İSTANBUL, (DHA)- TÜRKİYE’DE HIV Pozitif/AIDS hasta sayısının dünyadaki azalmaya rağmen ters orantılı olarak hızla arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, "Türkiye'de kayıtlı vakaların yüzde 80’ini erkekler, yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor" dedi.
İstatistiklere göre bugün dünya üzerinde 36.9 milyon kişi HIV enfeksiyonu ile yaşamaya devam ediyor. Epideminin başından beri 36 milyon kişinin de hayatını kaybettiğini söyleyen Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Dünya ülkelerinde hızla yayılan yeni HIV enfeksiyonu sayılarının, 1996 yılında etkin ilaçların kullanıma girmesiyle azalmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, yaşam kaybı oranlarının ancak 2004’den sonra düşmeye başladığını belirtti.
Hastalığa neden olan HIV virüsünün, vücudun savunma gücünü zayıflattığını hatırlatan Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, "Bağışıklığı yetersiz hastada sağlıklı kişilerde hastalık yapamayan basit mikropların bile yaşam kaybıyla sonuçlanan enfeksiyonlara yol açıyor. Erken tanının ve korunmanın sağlanabilmesi için toplumsal farkındalığın artırılması son derece önem taşıyor. Gelişmiş ülkelerde HIV epidemisinin, risk gruplarının belirlenmesi, bu gruplara hastalıktan korunma eğitimlerinin verilmesi, test yaptırmalarının sağlanması ve yeni tanı alan tüm hastalara tedavi başlanması ile kontrol altına alınabildiğini söylüyor. Beraberinde hastaların yaşam kayıpları oranlarının düşürüldüğünü, yeni hasta sayılarının azaltılabildiğini ve yaşayan hastaların da yaşam kalitelerinin artırabildiğini anlatıyor. Buna karşılık Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde ise yeni hasta sayıları artmaya devam ediyor. 2000’li yıllarda, HIV virüsünü etkin şekilde baskılayarak bağışıklık sisteminin yeniden yapılanmasını sağlayan kombine HIV tedavilerine sadece yüzde 2 hasta ulaşabiliyorken, 2007’de bu oranın yüzde 12’ye, 2017’de ise yüzde 59’a ulaştığı görülüyor" diye konuştu.
"SON ON YILDA CİDDİ ARTIŞ VAR"
Türkiye’de HIV Pozitif/AIDS hasta sayısının ise dünyadaki azalmaya rağmen ters orantılı olarak hızla arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, şunları söyledi:
"Ülkemizde ilk HIV olgusuna 1985 yılında tanı konulmuştur. Aynı yıl toplam 3 olgu kayıt altına alınırken yıllık hasta sayısı 1996’dan sonra 100’lü, 2012 den sonra 1000’li rakamlara ulaşmıştır. Sadece 2016’da 2 bin 573 yeni hastaya, 2017 de 2 bin 965 kişiye tanı konulmuştur. Ülkemizde HIV enfekte hasta sayısının bu kadar hızla artması mevcut hastaların test yaptırmaya geç karar vermesi ile açıklanabildiği gibi, toplumumuzda HIV enfeksiyonu konusundaki farkındalığın, bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkındaki bilgi düzeyinin düşük olduğunu da ortaya çıkartıyor. T.C. Sağlık Bakanlığı Aralık 2017 verilerine göre Türkiye’de 17 bin 884 kayıtlı HIV pozitif/AIDS hastası bulunuyor. Kayıtlı hastaların var olduğu düşünülen toplam hastaların yüzde 40’ı kadar olduğu, gerçek olgu sayısının 30 bin civarı olduğu tahmin ediliyor.”
SON RAKAMLAR NASIL?
Türkiye'nin AIDS istatistiklerine yönelik bilgiler veren Prof. Dr. Sönmezoğlu, "Kayıtlı vakaların yüzde 80’ini erkekler, yüzde 20’sini kadınlar oluşturuyor. Vakaların yüzde 79,2’sini erkekler, yüzde 20,8’ini kadınlar oluşturuyor. Hastaların yüzde 15,2’i yabancı uyruklu. En yüksek 30-34 ve 25-29 yaş aralığında görülüyor. Bulaş yoluna bakıldığında, vakaların yüzde 49,8’inin virüsü cinsel yolla aldığı, bu vakaların yüzde 71,9’unun da heteroseksüel cinsel ilişki olduğu bildiriliyor. Vakaların yüzde 1,4’ünün bulaşma yolu damar içi madde kullanımı olup, yüzde 47,8’sinin bulaş yolu bilinmiyor. "
FARKINDALIK ARTTIRILMALI
Cinsel aktif genç erişkinlerin ülkemizde hastalığa yakalanma için öncelikli risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sönmezoğlu, hastalığın bulaşma yolları ve önlemleri konusunda bilgi düzeyinin artırılması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Sönmezoğlu, "Kişi virüsü korunmasız cinsel temas ile aldığında, ortalama 8-10 yıl hiçbir hastalık belirtisi olmadan yaşayabildiği için, yine korunmasız cinsel yolla birçok kişiye bulaştırabiliyor. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar konusunda danışmanlık veren kurum sayısının az olması, kişilerin sağlık kurumlarına yeterli başvurularının olmaması, kayıt sistemlerinin yetersizolması ve şüphe duyan kişilerin ücretsiz test yaptırabileceği kurum olmaması toplumda HIV virüsünün hızlı yayılmasının nedenleri olabiliyor" ifadelerini kullandı.
KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?
Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, hastalıktan korunmak adına önerilerini şöyle sıraladı:
"Toplumda her yaş grubuna, özelikle 18-45 yaş grubuna HIV virüs enfeksiyonu konusunda eğitim verilmeli. Korunmasız cinsel temastan kaçınılması için özellikle genç erişkin yaş grubu uyarılmalı. Cinsel temasla bulaşan başka hastalığı ve verem hastalığı olanlar, gebeler mutlaka HIV testi yaptırmalı. HIV virüsünün vücutta kan ve genital salgılarda bulunduğu, sosyal yaşamda tokalaşma gibi deri temasları ile geçemeyeceği, HIV (+) kişileri sosyal ortamlardan uzaklaştırmanın yanlış olduğunun vurgulanmalı. Toplumun HIV virüs enfeksiyonuna bakışı ve algısı değiştirilmeli, HIV enfeksiyonunun ölümcül bir hastalık olmadığı, etkin tedavisinin olduğubilgisinin verilmeli. HIV virüsü bulaşı için risk altında olan grupları eğitilmeli, bu gruplar içinde olanların test yaptırması için destek verilmeli. Ülkemizdeki risk grupları duyurulmalı. (Korunmasız cinsel temasta bulunanlar, erkek eşcinseller, seks çalışanları, damar içi uyuşturucu kullananlar) HIV (+) kişilerin en kısa sürede tedaviye başlamalarının bağışıklık sistemi ve yaşam süresinde olumlu etkileri vardır. Tedaviye başlama ve devam etme konusunda hastalar desteklenmeli. Hastaların bilgi mahremiyeti ve sosyal yaşamlarını koruma haklarına saygı gösterilmeli. HIV testi yapılmalı ve erken tedavi edilmeli bilgisi yaygınlaştırılmalı."