'Türkiye Türk'tür sloganıyla barış olmuyor!'

Akil İnsanlar Grubu Karadeniz Bölge Heyeti'nin son durağı Sinop oldu. Akillerin temaslarında çarpıcı mesajlar verildi...

Akil İnsanlar Grubu Karadeniz Bölge Heyeti, 'Çözüm süreci' kapsamında çalışmalarda bulunmak üzere bu sabah Sinop'a geldi. Heyet Başkanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ile heyet üyeleri Oral Çalışlar, Yıldıray Oğur, Fatma Benli, Bendevi Palandöken ve Kürşat Bumin, Vira Otel'de düzenlenen toplantıya katıldı.

Sivil toplum kuruluşu üyeleri ve vatandaşların katılıdğı toplantının yapıldığı salonda bulunan masaların üzerine Türk bayrakları konuldu. Ayrıca heyetin oturduğu masaların bulunduğu bölümün arkasındaki duvarda da Türk bayrağı ve Atatürk resmi yer aldı.
**"TÜRKİYE BU MESELEYİ 30 YILDIR HALLEDEMEDİ"**
Toplantıda söz alan heyet üyesi Oral Çalışlar, protestolarla ilgili açıklamalarda bulundu. Heyetlerin gittikleri yerlerde bazı küçük gruplarca protesto edildiğini belirten Çalışlar, şunları söyledi:
"Demokrasinin gereği tabi herkes şiddete başvurmadıkça fikirlerini istediği gibi ifade ederek protesto edebilir. Fakat bu mesele bir proteto gösterisiyle sınırlı kalsa veya bir protestoya gitmiş olsa bir şey demiyeceğim, ama olay şu, Türkiye'nin 50 bin insanının yaşamına mal olmuş, milyarlarca dolar, milyonlarca insanın yerinden yurdundan olmasına yol açmış bir olaydan söz ediyoruz. Bunun bitirilmesinden söz ediyoruz. Böyle bir olayı karşılıklı protestolarla değil konuşarak 'Nasıl halledebiliriz bu işi' diye düşünmemiz lazım. Bu ciddi meseleyi Türkiye 30 yıldır değişik iktidarlar döneminde halledemedi. Bu değişik iktidarlar döneminde halledemezken işin içine asker girdi. Asker, 'Bu işi ben çözerim' dedi ve biz bütün desteğimizi, paramızı pulumuzu, bütün imkanlarımızı, çocuklarımızı, kanunlarımızı askerlerin emrine verdik. Buna rağmen 30 yılın sonunda dağda yine 5 bin PKK, yine bu sorun çözülememiş biçimde önümüzde duruyor."
**"BU KEZ BAŞKA BİR YOL DENENMELİ"**
Artık başka bir yolun denenmesi gerektiğini söyleyen Çalışlar, şöyle devam etti: "Bu kez başka bir yolun denenmesi gerekir. 'Bunu tartışalım' diye hükümet ortaya çıktı. Dedi ki 'Biz dağdakilerin dağdan indirilmesiyle ilgili müzakere yolunu seçebiliriz. Onları ikna yolunu tercih edebilir.
**"TÜRKİYE TÜRK'TÜR SLOGANIYLA ÇÖZÜLSEYDİ.."**
'Ve şimdi 'Bunu konuşalım' dediğimiz zaman, 'Türkiye Türktür, Türk kalacak' diye slogan atarak bu işi çözebilseydik keşke, çözerdik. Ama bu iş sloganla çözülmüyor. Sonunda kafayı yormak, tartışmak, birlikte ortak bir yeni konsensus oluşturmak, uzlaşma oluşturmak, bunu da partiler ötesi partiler üstü bir şekilde yapabilmek için hepimiz biraz da gayret sarf etmeliyiz. Yani bulunduğumuz siyasi pozisyon ne olursa olsun siyasi tercihlerimiz ne olursa olsun sonunda akan kan herhangi bir siyasi tercihe bakmıyor. Türkiye'nin çektiği acı siyasi bir tercihe bakmadan netice olarak önümüze konuluyor. Maalesef şu ana kadarki tablo çok parlak değil. Yani siyasi partilerimiz, bu işin çözülmesi konusunda fikir yürütmek yerine karşılıklı olarak birbirlerini engelleme, karşılıklı olarak birbirlerini suçlamayla, işin çözümünü zorlaştırıcı bir dil kullanıyorlar.
**"NEDEN YUHALIYORSUNUZ?"**
Yani biz sonuç olarak 63 insan, bunlar sembolik değeri olan, ama fiziki olarak hiçbir anlamı olmayan şeyler olarak görülebilir. Gidiyoruz insanlarla konuşmak istiyoruz, bunu neden yuhalıyorsunuz, neden yuhalattırıyorsunuz. Bundan ne elde edebilirsiniz, buradan elde ettiğiniz sonuçla nereye varabilirsiniz. Diyelim ki o yuhalayanlar çoğaldılar, büyüdüler, bağırmaya başladılar ve bu iş çözülemedi. Peki bundan kim kazançlı çıkacak? Yani bundan siyasi bir amaç, bir hedef elde etmeyi düşünmek kadar o siyasetin kötü olduğu ortaya çıkmaz mı? Ben şunu söylüyorum, o gösteri yapmaya gelenlere, gösteri yapmayı kırşkırtanlara; Bu mesele 17-18 yaşındaki çocukların eline bayrakları vererek bağırmaları bu işi çözecekse hadi çözelim. Ama bunun böyle çözülemediğini onlar da biliyor, biz de biliyoruz. O zaman oturup konuşmak gerekiyor."
[Güncel haberler](https://www.mynet.com/guncel-haberler)
Anahtar Kelimeler: