“Beni boynumdan asıyorlardı. Taburenin üstüne çıkıyordum, sonra altımdan tabureyi çekiyorlardı. Çeneden asılı olunca omurilik düzeliyordu ve kol altımdan kasığıma kadar ıslak alçıya alıyorlardı! 6 ayda bir içinden çıkıyordum...” Bu sözler Türkiye’nin önemli iş kadınlarından, Umut Vakfı Kurucu Başkanı olan ve geçmişte Skolyoz hastası olarak büyük sıkıntılar yaşamış Nazire Dedeman Çağatay’ın Skolyoz Konferansı’nda paylaştığı anılarından sadece biri. Skolyoz’un cerrahi tedavisinde ülkemizin geldiği yeri gösteren çok önemli bir anekdot. Acıbadem Maslak Hastanesi, dünyada her 100 çocuktan 3’ünün tanıştığı bu çok önemli hastalığa dikkat çekmek için her yıl Haziran’da Skolyoz Farkındalık Ayı etkinlikleri düzenliyor. Bu yıl 3. kez düzenlenen etkinlikte uzmanlar ve hastalar Skolyoz’u anlattı, deneyimlerini paylaştı.
Etkinlikte, ABD’de skolyozlu bir genç olarak yaptığı çalışmalarla büyük beğeni toplayan ve dünyanın 7 ülkesinde 77 şubesi bulunan ‘Kıvrımlı Kızlar Grubu- Curvy Girls Scoliosis Vakfı’nın Kurucusu 22 yaşındaki Leah Stoltz, skolyozda arkadaş desteği ve dayanışmanın rolünü anlatırken, yeni şubelerini Türkiye’de açabileceklerini söyledi. Skolyozlu bireylerin tedavisinde en çok kabul edilen özel egzersiz programı Schroth’un dünyaca ünlü eğitmeni Axell Hennes de Schroth yöntemi ve yararları konusunda konuşma yaptı. Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sağlığı Merkezi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay, Skolyoz tedavisinde ülkemizde büyük gelişmeler yaşandığını belirterek, günümüzde en yeni yöntemi ABD’nin ardından ilk kez ülkemizde uyguladıklarını, hastalığa karşı toplumsal farkındalık yaratmanın tedavide çok büyük rol oynadığını söyledi.
“Kıvrımlı Kızlar Türkiye” kuruluyor!
Hani bazı hastalıklar vardır ya, kapınızı çalmadıkça farkına bile varmazsınız. Başınıza geldiğinde büyük bir endişeye kapılır, en doğru bilgileri almaya çalışırsınız. Skolyoz da farkındalığın artırılması gereken hastalıklardan biri. Dünyada her 100 çocuktan 3’ünün tanıştığı, yaşlanma ile birlikte görülme oranının arttığı bir hastalık. Omurganın sağa veya sola doğru eğilmesi şeklinde tanımlanabilen Skolyoz, yaşam kalitesini düşürdüğü gibi pek çok sağlık sorununa da zemin hazırlıyor. Tedavi edilmezse yaşam kalitesini ciddi boyutlarda düşürmesinin yanı sıra, ileride akciğer, solunum ve kalp problemlerine yol açabiliyor hatta hastayı yatağa bağlı kılıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi’nde düzenlenen “Uzmanların ve Yaşayanların Gözünden Skolyoz ve Yeni Tedavi Yöntemleri” konulu konferansta hem uzmanlar hem hastalar konuştu. ABD’de skolyozlu bir genç olarak yaptığı çalışmalarla büyük beğeni toplayan Kıvrımlı Kızlar Grubu- Curvy Girls Scoliosis Vakfı’nın Kurucusu Leah Stoltz, 11 yaşında tanıştığı Skolyoz nedeniyle hem fiziksel hem psikolojik olarak büyük sıkıntılar yaşadığını, hatta ilk zamanlarda vücudunun eğriliğinden utandığı için bunu en yakın arkadaşlarıyla bile paylaşamadığını anlattı. Çevresinde Skolyoz hastası tek bir kişi bile olmadığı için dayanışma derneği kurma çalışmaları başlatan ve dünyada yaşıtları genç kızları bir araya getirerek Curvy Girls Scoliosis Vakfı’nı kuran 22 yaşındaki Stoltz, bugün vakfın 7 ülkede 77 şubeye sahip olduğunu, 8. ülke için adresin Türkiye olabileceğini açıkladı.
