"Türkiye'de çelişkili bir tablo var"

Muiznieks, Türkiye'nin insan hakları alanında bir yandan reformlar gerçekleştiren diğer yandan da eski sorunların üstesinden gelemeyen "çelişkili bir ülke" görüntüsü verdiğini söyledi.

Gezi olaylarını ve Türkiye'deki gelişmeleri DW Türkçe'ye değerlendiren Nils Muiznieks, Gezi Parkı olayları konusunda sivil toplum ile resmi makamlar arasında "derin görüş ayrılığı gözlemlediğini, bu farkı azaltmanın tek yolunun, olaylar sırasında polisin kullandığı aşırı güç hakkında etkin soruşturma yürütmekten geçtiğini" söyledi.

Muiznieks, Türkiye'nin insan hakları alanında, bir yandan reformlar gerçekleştiren diğer yandan da eski sorunların üstesinden gelemeyen "çelişkili bir ülke" görüntüsü verdiğini savundu.

Reklam
Reklam

-"TÜRK POLİSİ HAZIRLIKSIZ YAKALANDI, AŞIRI GÜÇ SORUŞTURULMALI"-

Gezi Parkı benzeri protestolara Türkiye'de pek rastlanmadığı için Türk polisinin de eylemlere "hazırlıksız yakalandığı" görüşünü dile getiren Muiznieks,polisin eylemcilere karşı "aşırı güç" kullanmasını kısmen bu duruma bağladı ve "Şimdi yapılması gereken bu aşırı gücün soruşturulması olmalıdır" dedi.

Nils Muiznieks, polisin aşırı güç ve biber gazı kullanması konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) içtihadının net olduğunu da ifade etti.

-"TÜRK MAKAMLARININ PERSPEKTİFİ FARKLI"-

AK İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, geçtiğimiz günlerde Ankara'ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret sırasında Gezi Parkı olaylarına ilişkin Türk hükümetinden edindiği bilgilerin sivil toplum kuruluşlarından edindiği verilerden çok değişik olduğunu vurguladığı demeci sırasında Türk hükümetinin yaklaşımını şöyle anlattı:

"Türk makamları konuya tamamen değişik perspektiften bakıyor. Şiddet yanlısı profesyonel eylemcilerin çevrecilerin eylemine el koyduğunu söylüyorlar. Dış güçler veya dış finansmanın işin içinde olduğunu düşünüyorlar. Bazıları meşru olmayan eylemlerden söz ediyor. Kimileri de eylemlerin polisin hatalı davranışı nedeniyle büyüdüğünü dile getiriyor. Fakat temel çizgileri, polisin zor şartlarda uygun iş yaptığı ve eylemlerin başlangıcından sonra eylemcilerin şiddete başvurduğu şeklinde özetlenebilir."

Reklam
Reklam

-"TÜRK HÜKÜMETİNİN YANITLARI PEK TATMİN ETMEDİ"-

Türk hükümetinden edindiği yanıtların kendisini pek tatmin etmediği mesajı veren Muiznieks, "Öncelikle şunu belirtmeliyim; olaylara tanıklık eden birçok kişiyi dinledim, görüntü ve fotoğraf gördüm. Polisin kullandığı aşırı gücün istisnai değil, geniş çaplı olduğunu gösteren adli tıp belgeleri bulunduğunu öğrendim" dedi. Muiznieks, "Olaylara bakış konusunda sivil toplum ile resmi makamlar arasında derin fark var. Bu farkı azaltmanın tek yolu polisin davranışı hakkında fiili soruşturma gerçekleştirmektir" sözlerine ekledi.

-"ŞİKAYETLERİ TÜRK MAKAMLARINA DİLE GETİRDİM"-

Nils Muiznieks, Gezi Parkı eylemcilerine destek veren doktor, avukat, akademisyen ve medya mensuplarının "tehdit edildikleri" veya "korkutulduklarına" ilişkin şikayetleri de Türk makamlarıyla görüşmelerinde gündeme getirdiğini anlatırken de şu ifadeleri kullandı:

"Bu kabul edilemez bir durumdur. Şiddete başvurarak eylem yapan, polise saldıran, mülke saldıran, vatandaşa saldırana karşı önlem almak tamamen meşrudur. Bu yola başvuranlarla mücadele edersiniz. Ancak işini yapan meslek gruplarına veya eylemcilere destek ifade edenlere karşı aynı şekilde davranamazsınız."

Reklam
Reklam

-TÜRK HÜKÜMETİNE "TAVSİYELER"DE BULUNDU-

Avrupa İnsan Hakları Komiseri, toplantı ve gösteri düzenleme özgürlüğünün gerçek anlamda güvence altına alınması ve polisin aşırı güç kullanmasının engellenmesi için Türk hükümetine bazı "tavsiyelerde" de bulundu.

Bu bağlamda Muiznieks, sivil toplum ve sivil toplumun meslek örgütleriyle yoğun diyaloğa girilmesini, kamu denetçisi ve insan hakları kurumlarının devlet ile sivil toplum arasında köprü rolü görmesini ve polisin gösterilerdeki tutumuyla ilgili yasal mevzuatın gözden geçirilmesini önerdi.

-"POLİS ZOR BİR İŞ YAPIYOR, YAPARKEN İNSAN HAKLARINA SAYGILI OLMALI"-

Muiznieks, bununla birlikte, polis şiddeti sorununun Türkiye'ye has olmadığının da altını çizerek İspanya, Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerde benzer sorunlarla karşılaştığını söyledi. Muiznieks, "Polis zor bir iş yapıyor. Önemli bir iş yapıyor. İşini yaparken de insan haklarına saygılı olmak zorunda, aksi takdirde ne kendisi işini etkin biçimde yapabilir ne de genel olarak insanlar ona saygı duyar" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

-"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI ÇOK ÖNEMLİ"-

Türkiye'de genel olarak insan haklarının durumuna ilişkin bir soruyu yanıtlayan Muiznieks, "Türkiye'yi ziyaretim sırasında Anayasa Mahkemesi uzun tutukluluk ve gözaltı süreleriyle ilgili çok önemli bir karar açıkladı. Terör suçları zanlılarını da kapsayan bu kararı memnuniyetle karşıladık" dedi.Muiznieks şöyle devam etti:

"Bu kararı uzun süredir savunuyor, talep ediyorduk. Üçüncü reform paketi uyarınca sadece az sayıda kişi protesto eylemlerindeki tutumları nedeniyle tutuklandı. Bunu da memnuniyetle karşıladık. Dolayısıyla çelişkili bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir tarafta yasal reformlar, Anayasa Mahkemesi kararları, ulusal insan hakları yapısı gibi ilerlemeler var. Diğer tarafta ise eski bir sorun olan polis şiddeti, yeni bir şekilde ama geniş çaplı kendini gösteren etkin soruşturma yapılmaması sorunu karşımızda duruyor. Dediğim gibi çelişkili bir durum ama bu çelişki birçok Avrupa Konseyi ülkesinde de karşımıza çıkıyor."

ANKA

Anahtar Kelimeler: