Türkiye, bölge gücü olma yolunda

ANKARA (İHA) - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), kritik coğrafyasında giriştiği askeri angajmanlar yoluyla, ekonomik ve siyasi kazanç sağlamanın yanı sıra, Türkiye'yi tehdit eden istikrarsızlığı da en aza indirmeye çalıştığı belirtiliyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, son birkaç ay içinde Orta Asya ve Balkanlar'da bazı ülkelere peş peşe gerçekleştirdiği ziyaretler ve Ankara adına yaptığı askeri hibe yardımlarının, Türkiye'nin bölgesel güç olma yolundaki arayışlarında hangi noktaya geldiği sorusunu da beraberinde getirdiği vurgulanarak, modernizasyon ve ortak silah üretimleri yoluyla kazandığı savunma sanayi alt yapısıyla savunma stratejisinde değişikliğe giden Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendine olan güveninin iyice arttığı bildiriliyor.
Uzmanlar, Afganistan'ın başşehri Kabil'de görev yapan Uluslararası Güvenlik ve Yardım Gücü ISAF'ın komutanlığını altı ay süreyle İngiltere'den devralan NATO üyesi tek Müslüman ve aynı zamanda laik olan Türkiye'nin, Orta Asya'da oynayabileceği rol açısından önemli bir gelişme olduğunu kaydediyor.

Reklam
Reklam

Gücüne olan güveni iyice artan Türkiye'nin bölge ülkelere yaptığı askeri yardımların, miktar olarak sembolik kalsa da meydana getirdiği manevi etkinin gözardı edilmemesi gerektiğini ifade eden uzmanlar, "Çünkü Türkiye, bölge ülkelerinin askerlerine de eğitim vermekte ve kimi askeri tesislerinin NATO standartlarına uygun hale getirilmesi için, başta yakın müttefiki ABD ile işbirliği yapmaktadır" diyorlar.

Uzmanlar, Türkiye'nin, bölgesel anlamda Birleşmiş Milletler Barış Gücü faaliyetlerine verdiği destek ve bir dizi güvenlik örgütlerinin kurulmasına önayak olmasının doğurduğu olumlu sonuçların, istikrara katkı açısından da önem taşıdığını belirtiyor. Uzmanlar, Türkiye'nin sınır komşuları ile 1990'lı yılların başında imzaladığı ve güven artırıcı tedbirleri içeren anlaşmaların da Ankara'nın, potansiyel çatışma alanı olma özelliğini koruyan yakın bölgesindeki istikrar arayışlarına önemli katkı sağladığını bildiriyor.

EDİRNE, SOFYA VE TİRANA BELGELERİ Türkiye'nin, komşularıyla dost olma stratejisinin ilk örneğini, TSK'nın eski düşmanı ve kuzeybatı komşusu Bulgaristan ile imzaladığı ve iki ülke arasında güven artırmaya yönelik 1991 Edirne ve 1992 Sofya belgelerinin oluşturduğunu vurgulayan uzmanlar, Türkiye'nin, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Balkanlar'daki Arnavutluk ile de 1995 yılında Tirana Belgesi'ne imza atarak, 'Soğuk Savaş' sebebiyle ayrı kaldığı bu ülke ile olan ilişkileri tazelediğini kaydediyor. Uzmanlar, Arnavutluk Ordusu'nun neredeyse Türkiye tarafından donatılıp eğitildiğini, aynı yıl Makedonya ile de Üsküp Belgesi'ne imza attığını hatırlatıyor.

Reklam
Reklam

SURİYE İLE ASKERİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI Bir diğer önemli gelişmenin ise yakın tarihte yaşandığını ifade eden uzmanlar, Türkiye'nin, yaklaşık 5 yıl öncesine kadar, bölücü örgüt PKK'ya verdiği destek sebebiyle savaşın eşiğine geldiği güneydoğu komşusu Suriye ile 19 Haziran'da bir askeri işbirliği anlaşması imzalayarak, iki ülke arasında güvenin tesis edilmesinde önemli adım attığını belirtiyor.

Suriye ile askeri işbirliği anlaşmasının, Türkiye'nin İsrail ile 1996 yılında imzaladığı askeri ve savunma sanayiinde işbirliği anlaşmalarına kuşkuyla bakan Arap komşularına da, 'Ankara - Tel Aviv Anlaşması üçüncü ülkelere karşı değildir' tezinin de ispatlanması açısından önem taşıdığını vurgulayan uzmanlar, Ortadoğu'da Türkiye'nin askeri ve siyasi açıdan yakın olduğu diğer ülkelerin ise Mısır ve Ürdün olduğunu bildiriyor.

RUSYA İLE HEM REKABET HEM İŞBİRLİĞİ Suriye ile yapılan anlaşmanın hemen öncesinde de Türkiye'nin, Rusya ile 14 Ocak'ta yine iki ülke askerlerinin karşılıklı eğitimini içeren bir askeri işbirliği çerçeve anlaşmasına imza koyduğunu hatırlatan uzmanlar, iki ülke arasında geçen yıl 16 Kasım tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında New York'ta imzalanan 'Avrasya Bölgesinde Ortak Hareket Edilmesi Anlaşması'nın ise Ankara'nın da artık, 'Hem rekabet, hem işbirliği' politikasını benimsediğini gösterdiğini savunuyor.

Reklam
Reklam

Uzmanlar, Türkiye'nin gerek Rusya, gerekse Suriye ile yaptığı ikili askeri işbirliği anlaşmalarının, Kafkasya ve Balkanlar'da karşılaşabileceği risklere karşı bir ölçüde 'panzehir' niteliği taşıdığına işaret ediyor.

