'Türkiye gelecekte badmintonda adını duyuracak'

Olimpiyatlara giden ilk Türk badminton oyuncusu olan Neslihan Yiğit ve antrenörü Çağatay Taşdemir ile olimpiyat yolculuklarını ve Türkiye'de badminton sporunu konuştuk.

Ebru Doğan

BBC Türkçe

Neslihan Yiğit, 18 yaşında. Bursalı. Badmintoncu.

Hem 2012 Londra Olimpiyatları'na gelen Türk milli takımında, hem de badminton dalında yarışan 86 kadın sporcu arasında en genç iki isimden biriydi.

İlk maçında Avusturyalı rakibi Simone Prutsch'u yendi, ikinci maçında Tayvanlı rakibi Shao Chieh Cheng'e yenilerek elendi.

Antrenörü Çağatay Taşdemir'le birlikte Olimpiyat köyünün yanıbaşında buluştuğumuzda bu yenilginin ağırlığını taşıyor omuzlarında.

İkinci rakibinin gerçekten iyi olduğunu (geçen yıl dünya ikincisiymiş Shao, bu yıl 11.) ama kendisinin de üst üste basit hatalar yaptığını söylüyor ve ekliyor:

Reklam
Reklam

"Daha sonra da moralim bozuldu, çıkmadı birşey."

İşçi emeklisi babası Ahmet ile ev kadını annesi Hürü Yiğit de bir sponsor sayesinde Londra'ya gelmiş, maçlarını izlemişler.

Elenince annesi "Yendiğinde yanındaysak, yenildiğinde de yanındayız tabii" demiş.

Sonra, son bir yıldır pek de göremedikleri kızlarını geride bırakıp, Bursa'ya dönmüş Yiğit'ler.

30 turnuvalık maraton

Neslihan Yiğit son iki yılda, olimpiyat biletini alana dek tam 30 turnuvaya katılmış.

Her ay bir turnuvadan fazla yani -- ki bunlardan çoğuna son bir yılda gittiğini düşünürsek daha da fazla.

"Her kıtaya gittik neredeyse; Asya, Avrupa, Afrika..." diye sayıyor gülerek.

Hocası da günde çift antrenmana başladıklarından beri, Neslihan'ın büyük bir sıçrama yaptığını ve Türkiye'deki diğer olimpiyat adaylarının önüne çıktığını söylüyor.

"Dünyanın en iyileri kim bu konuda?" diye soruyorum, Neslihan Yiğit'in yüzü geriliyor, "Çinliler!" diyor, "Onlara yenildik zaten."

Malum Tayvan, Çin'den koparak kurulmuş bir devlet. Çin ve Tayvanlılar okula gitmeden, daha dört yaşındayken spora başlıyorlarmış.

Reklam
Reklam

"Bizde futbol neyse, özellikle Çin'de masa tenisi ve badminton da o. Çok popüler. İnanılmaz sayıda sporcu var." diyor antrenör Çağatay Taşdemir.

Anlattığına göre Çinli sporcular dört yaşından itibaren kamplara alınıyor, bu kamplarda yaşıyor, okula gitmeksizin gece gündüz, bazen günde üç antrenman yaparak çalışıyorlarmış.

Öyle ki Endonezya'da birlikte bulundukları bir kampta dikkatini çeken bir çocuğun kim olduğunu sorduğunda, antrenörü "Ondan sporcu olmaz. O okula gidiyor, günde bir antrenman yapıyor ancak" demişler.

İlkokuldan olimpiyata

Neslihan Yiğit ise dokuz yaşında başlamış badmintona. Nasıl başladığını sorduğumda, gülerek gözlerini yanındaki antrenörüne çeviriyor, "İlkokuldayken Çağatay Hoca seçti" diyor.

Çağatay Taşdemir o dönemde hem Bursa'da Fertur İlköğretim Okulu'nda beden eğitimi öğretmeni, hem de milli takımda antrenörmüş.

Yaptığı elemelerde bu ince uzun kız ön plana çıkınca, Neslihan Yiğit de başlamış badmintona.

"Biz bahçede falan oynuyorduk zaten de, profesyonel olarak düşünmemiştik. Turnuvalara gittikçe hoşumuza gitti, devam ettik." diyor Neslihan.

Reklam
Reklam

İşte o dönemden beri hayatına giren turnuvaları, yoğun kampları, Bursa'ya döndüğünde hocalarının hazırladığı özel hızlandırılmış okul programı izlemiş.

Böylece bu yıl liseden kendi deyimiyle "hocalarının sayesinde" mezun olmuş.

Tüytop ve tenis

Badminton aslında Uzakdoğu'da başlamış, 19. yüzyılda İngilizler tarafından Avrupa'ya getirilerek popülerleştirilmiş bir oyun.

Türkiye'ye girişi ise çok daha yeni. Badminton Federasyonu 1991 yılında kurulmuş. Futbol Federasyonu ise 1923'te.

Neslihan sporunu tenise benzetenlere belli ki kızıyor. "Bir kere bizim top yere düştü mü oyun bitiyor. Bizim filemiz yukarda, onlarınki aşağıda; topumuz farklı, raketimiz farklı" diye sayıyor art arda.

Antrenörü de "Eğer badmintonu açık havada oynamak mümkün olsaydı, tenisten daha önde olurdu kesinlikle. Ama maalesef spor salonu lazım." diye ekliyor.

Çünkü badmintonun topu, adı üstünde, tüytop. Tüy gibi hafif.

Yükte hafif belki, ama pahada ağır: "Bir kutu top 80 lira, biz her gün antrenmanda iki kutu top kullanmak zorundayız, minimum" diyor antrenör Taşdemir.

Reklam
Reklam

Çünkü hızı saatte 400 kilometreye dek çıkan, kaz tüyünden yapılma tüytop çabuk yıpranıyor. Diğer ekipmandı, salondu derken fatura kabarıyor.

Faturayı kim ödüyor peki? "Hem federasyon hem kulüp çok destek oluyor, imkan sıkıntısı çekmedik diyebilirim." diyor Neslihan Yiğit.

Olimpiyatlara yine katılmaya kararlı görünüyor. Ama ondan da önce, onu bekleyen çok turnuva var daha.

İlk hedefi, 2013'teki 19 yaş Avrupa Şampiyonası.

Okullara girdi

Neslihan Yiğit ve antrenörü Taşdemir, olimpiyat yolunu açtıkları yeni kuşakların badmintona giderek daha fazla ilgi göstereceğinden emin.

Badmintonun "okul sporları" arasına girmesinden sonra Türkiye'de bir badminton kültürünün oluştuğunu, bu sporun okul bahçelerine girdiğini, bütün illere yayıldığını anlatıyorlar.

Badmintonculara sporcu olarak iş garantisi sağlandığını, maddi kazanç fırsatı olduğunu insanların anlamaya başladığını dile getiriyorlar.

"Artık," diyor Çağatay Hoca, "Biz 'Badmintonda seçme yapacağız' dediğimizde, veliler 'Ha? O ne?' demiyor bize. Türkiye mutlaka bu branşta adını duyuracak gelecekte."

Reklam
Reklam