Türkiye'de Hippilik ve Hippi Perihan'ın İlginç Hayat Hikayesi

"İhtiyacınız olan tek şey sevgidir." -Beatles

Doğanın çiçek çocuklarını tanır mısınız? Bazen saçlarındaki taçlarla prenses, bazen müzisyen, bazense amigo oldular. Kimlerden mi bahsediyorum? Elbette ki kendilerine asla sınır koymayan, komün yaşamını savunan, özgürlük bağımlısı hippilerden!

Çiçek Çocuklar

Hippiler, 1965 yılında ABD’nin Vietnam’a asker göndermesini protesto etmek amacıyla ortaya çıkmışlar ve dalga dalga tüm dünyaya yayılmıştır. Savaş protestoları esnasında askerlerin kendilerine doğrulttukları silahların namlularına çiçek soktukları için “Çiçek Çocuklar” diye anılmışlardır. Yaşam Felsefeleri

Onların yaşamında eğlence, müzik ve cinsellik hep aynı yolda yürüdü. Dünyanın üzerinde yaşayan tüm canlılara eşit derecede ait olduğuna inandılar. Hiçbir zaman siyasal bir hareket ya da partiyle bir bağları olmadı.
Özgürlüğün, bireyin kendi içinde olduğunu savunan hippiler aile, din, ulusal kimlik gibi değerleri tabu olarak gördüler ve hiçbir tabuya inanmamayı tercih ettiler.
İnsanları sınırlandıracak tüm kalıpları protesto eden hippilerin en önemli sloganları “Savaşma, seviş”tir. Giyim Tarzları

Hippiler yaşam felsefeleri kadar giyim tarzlarıyla da dikkatleri üzerlerine çekmeyi başardılar. Hippi tarzı giyim demek felsefelerine uygun olarak rahat olması sebebiyle bol giyim demekti. Hippi denildiğinde çoğu zaman, üzerinde desenli bir kazak ve altında bol paça bir pantolon ve gözünde yuvarlak bir gözlük bulunan tipler akla gelirdi. Yuvarlak gözlükler hippilerin adeta simgesi haline gelmişti. Saç modellerindeki dağınıklık da yine bohem yaşam felsefelerine uygun olarak şekillenmişti. Türkiye'de Hippilik

Türkiye'de de bu akıma gönül veren bireyler oldu elbette. Gazeteler o dönemlerde hippilerin başına gelen tuhaf olayları yazdı, bu durum da 12 Mart 1971 darbesi gelip uzun saçlı gençleri eşek tıraşından geçirene dek devam etti. Aralarında Hippiler Kraliçesi olarak adlandırılan bir kişi daha vardı: Perihan Yüce...

70'li yıllarda henüz 16 yaşındayken İzmir'den İstanbul'a kaçtı ve ülke gündemine yerleşti. Hippilerin durağı Sultanahmet'te yaşıyordu. Giyimi, yaşam tarzı ve ruh haliyle hippilerin çiçek kızıydı.

Reklam
Reklam

Bir gün ansızın ölü bulundu kaldığı otel odasında. Babası ''Bir mikrop temizlendi'' diyerek kin kussa da annesi mezarının başındaydı. Mezar taşına tıpkı Perihan Yüce'nin kendine hitap ettiği gibi ''Hippiler Kraliçesi'' diye yazdırıldı.

Saçları bitlenmiş miydi, alkolü çok mu tüketirdi, ne fark eder? Hippi Perihan gönlünden geçenleri yaşadı. O uğursuz hastalık olarak nitelendirilen Hippilik, Perihan ve onun gibiler için bir dans melodisi gibiydi. Gazeteler mezarının başında İncil ve Kuran'ın aynı anda okunduğunu yazdı, aylardır ilk kez gasilhanede yıkandığını da...

Ve hatta Hippi Perihan’ın ölmediği Almanya’da hostes olup bir otomobil ve bir kat aldığını bile yazdı gazeteler. Fakat tüm bunlar kimin umurunda? *Hippiler yıllar içinde kaybolup gitti fakat Hippi Perihan ve onun gibilerin kendilerine özgü hikâyeleri kolay kolay sararıp solmayacak türden.**"Sevgi, kendilerini ifade edebilmeleri için bireylere özgürlük vererek ve kendi görünüşlerini yargılamaksızın diğerlerini oldukları gibi kabul etmektir. Bu, hippi felsefesinin özüdür."**
-Skip Stone***

Reklam
Reklam