Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut: -“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak katma değeri esas alan yatırımlar konusunu biraz daha önceliklendirerek çalışmayı hedefliyoruz. Çünkü bazı sektörlerde hakikaten ülkemiz iyi bir konumda. Örneğin üretim anlamında ilk iki sırada Toyota ve Ford gibi global otomotiv üreticileri görüyoruz. Yüzde 85, yüzde 75 oranında ihraç ediyorlar” - "Nominal olarak en yüksek rakamı dünyada da doğrudan yatırımların patladığı 2007 yılında çektik, 22 milyar dolarla. Fakat pay olarak en fazla 2006 yılında yüzde 1,36 ile aldık. Bu aslında kısa vadede bizim yüzde 1,5’luk bir hedefi kolayca tutturabileceğimizi gösteriyor" - Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya: -“Borsa İstanbul olarak kendi pazar yerimizde Türk Lirası-Türk Lirası, bir Faiz Swap Piyasası açabilir miyiz? ‘Hadi açalım’ demekle olmuyor. Açmak için adım adım gitmek zorundayız. Önce paranın el değiştireceği piyasayı açmamız lazım”

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Arda Ermut, “Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak katma değeri esas alan yatırımlar konusunu biraz daha önceliklendirerek çalışmayı hedefliyoruz. Çünkü bazı sektörlerde hakikaten ülkemiz iyi bir konumda. Örneğin üretim anlamında ilk iki sırada Toyota ve Ford gibi global otomotiv üreticileri görüyoruz. Yüzde 85, yüzde 75 oranında ihraç ediyorlar.” dedi.

Ermut, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'nin (TSPB) düzenlediği "Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi" kapsamında gerçekleştirilen "Sermaye Piyasasının Geleceği" panelinde, Türkiye’ye yapılan yabancı yatırımlara ve ofisinin çalışmalarına ilişkin bilgiler verdi.

Reklam
Reklam

Ermut, Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici’nin yönetimiyle gerçekleşen panelde, “2002 yılına kadar Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım toplam sadece 15 milyar dolardı. 2002'den günümüze kadar ise yaklaşık 200 milyar dolara yakın doğrudan yatırım Türkiye’ye geldi.” bilgilerini verdi.

Türkiye’nin geçen yıl doğrudan yabancı yatırımlar pastasının yaklaşık yüzde 1’ini alabildiğini anlatan Ermut, şunları kaydetti:

“Atılacak hala çok adım var. Bizim dünyadaki doğrudan yabancı yatırımlarda aldığımız pay hala yüzde 1 civarında. Yani nominal olarak en yüksek rakamı dünyada da doğrudan yatırımların patladığı 2007 yılında çektik, 22 milyar dolarla. Fakat pay olarak en fazla 2006 yılında yüzde 1,36 ile aldık. Bu aslında kısa vadede bizim yüzde 1,5’luk bir hedefi kolayca tutturabileceğimizi gösteriyor.

Dünyadaki doğrudan yatırımlar geçen sene aşağı yukarı 1,5 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu da bizim aldığımız pay 22,5 milyar dolarlık bir seviyeye tekabül eder. Eğer biraz daha bunun genişlediğini ya da bizim yüzde 2’lik pastaya doğru ilerlediğimizi düşündüğümüzde 30 milyar dolarlara yakın nominal anlamda yatırım çekmeye çalışıyor olmamız lazım ama tabii bu işin sadece hacim kısmı…”

Reklam
Reklam

- “Bazı çok önemli boşlukların olduğunu görüyoruz”

Türkiye’nin daha katma değerli yatırımlara ihtiyacı olduğunu eden Ermut, cari açığı doğrudan ya da dolaylı olarak azaltacak yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Ermut, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak katma değeri esas alan yatırımlar konusunu biraz daha önceliklendirerek çalışmayı hedefliyoruz. Çünkü bazı sektörlerde hakikaten ülkemiz iyi bir konumda. Örneğin üretim anlamında ilk iki sırada Toyota ve Ford gibi global otomotiv üreticileri görüyoruz. Yüzde 85, yüzde 75 oranında ihraç ediyorlar fakat otomotiv sektörümüzün genel tedarik zincirine baktığımızda hala bazı çok önemli boşlukların olduğunu görüyoruz. O boşlukları doldurduğumuz zaman hem hali hazırdaki üreticilerimiz çok daha rekabetçi hale gelecek hem de bizim ciddi anlamda cari açık verdiğimiz bazı kalemleri ülkemizde üretmeye başlayacağız. Bu alanda daha fazla katma değeri oluşturmuş olacağız.”

