"Türkiye'de ciddi bir muhalefet boşluğu var"

ANKARA (ANKA) – TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Yalçındağ, Türkiye'nin ciddi bir muhalefet boşluğu yaşadığını ifade ederek, "Bu durum TÜSİAD'ın söylemlerinin daha siyasi algılanmasına neden oluyor. Keşke daha kuvvetli daha yapıcı söylemleri olan bir ana muhalefet partisi olsaydı" dedi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Yalçındağ, CNBC-E'nin Business Dergisi'ne verdiği demeçte, türbana ilişkin anayasa değişikliği, terörle mücadele gibi konuların yoğun olarak tartışıldığı dönemde, muhalefet boşluğunun TÜSİAD'ın söylemlerinin daha siyasi algılanmasına neden olduğunu kaydetti. TÜSİAD'ın bir siyasi parti veya bir siyasi örgüt değil, gönüllü bir sivil toplum örgütü olduğunu vurgulayan Yalçındağ şöyle konuştu:

Reklam
Reklam

"Sivil toplum örgütlerinin de demokrasilere önemli katkıları vardır. Bizim herhangi bir partiye daha yakın ya da uzak olmamız söz konusu değildir. Bu dönemde daha mı siyasi oldunuz derseniz, sanmıyorum aslında. Çünkü kişisel olarak buna çok yatkın değilim. Ama çok ciddi iki seçim yaşadık bu dönemde. Anayasa tartışmaları, terörle mücadele gibi konular da gündemde hala. Bir de tabi Türkiye çok ciddi bir muhalefet boşluğu yaşıyor. Bu durum TÜSİAD'ın söylemlerinin daha siyasi algılanmasına neden oluyor. Keşke daha kuvvetli daha yapıcı söylemleri olan bir ana muhalefet partisi olsaydı."

-"TÜRBAN KAMUYA VE ORTAÖĞRETİME GİRMEMELİ"-
Türban konusunun kötü yönetilerek siyasileştirildiğine ve toplum olarak sağduyuyla çözülebilecekken, laiklik ile temel hak ve özgürlükler çatışması haline getirildiğine dikkat çeken Yalçındağ, "Burada aciliyetle yapılması gereken bu yersiz ve çok mahsurlu kutuplaşmanın kazanan-kaybeden olmadan ortadan kaldırılmasıdır" dedi.

TÜSİAD'ın bu konudaki tavrının net olduğunu vurgulayan Yalçındağ, şunları söyledi:

Reklam
Reklam

"Bireysel hak ve özgürlükler açısından bakıldığında üniversiteye başörtüsü ile gidilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Zaten toplumun büyük bölümü de bu konuda hemfikir. Ancak bu uygulamanın kamu ve ortaöğretime genişlemeyeceğinin gerek siyasi gerek hukuki güvencelerinin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca mahalle baskısını engellemek için hukuki ve daha önemlisi kültüre yansıyan toplumsal yatırımları oluşturabilir miyiz, düşünmeliyiz. Bu konuyu TÜSİAD'ta da tartışmaya açtım. "
Yalçındağ, "Oğullarınızın başörtülü kız arkadaşları ya da eşleri olsa tepkiniz nasıl olurdu?" şeklinde soruya ise şu yanıtı verdi:

"Hiç düşünmedim, oğullarım henüz küçük. Benim ailemde de başörtülü insanlar var. Türkiye'de başörtü sorun olmamalı, ama siyasi bir simge haline dönüşünce kafanızda soru işaretleri oluşuyor tabi. 18 yaşında oğlum değil kızım olsaydı, onu üniversiteye gönderirken düşünürdüm. Kızımın başı açık diye Müslümanlığının sorgulanmasından endişe duyardım. Çünkü benim için Müslüman kimliğim önemli, çocuğumu da öyle yetiştiriyorum. Dolayısıyla dini inancının ve yaşayış tarzının sorgulanıyor olması beni de onu da rahatsız ederdi."

Reklam
Reklam

-TERÖR SORUNU SADECE ASKERİ YÖNTEMLERLE ÇÖZÜLMEZ"-
Yalçındağ, terör sorunu konusunda alternatif çözüm önerilerinin sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Kesinlikle savaş yanlısı bir insan değilim. Biz bu sorunu tabi ki sadece askeri yöntemlerle çözemeyiz, başka açılımlar da yapmalıyız. Mesela o dönem Bülent Ersoy'un bir açıklaması oldu. Böyle bir ortamda anne babalar çocuklarını beklerken, başkalarının masa başı planları açıklaması yersizdi. Ayrıca ‘Amerika istedi de harekat durduruldu' söylemlerinden ulusal onurum zedeleniyor. Bir de bunu duyduklarında orada evladını şehit veren annelerin neler hissedebileceğini düşünsenize."

-"IMF İLE YENİ DÖNEM İLİŞKİLERİNİN ÇERÇEVESİ ÇİZİLMELİ"-
Dünya ekonomisindeki yavaşlama ve yükselen enflasyonun Türkiye'de hissedildiğini ve böyle bir ortamda disiplinli mali politikalarla desteklenen dengeli ve proaktif bir para politikasına ihtiyaç olduğunun altını çizen Yalçındağ, şunları söyledi:

"Ekonomiyle ilgili uzun dönemli beklentilerin iyi idare edilmesi büyük önem taşıyor. 2009'dan itibaren yüksek büyüme hızlarını yakalayabiliriz ama bunu nasıl yapacağımızın planını programını bugünden piyasalara anlatmamız gerekir. Belirsizliğin böylesine yoğun olduğu bir dönemde IMF ile çalışmaya devam etmemiz beklenti yönetimi ve inandırıcılık açısından önemli. Çalışma şeklimiz tabi ki değişebilir ama Mayıs'tan önce IMF ile yeni dönem ilişkilerin çerçevesinin çizilmesi son derece önemli." (ANKA)

Reklam
Reklam