Nazire Dedeman Çağatay Skolyoz’u nasıl yendi?
Türkiye’nin önemli iş kadınlarından Umut Vakfı Kurucu Başkanı olan ve doğuştan Skolyoz hastası olarak geçmişte büyük sıkıntılar yaşamış Nazire Dedeman Çağatay da deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. İlkokula başladığı yıllarda kendisine uygulanan tedavi yöntemini“Beni boynumdan asıyorlardı. Taburenin üstüne çıkıyordum, sonra altımdan tabureyi çekiyorlardı. Çeneden asılı olunca omurilik düzeliyordu ve kol altımdan kasığıma kadar ıslak alçıya alıyorlardı! 6 ayda bir içinden çıkıyordum!” sözleriyle anlatan Nazire Dedeman Çağatay, o yılların hem fiziksel hem psikolojik olarak kendisi için çok zahmetli olduğunu dile getirdi. 2 ameliyat sonrası hastalığı geride bırakan Nazire Dedeman Çağatay, hastalığa karşı toplumsal farkındalığın son derece önemli olduğunu, Türkiye’de de Curvy Girls benzeri dayanışma topluluğuna ihtiyaç olduğunu söyledi.
Skolyoz’da dünyaca ünlü fizik tedavi yöntemi: Schroth
Skolyoz için özel fizik tedavi yöntemleri bulunuyor. En ünlüsü ise 1920’lerden beri uygulanan Schroth yöntemi. Toplantıya katılan dünyanın en ünlü Schroth eğitmenlerinden Axel Hennes “Bu yöntemde herkes için doğru olan genel geçer kurallar yok. Kişiye, eğriliğin yerine ve tipine göre özel olarak egzersizler tasarlanıyor. Her yaşta, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde uygulanabilen Schroth yöntemi olumlu beden algısını artırıyor, ağrıları azaltıyor” diye konuştu. Toplantının açılışında konuşan ve gün boyu toplantıda katılımcıların sorularını yanıtlayan Acıbadem Maslak Hastanesi Omurga Sağlığı Merkezi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Alanay da, Skolyoz cerrahisinde en yeni gelişmeleri anlatırken, hastalığın tedavisinde erken tanının son derece önemli olduğunu vurguladı.
Erken tanı tedaviyi değiştirir!
Prof. Dr. Ahmet Alanay, erken tanının uygulanacak tedavinin yöntemini değiştirdiğini belirterek “Erken tanı korse ve bant ile gerdirme gibi füzyonsuz tedavilere olanak sağlar. Hareket kısıtlılığının önüne geçilir. Bu nedenle Skolyoz hastalığı konusunda toplumsal farkındalık yaratmak son derece önemli” diye konuştu. Skolyoz’da fizik tedavi, korse ve ameliyat gibi 3 temel tedavi yöntemi olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Alanay, Türkiye’de hastalığın tedavisinde son yıllarda çok önemli gelişmeler sağlandığına dikkat çekerek “Bant ile gerdirme (veya bant ile yönlendirme) yöntemi en yeni ameliyat yöntemi. Dünyada ABD’deki tek bir merkezden sonra ilk olarak kliniğimizde uygulandı” diye konuştu. Geçmişte ameliyat sonrası aylarca yatırılan hastaların günümüzde artık 4 günde taburcu edilebildiğini, bunu 3 güne indirmek için çalışmaların sürdüğünü belirten Prof. Dr. Ahmet Alanay "Skolyoz cerrahi tedavisinde amacımız, eğriliğin ilerlemesini durdurmak ve hayatı tehdit edebilecek, yaşam kalitesini azaltabilecek sorunları önlemek” diye konuştu. Prof. Dr. Ahmet Alanay, geçmişte ‘Tedavi Odaklı Yaklaşım’ ın artık ‘Hasta Odaklı Yaklaşım’ a döndüğünü, hastalığın tedavi sürecinde uygulanacak yönteme hasta ve ailesinin görüşleri alınarak karar verildiğini söyledi.