"Türkiye bedel ödeyecek"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AB ile müzakere sürecinde birliğin Türkiye'den ödünler isteyeceğini belirterek, "Türkiye 10 yıl boyunca çok somut bedeller ödeyecek. Salam gibi, sucuk gibi, pastırma gibi dilimlenme süreci başlayacaktır. İlk dilim de 3 Ekim'den önce kesilecektir" dedi.

2004'ü "dönem açan, dönem kapatan değil, bir ara yıl" olarak nitelendiren Baykal, 2005 yılında da sorunların devam edeceğini kaydetti.

Baykal, CHP Genel Merkezi'ndeki makamında gerçekleştirdiği gazetecilerle sohbet toplantında, 2004 yılındaki iç ve dış politikalarla ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Baykal, gazetecilere 17 Aralık AB Zirvesi öncesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a TBMM'de ikram ettiği, içinde 41 çeşit baharatın yer aldığı mesir macunu tadındaki "demirhindi şerbeti"nden sundu. Soğuk algınlığı bulunan Baykal, gazetecilere, "Başbakana Brüksel Zirvesi öncesi ikram ettik; ama anlaşılan bir faydası olmamış. Siz de bir deneyin bakalım ne olacak; ama bu şerbetin kabahati değil" esprisini yaptı.

Reklam
Reklam

Baykal, 2004 yılını hem Türkiye hem bölge açısından değerlendirdi. 2004'ün "dönem açan, dönem kapatan değil, bir ara yıl" niteliğinde olduğunu belirten Baykal, 2003 yılındaki etkilerin 2004 yılına da uzandığını kaydetti. 2003 yılında tek parti iktidarıyla sonuçlanan seçimlerin yapıldığını anımsatan Baykal, bugüne dek hükümetin tek parti iktidarını kullanamadığını savundu.

2004 yılı başında bazı kesimlerce AB, Irak ve IMF ile ilişkilerde beklenen umutların boşa çıktığını söyleyen Baykal, CHP olarak bu kesimlerin dışında olduklarını ve daima gerçekçi tespitler yaptıklarını belirtti. Irak'taki askeri harekat sonrasında yaşananların bunun somut bir göstergesi olduğunu vurgulayan Baykal, ülkedeki terör kaynaklarının kurutulmadığını, askeri bir dış operasyonla yapılmak istenilenin başarılamadığının ortaya çıktığını belirtti.

IMF KELEPÇESİ

Ekonomideki gelişmelere de değinen Baykal, 2004 yılı başındaki ekonomiyi bir hastaya benzeterek, "2004 yılı sonunda Türk ekonomisinin uzun ve ağır bir ilaç tedavisi sonunda toparlanıp toparlanmadığı görülecekti. Maalesef Türkiye makro ekonomik istikrarını hala güven altına alabilmiş değil" dedi. IMF ile yakın zamanda yeniden 3 yıllık bir anlaşma imzalandığını da hatırlatan Baykal, "Türkiye, IMF kelepçesine elini uzattı, uzatmak zorunda kaldı. Ekonomi, 2005'te bugünkü gidişata bakıldığında bir rahatlama güvencesi vermiyor. Yine aynı tablo, aynı kırılganlık, her ihtimale açık tablo sürüyor" dedi. Türkiye'nin bu yıl da IMF'nin borç ertelemesiyle ekonomik dengelerini sarstığını söyleyen Baykal, dış ticaret ve cari açığın, işsizliğin, yoksulluğun 2005 yılında da devam edeceğinin anlaşıldığını öne sürdü. Baykal, Erdoğan'ın asgari ücret açıklanmadan 3 gün önce "Sürpriz yapacağız" şeklindeki açıklamalarını hatırlatarak, "Anlaşılan Başbakan, işlerin toparlandığı propagandasına kendisi de inandı. Buna göre, 'Sürpriz yapacağım' dedi; ama gördü ki buna imkan yok, bundan sonra Başbakanın kendi propagandasına kendisinin inanma ihtimali de ortadan kalktı" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Baykal konuşmasında, AB ile ilişkilere de geniş bir yer verdi. Birlikle ilişkilerdeki amacın, 2004 yılında kesintisiz ve şartsız tam üyelik müzakeresinin başlatılması olduğunu vurgulayan Baykal, bu yıl içinde yapılan hataların da etkisiyle 17 Aralık Zirvesi'nden ucu açık, tam üyelik hedefinden uzak bir karar çıktığını savundu. Karar metninde yer alan kalıcı kısıtlamalara da (derogasyonlar) dikkati çeken Baykal, Erdoğan'ın TBMM'de yaptığı konuşmada Türkiye'ye kalıcı kısıtlamalar getirilmediğini söylemesine karşın, Dışişleri Bakanlığı'nın kısıtlamalar konusunda AB'ye nota verdiğini hatırlattı. Baykal, "İç politika kaygısı, dış politikayı zaafa uğratacak hale geldi. Bize kalıcı kısıtlamalar yok diyorlar, 2 gün sonra nota veriyorlar. Yanı bu çelişkinin izahı var mıdır? Başarıya böyle gidilir mi, böyle politika olur mu, politikada işler böyle işler mi? Hangi çağda yaşıyoruz? Bu ikircikli tavır, sıkıntılara yol açmaz mı?" diye sordu. Türkiye'nin önünde müzakere için 10 yıl bulunduğuna dikkat çeken Baykal, bu yılların sonunda Türkiye'nin tam üye olup olamayacağının dahi bilinmediğine işaret etti. Türkiye'nin "hayali bir üyelik için" bedeller ödeyeceği bir tuzağın içine çekilmek istendiğini savunan Baykal, müzakerelerin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıma şartına bağlandığını belirterek, "Salam gibi, sucuk gibi, pastırma gibi dilimlenme süreci başlayacaktır. İlk dilim 3 Ekim'den önce kesilecektir. Rum Kesimi'ni tanımak, KKTC'nin hukuki dayanaklarını zaafa uğratacaktır. 10 yıl içinde 2., 3. dilimler kesile kesile bu süreç tamamlanacaktır" dedi.

Reklam
Reklam

CHP AÇISINDAN 2004

CHP Genel Başkanı, 2004 yılının CHP'nin kimliğini ve politikalarını değiştirmesi noktasında yapılan dayatmaların uygulandığı ve bunların başarısızlıkla sonuçlandığı bir yıl olduğunu söyledi. Partiyi değiştirmeye yönelik çabaların kendilerine güç kattığını anlatan Baykal, "Doğrudan CHP'li olmayan çevreler bu çabaların içine girdi. Saldırıları püskürttük" dedi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk hakkındaki iddiaların da anımsatılması üzerine Baykal, "Herhangi bir belediye başkanımızın ciddi bir yolsuzluk, yani çıkar ilişkisinin ortaya çıkması halinde gereğini yaparız. Olay ciddi bir yolsuzluk olup olmamasıdır. Bizim yolsuzluklarla ilgili genelgemiz herkes için geçerlidir" dedi.

Baykal, TMSF'ye devredilen bankaların maliyetinin 40 milyar dolar olduğunu ve bu paranın tahsilatına yönelik herhangi bir adım atılmadığını söyledi. Baykal, parti bünyesinde oluşturulan "Karadelik Komisyonu"nun, çalışmalarını sürdürdüğünü ve yeni yılda hazırladığı raporu kamuoyuna açıklayacağını bildirirken, "İktidar olmak demek, tek kuruşun bile hesabını sorabilmek demektir; ama bu YTL değil, Türk Lirası kuruşudur" diye konuştu. Baykal bir soru üzerine, Başkanlık sistemine yönelik tartışmaların Türkiye'yi daha kolay yönetmek isteyen çevrelerin ihtiyacından kaynaklandığını iddia etti. Bazı çevrelerin Türkiye'yi daha kolay ikna etmeyi istediğini savunan Baykal, bu çevreleri Meclisin varlığını zora soktuğunu, bu nedenle de bu tür sistemlerin tartışılmasını arzu ettiklerini ifade etti. Baykal, dün Mecliste görüşülen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile ilgili soruşturma önergesiyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan'ın hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"Önergemizin amacı Başbakanın kendi grubuna ifade ettiği gibi AKP'de gedik açmak falan değil. Hiç böyle bir arayışımız yok. Biz AKP'de gedik açmayı hiçbir şekilde planlıyor değiliz. Biz Türkiye'yi savunuyoruz, yanlış bir iş olmasın istiyoruz. Bu işleri partizanca görmeyi aşalım, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyelim. Bu çerçevede bir girişimdi. AKP'den gerçekten 50 milletvekili destek olmuşsa bu AKP açısından iftihar edilecek bir şeydir. Yani AKP'de inandığının gereğini yapmayı kabul edecek, saygın, sorumlu milletvekilleri var. Yani particilik bağlantısının ipoteği altına girmeden, bir yolsuzluk iddiasını özgürce değerlendirerek, 'Bu olmaz, buna izin veremeyiz arkadaşlar. Bizim içimizden de bir arkadaşımız yolsuzluk yapmışsa soruşturulsun' diyorlar. Ne kadar güzel bir şey. Kutlamak lazım bu insanları. O insanları bir engel gibi görmemek lazım. Hak vermek, sahip çıkmak lazım. Sayın Başbakanın tavrı çok tehlikeli bir tavırdır."

Yeni yıla evinde ailesiyle birlikte gireceğini bildiren Baykal, Milli Piyango bileti almadığını söyledi.

Reklam
Reklam