GÜNEYDOĞU AVRUPA ÇOK ULUSLU GÜCÜ Türkiye'nin, arkasına, yakın müttefiki ABD'yi de alarak, bölgesel güvenliğin sağlanması yolundaki bir diğer önemli çabasının ise 12 Ocak 1999 tarihinde, Atina'da Güneydoğu Avrupa Çok Uluslu Gücü'nün (SEEMNF) kurulması ile hayata geçmiş olduğunu kaydeden uzmanlar, Balkan ülkeleri arasında güveni artırıcı önemli bir adım olan bu güce, Türkiye'nin yanısıra Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, İtalya, Makedonya ve Romanya'nın dahil olduğunu hatırlatıyor.

BM BARIŞ GÜCÜ FAALİYETLERİ Uzmanlara göre, Türkiye'nin bir diğer unutulmaması gereken faaliyeti ise çoğu eski komünist, şimdinin NATO ile yakınlaşması sağlanan ülkelerin taraf olduğu Barış İçin Ortaklık (PİP) Eğitim Merkezi'ne ev sahipliği yapıyor olması... Merkezin, Haziran 1998 yılında faaliyete geçtiğini belirten uzmanlar, Türkiye'nin ayrıca, güvenliğe katkı için Balkanlar'da Bosna'dan Kosova'ya, Kafkasya'da Gürcistan'a ve Ortadoğu'da Kuveyt'e kadar geniş bir bölgede Birleşmiş Milletler Barış Gücü faaliyetlerinde önemli rol oynadığını bildiriyor.

Reklam
Reklam

TSK'NIN HİBE YARDIMLARI Uzmanlar, diğer yandan Türkiye'nin, miktar olarak sembolik de olsa Orta Asya ülkeleriyle birlikte Kafkasya'da Gürcistan ve Azerbaycan'a, Balkanlar'da Arnavutluk ve Makedonya gibi ülkelere askeri hibe yardımları yaparken, askeri eğitim desteği de verdiğini vurguluyor. Uzmanlar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, geçen mart ayında bir hafta süren ziyareti sırasında Özbekistan'a 2 milyon 700 bin dolar hibe yardımında bulunduğunu, Türkiye'nin Özbek subaylarına da eğitim verdiğini kaydediyor. Uzmanlar, aynı ziyaret sırasında Türkiye'nin Kırgızistan, Türkmenisten ve Kazakistan'a 1 milyon 100'er bin doları bulan askeri hibe yardımı yapmasını öngören anlaşmalar imzalandığını da ifade ediyor.

Geçen yıl ise Kazakistan ve Kırgız ordularına 1 milyon dolar değerinde askeri malzeme ve üniforma hibe edildiğini hatırlatan uzmanlar, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Tacikistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Gürcistan hava sahaları ve askeri üslerinin NATO standartlarına getirilmesi çalışmalarını başlattığını, ABD ve İngiltere'nin bu projeye mali yardımda bulunduğunu belirtiyor.

Reklam
Reklam

GÜRCİSTAN'A ASKERİ EĞİTİM Türkiye ve ABD'nin, 1999 yılından bu yana ortaklaşa yürüttükleri bir programla, Gürcistan Ordusu'nun NATO standartlarında yeniden kurulmasına önemli destek verdiğini anlatan uzmanlar, her iki ülkenin ayrıca Tiflis'e, ihtiyaç fazlası askeri uçak ve diğer silahları verdiğini, Türk pilotlarının ayrıca Gürcü pilotlarına Türk hava sahasında eğitim verdiğini bildiriyor.

Türk askeri personelinin modernize ettiği ve masrafları Türkiye tarafından karşılanan Gürcistan'ın güneyindeki Marneuli Askeri Havaalanı'nın ise 28 Ocak 2001 tarihinde kullanıma açıldığını vurgulayan uzmanlar, bu üssün, Türkiye'nin sınırları dışında kullanabileceği bir lojistik merkeze sahip olması anlamını da taşıdığını kaydediyor. Uzmanlara göre, Gürcistan'ın bir diğer önemi ise Bakü-Ceyhan Boru Hattı Projesi'nde transit ülke olması...

ARNAVUTLUK'A ASKERİ YARDIM Türkiye'nin, 1997 yılında ülke içindeki iç kargaşa sebebiyle önemli ölçüde tahrip olan Arnavutluk'un Adriyatik kenti Vlora'daki ana deniz üssü Paşalimanı'nın yeniden inşası işlemini 2000 yılında tamamladığını ifade eden uzmanlar, 10 milyon dolara mal olan deniz üssü inşasına Türkiye'nin 5 milyon dolar hibe yardımında bulunduğunu ve yaklaşık 250 Türk askeri mühendisinin, inşaatı gerçekleştirdiğini belirtiyor.

Reklam
Reklam

Böylece Türkiye'nin, diğer NATO müttefikleri ile birlikte Adriyatik'te kendi kullanımına da açık bir deniz üssüne sahip olduğunu kaydeden uzmanlar, Ankara'nın Arnavutluk'a askeri yardımının, son olarak Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun 4 Temmuz tarihinde bu ülkeye yaptığı ziyaret sırasında imzalanan askeri hibe anlaşması ile 100 milyon doları aştığını bildiriyor. Uzmanlar, Türkiye'nin ayrıca, Afganistan'da ISAF bünyesinde Arnavut askerlere eğitim imkanı verdiğini de vurguluyor.