Türkiye iç güvenlik paketinde AB'yi mi örnek aldı?

Hükümetin parlamentodan geçirmeye hazırlandığı iç güvenlik paketine ilişkin kaygılar yerinde mi? Avrupa Birliği mevzuatıyla karşılaştırılınca Türkiye'deki tasarının eleştirilen yönleri neler?

Rengin Arslan

İstanbul

TBMM Genel Kurulu'nda ele alınacak olan iç güvenlik paketi Türkiye'de ana muhalefet ve insan hakları savunucularının yoğun tepkisine hedef olurken, Türkiye dışından da kaygılar dile getirildi. Ancak hükümet, düzenlemelerin Avrupa ülkelerindeki uygulamalar da dikkate alınarak hazırlandığını söylüyor.

Ekim ayında yaptığı konuşmada bazı Avrupa ülkelerinin gözaltı sürelerini sıralayan Davutoğlu, polise geniş yetkiler verdiği için eleştirilen paketi "Konuşa konuşa AB standartlarında iç güvenlik paketleri hazırladık” diyerek savundu.

Reklam
Reklam

Peki AB standartları neler, veya bütüncül bir AB standardı var mı? Ya da AB'ye üye ülkelerde durum ne?

Türkiye'yi de yakından takip eden İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) Batı Avrupa araştırmacısı Izza Leghtas, Türkiye'deki yeni düzenlemeyle getirilen "kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen bez ve sair unsurlarla örtmesi halinde” ceza uygulamasının İngiltere'de söz konusu olmadığını, ancak Fransa'da uygulandığını söylüyor.

Türkiye'de de tartışılan konu pek çok insan hakları örgütü tarafından eleştirilmiş, özellikle inanç özgürlüğüne aykırı olarak nitelenmişti.

Gözaltı uzatma yetkisi savcının mı, polisin mi?Yine Türkiye'de paketin en çok tartışılan düzenlemelerinden biri olan gözaltı sürelerinde ise, Fransa savcılığa hemen bilgi vermek koşuluyla 24 saate kadar gözaltında tutulabiliyor.

Süre yine savcılığın izniyle 24 saat daha uzatılabiliyor.

Ancak bu ek süre için şüphelinin en az 1 yıl ceza öngörülen bir durum ile suçlanması gerekiyor. Eğer şüpheli 'terörizm' ile ilişkili bir eylem ile suçlanıyorsa gözaltı süresi 6 güne kadar çıkabiliyor.

Reklam
Reklam

İngiltere gözaltı sürelerini 2001 yılından bu yana birkaç kez değiştirdi. 2001 yılında en fazla gözaltı süresi 7, 2004 yılından itibaren 14, 2006 yılından sonra 28, ve son olarak 2011 yılından bu yana 14 gün. Ancak bunun için 'terör şüphesiyle' gözaltında bulunması gerekiyor.

Buradaki bazı benzerliklerin yanı sıra birkaç fark hemen dikkat çekebilir. Örneğin 24 veya 48 saate kadar gözaltı yetkisi Türkiye'de polise verilirken, Fransa'da bu yetki savcılığa ait.

AB-Türkiye kıyaslaması doğru mu?Bu konuda iki görüş öne çıkıyor. Birincisi paketi eleştirenlere ait. Onlar AB ülkeleri ve Türkiye ile böyle bir konuda kıyaslama yapmanın sağlıklı olmayacağı düşünüyor. Çünkü her ülkenin denetim mekanizmaları ve hukuki süreçleri birbirinden ayrı. Öyle bile olsa diye ekliyorlar, "taraf olunan uluslararası sözleşmeler var.”

İkincisi görüş ise Türkiye'deki iç güvenlik paketinin, yasa dışı dinleme iddiaları ve 6-8 Ekim olayları olarak anılan Kobani protestoları nedeniyle bir ihtiyaçtan doğduğunu ve güvenlik tartışmalarının AB ülkelerinde olduğu, ancak iyi bir denetim mekanizması kurulursa paketin olumlu olduğu yönünde.

