hazırlanışı sırasında kendilerinin fikirlerinin alınmadığını, paketin içeriği hakkında bilgilerinin bulunmadığını belirten Feyzioğlu, şöyle devam etti: "Bir demokratikleşme paketini hepimiz bekliyoruz. Adı demokratikleşme paketi olan bir paketin içeriğinin ne olduğunu, yargının en üstündeki kurumu temsil eden bizler bilmiyoruz. Sadece bizim bilmediğimiz gibi Türkiye’de o paketi kapalı kapılar ardında hazırlayanlar da bilmiyor. Yöntemi demokratik olmayan, katılımcı bir şekilde hazırlanmamış, çoğulcu bir şekilde yapılmamış bir paketin nasıl demokrasi getireceğini inanın bilmiyorum." Feyzioğlu, pakette yer alması gerekenlerle ilgili, şunları söyledi: "Bize sorsalardı, 'demokratikleşme paketinin içine ne yazarsın' diye, Türkiye’de siyasi partilerde tek adam sultasını bitirecek şekilde siyasi partiler kanununu değiştirirdik. Türkiye’de siyasi partilerin yerel ve genel seçimlere aday gösterme yöntemini genel başkanın ve onun etrafındaki birkaç kişinin mutlak takdirinden kurtarır, doğrudan doğruya halka bırakırdık. Dünyanın hiçbir demokrasisinde görülmemiş olan yüzde 10 seçim barajını yüzde 3’e düşürürdük. YÖK’ü bir kalemde kaldırır, üniversitelerde mutlak bir bilimsel özgürlük, idari ve mali özerklik sağlardık. Yargı bağımsızlığını, hakim ve savcı güvencesini sağlayacak, adil yargılanma hakkını güvence altına alacak evrensel kuralları bu millete layık gördüğümüzden tereddütsüz getirirdik. Eğer bize sorulsaydı, terörle mücadele mahkemelerini kaldırır, özel mahkemeler dönemine son verirdik ama bize sorulmadı." - Sporda şiddet olayları Son dönemlerde yaşanan sporda şiddet olaylarını değerlendiren Feyzioğlu, şunları kaydetti: "Spor müsabakaları artık iki takım seyircisinin karşı karşıya geldiği ve birbirlerine slogan attığı müsabakalar olmaktan çıkıyor, farklı siyasi düşüncelerin birbirine slogan attığı arenalara dönüşüyor. Çok tehlikeli gelişmeler bunlar. Bunu önlemenin yolu daha sert, polisiye tedbirler değil. Bu ülke polisiye tedbirlerle, kafa kırmayla, ezmeyle herhangi bir yere varılamayacağını herhalde anlar. Gayet basittir çözüm. İnsanlara gazetelerde kendilerini ifade edebilme imkanı tanımaktır. Sokağa çıkıp slogan imkanını tanımaktır. Çağdaş dünya bunun çözümünü bulmuştur. Herkes önceden izin almaksızın, barışçıl, silah kullanmadan gösteri yapma hakkına sahiptir. Yeterli eleştiriyi hakaret gibi düşünen zihniyetten kurtulalım."