Çatalca'da ormanda 8 gün boyunca kaybolan Şehmus Ele'nin anlattıkları arasında çarpıcı detaylar yer aldı. Yaşadıklarının kâbus olduğunu dile getiren Ele, dizleri kan içindeyken bulunmak için arkadaşlarına yazdığını ancak onlardan ciddiyet göremeyip kendi başının çaresine bakmaya çalıştığını ifade etti. Sinirlenip fırlattığı telefonunun görülmesi için karşısına çakıyla iz bıraktığını söyleyen Ele, kayıp olduğu sırada 4 kişi gördüğünü ancak gördüğü kişilerin kendisini beklemediğini ve onları bir daha bulamadıklarını anlattı. Ele ayrıca bulunmadan bir gün önce içine umut doğduğunu belirtti. İşte Şehmus Ele'nin film gibi öyküsü...
Tekirdağ'ın Saray ilçesi ile İstanbul'un Çatalca sınırında ormanlık alanda ailesiyle kamp yapan Şehmus Ele, ormanlık alanda 11 Temmuz Pazartesi sabahı kayboldu. Ailesi durumu jandarmaya bildirirken, genç 8 gün sonra ormanda sağ olarak bulundu. Yaşadıklarını anlatan Şehmus Ele, her şeyin dağa çıkma isteğiyle başladığını, yaşadıklarının kabus gibi olduğunu ifade etti.
Ele şöyle konuştu:
“Gece sabaha kadar nöbet tuttum. Güneş doğdu kayalıklara gittim, sporla geçmişim vardı, spor yapmak istedim. Kayalıklarda otururken gözüm dağa çarptı, ben buraya çıkarım dedim. Şezlongların arkasında giriş vardı, ağacın tepesine çıktım. Telefon çekmeyince arkadaşlarıma yazdım, dizlerim kan içindeydi. 'Yardım çağırın buradan çıkamıyorum' dedim. Onlardan ciddiyet göremeyince kendim çabalayım kurtulayım dedim. O esnada ağaçtan düşüp kafamı ve sırtımı yere vurdum. Hemen kalktım, aşağısı çok korkutucuydu. Onun yerine yukarıya tırmanayım dedim. Tepeye çıkınca arkadaşlarımı görüntülü aramaya başladım, konum gitmedi. Telefonumun şarjı bitti, o anlık sinirle telefonu fırlattım. Karşısına çakı koydum iz bırakmak için, telefonumu görsünler diye. Çakının yere düştüğünü daha sonra komutanımızdan öğrendim, o şekilde bulmuşlar. Patikadan aşağıya koşmaya başladım, yolumu kaybettim, sonrasını pek hatırlamıyorum."
8 gün boyunca böğürtlen yiyerek hayatta kaldığını söyleyen Şehmus Ele sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gece çok zordu, ormanlık alandaki ayaz kalkıp sürekli yatıyordum. Kabus gibi bir şeydi. Uyanıyordum çenem titriyordu, ağzım hep yara oldu. Üşüdüğümde soğuktan ölmemek için spor yaptım. 8 gün boyunca spor yaparak, böğürtlen yiyerek ve su içerek hayatta kaldım. 4 kişi gördüm, onlar beni beklemediler. Yardım istedim, onları bulamadım. Suyun yolunu takip ettim ama daha çok kayboldum. Eğer suyu takip etmeyi bıraksaydım susuz yaşayamayacağımı biliyordum. Bulunmadan bir gün önce zirve bir yerden arkama bakınca denizi gördüm, denizi bulunca bir umut doğdu içime. Çok uzun bir yoldu, kafama koydum oraya gideceğim dedim yürümeye başladım. Salı günü 11.30’da bulundum."
(İHA)