Reklam
Reklam

İnsan hakları hukuku konusunda çalışan Ankara Üniversitesi'nden Kerem Altıparmak kıyaslamaları anlamlı bulmayanlardan. Bunu şöyle açıklıyor: "Bir başka ülkede ne olduğu bizim açımızdan hukuken bağlayıcılığı olan bir şey değil. Ama taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi (AİHS) ve diğerlerine aykırı davranmamak hukuki sorumluluğumuz. Ben hırsızım başkası da hırsızlık yapıyor mu diyeceksiniz kanun önünde. Almanya ihlal ediyorsa, o da AİHM'de mahkum olur” diyor.

Bu noktada toplanma ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin mevzuatta yapılan değişikliklere de değinen ve Türkiye'nin bu maddeyi ihlal konusunda sicilinin kabarık olduğuna dikkat çeken şçyle devam ediyor:

"AİHM içtihatına göre ancak çok zorunlu halde öldürücü silah kullanabilirsiniz. Mutlak zorunluluk olmadan ateşli silah kullanamazsınız diyor. Bu düzenlemede ise geniş bir kategoride polise ateşli silah kullanma yetkisi veriyor. Öldüğü zaman polis gidecek, yasa bana bu yetkiyi verdi diyecek. Bu hiçbir mevzuatta olması mümkün olmayan, olursa da mutlaka sözleşmeyi ihlal ettiği tespit edilecek bir düzenleme.”

Reklam
Reklam

Türkiye'de polisin ihlallerin cezasız kalmasıHRW Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb ise, ''Polisin buradaki geçmişi ve keyfi tutuklama ile ilgili mevcut sicili, bunun yanında polislerin ateşli silahları kullanışı Türkiye'yi AB üyesi ülkelerden farklı bir kategoriye koyuyor'' diyor.

Webb, Hurriyet Daily News'ta yayımlanan yazısında "İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün AB üyesi önemli bir ülkenin bir diplomatından öğrendiğine göre, Türkiye'nin İçişleri Bakanlığı geçtiğimiz Kasım ayında kendi ülkelerinde polise tanınan yetkileri sormuş ve AB'den gelebilecek eleştirilerin önünü kesmek amacıyla onların yasalarında bulunan bazı unsurları cımbızlayarak almış” diyor.

Sinclair-Webb, polisin ateşli silah kullanımı yetkisinin genişletilmesinin 'daha çok sayıda ölüm vakalarının yaşanması konusunda bir risk' olacağına dikkat çekerken, geçmişteki uygulamaların, bu 'haksız güç kullanımından kaynaklanacak bu tür ölümlerin büyük ölçüde cezasız kalabileceğine de işaret ettiğinin' altını çiziyor.

Reklam
Reklam

'Denetim mekanizmasıyla iyi işleyebilir'Geçmişteki uygulamalar nedeniyle kaygılara hak verse de paketin bir denetim mekanizması sayesinde iyi bir şekilde işleyeceğini düşünenler de var.

Siyaset, Ekonomi ve toplum Araştırmaları Vakfı'ndan (SETAV) araştırmacı Nebi Miş, Türkiye'deki yeni güvenlik tasarısını konuşmak ve Avrupa ile karşılaştırma yapmak için bir kavramın altının çizilmesi gerektiğini düşünüyor: "Bunlardan birincisi, özgürlük- güvenlik dengesi ve bir anlamda güvenlik bürokrasinin, kültürünün denetimi ve gözetimi.”

Bunu geçmiş deneyimlere atıfla şöyle açıklıyor: "Türkiye'deki tartışma, daha çok Türkiye'de geçmişteki uygulamaların insanların zihninde oluşturduğu bir bakış açısından kaynaklanıyor. Bu da haklıdır. Türkiye'nin 90'larına baktığınız zaman güvenlik bürokrasinin uygulamalarının çok hoyratça olduğunu biliyoruz. Bugün karşılaştırırken kamuoyunda tartışırken, bunun denetim ve gözetiminin uygulayacak mekanizmaların çok iyi kurulması gerekiyor.”

Reklam
Reklam

Miş, Türkiye'de de bu güvenlik paketinde özellikle dinlemeler ile ilgili üçlü bir denetim getirildiğini belirtiyor.