Ermut, 2002 sonrasında sağlanan siyasi istikrarla gelen reform ortamının Türkiye’ye yabancı doğrudan yatırımları artırdığını söyledi.
\

Reklam
Reklam

- “Yatırım odaklı çalışmaların arttığını göreceğiz”

Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı sarsıntılı süreçlere rağmen reform gündeminden uzaklaşmadığını söyleyen Ermut, “Önümüzdeki dönemde daha çözüm odaklı, daha yatırım odaklı çalışmaların arttığını göreceğiz.” dedi.

Ermut, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan İnsan Kaynakları Ofisi’nin (İKO) Türkiye’de inisiyatif alma kültürünü kamu kurumlarında yeniden yaygınlaştırmayı hedeflediğini söyledi.

Türklerin iş ahlakının Türkiye’yi rakipleri arasında pozitif ayrıştırdığını ifade eden Ermut, yabancı şirketlerde yönetici olarak çalışan Türklerin şirketlerin Türkiye’ye yatırım kararlarında etkili olduğunu ifade etti.

- “Çok zor bir görev olduğunu biliyoruz”

Borsa İstanbul Genel Müdürü Murat Çetinkaya da sermaye piyasalarının derinleşmesi için Borsa İstanbul’a önemli sorumluluklar düştüğünün farkında olduklarını ifade etti.

Türk finans piyasalarının birincil oyuncusunun bankalar olduğunu söyleyen Çetinkaya, ekonomiyi bankaların fonladığını hatırlattı.

Reklam
Reklam

Yeni Ekonomik Plan’da kendilerine verilen görevlere çalıştıklarını ifade eden Çetinkaya, kurum olarak tüm paydaşları ilgilendiren ve destek olabilecekleri konularda görüşleri toplayarak çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Çetinkaya, bankaların likidite eksenli sorunlarına çözüm için yeni bir platform üzerinde çalıştıklarını anlattı.

Bunun yoğun emek isteyen aşamalı bir süreç olduğunun altını çizen Çetinkaya, üzerinde çalıştıkları bir projeye ilişkin şu bilgileri verdi:

“Yurt dışında bir TL likiditesi var. Bu TL likiditesine büyüyen ekonomiyi fonlamak için tek motor olarak çalışan bankalar, ulaşabilmek için ellerindeki borçlandıkları yabancı parayı veriyorlar, Türk Lirası'nı alıyorlar ve onu sistem içerisinde kaynak olarak kullandırıyorlar. Biz acaba Borsa İstanbul olarak tabii ki bütün paydaşlarla çalışmak suretiyle, bankalarımızın ellerindeki bu sendikasyonlar, bono ihraç, Eurobond ihraçları vesilesiyle toplamış oldukları fonları, OTC (Tezgah üstü) Piyasa’da, Londra’da, swap yapmak suretiyle dövizi vermeden o TL’yi alabilecekleri bir ortam yaratabilir miyiz? Çok zor bir görev olduğunu biliyoruz. Bunun tabii pek çok boyutu var. Bankalarımıza ‘biz platform açtık, gelin burada swap yapın’ demekle olmayacağının farkındayız.”

Reklam
Reklam

- “Banka krediyi veriyor ama kendini hedge etmek için bir enstrümanı yok”

Çetinkaya, hali hazırda teknik olarak hizmete açtıkları Para Swap Piyasası’nın likidite amaçlı işlemler için yeterli olduğunu ifade ederek, bunun ancak kısa vadeli çözümler sağlayabileceğini anlattı.

Çetinkaya şöyle konuştu:

“Banka 20 senelik, bazen 10 senelik, 15 senelik konut kredileri veriyor. Burada çok büyük bir risk alıyor. Krediyi kullanan açısından maliyeti fiks. Banka krediyi veriyor ama kendini hedge etmek için bir enstrümanı yok. Faiz swap piyasası yok özetle… Mesela biz Borsa İstanbul olarak kendi pazar yerimizde Türk Lirası-Türk Lirası, bir Faiz Swap Piyasası açabilir miyiz?

‘Hadi açalım’ demekle olmuyor. Açmak için adım adım gitmek zorundayız. Önce paranın el değiştireceği piyasayı açmamız lazım ama TL likiditesi şu anda bir Merkez Bankamızda var bir de off-shore’da var, yabancılarda var. Bunu çekmek için biz piyasaya yabancı bankanın örneğin Londra şubesine diyeceğiz ki gelin burada işlem yapın ya da biz buna Merkez Bankamızı ortak yapacağız. Şimdi buradaki kritik konu şu; bizim sağlıklı bir şekilde 3 aylık değişken Türk Lirası faizine ulaşma ihtiyacımız var, Faiz Swap Piyasası’nı hayata geçirebilmek için.”

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: