"Türkiye'de lösemi tedavisi başarıyla uygulanıyor"

Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Gürsel: - "Çocuğunun lösemi olduğunu öğrenmek aile için büyük bir travmadır, fakat hastalık hakkında bilgilendirilmek, löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmek, sosyal destek gibi faktörler, tedavi sürecine olumlu katkı sağlamaktadır. Çocukluk çağı lösemisi tedavi edilebilen bir hastalıktır ve ülkemizde lösemi tedavisi başarıyla uygulanmaktadır" - "Lösemi belirti ve bulguları, kemik iliğinin ve diğer organların lösemi hücreleri ile işgal edilmesi nedeniyle ortaya çıkar. Yorgunluk, halsizlik, solukluk, baş dönmesi, ateş ve sık enfeksiyon geçirme, vücutta kolay morarma ve kanamalar, sık burun kanamaları gibi belirtiler anne, babalar için uyarıcı olmalıdır" - "Lösemi ile ilişkili olabilecek diğer belirti ve bulgular kemik ve eklem ağrıları, karında şişlik, iştahsızlık ve kilo kaybı, inatçı öksürük ve nefes darlığı, yüzde ve kollarda şişme, baş ağrısı, kusma, nöbet geçirme, lenf bezlerinde büyüme şeklinde sayılabilir. Çocuklarda enfeksiyonlara bağlı olarak lenf bezlerinde büyümenin lösemiden çok daha sık görüldüğü unutulmamalıdır"

İSTANBUL (AA) - HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Gürsel, çocuğunun lösemi olduğunu öğrenmenin aile için büyük bir travma olduğunu ancak hastalık hakkında bilgilendirilmek, löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmek, sosyal destek gibi faktörlerin tedavi sürecine olumlu katkı sağladığını belirterek, "Çocukluk çağı lösemisi tedavi edilebilen bir hastalıktır ve ülkemizde lösemi tedavisi başarıyla uygulanmaktadır." dedi.

Reklam
Reklam

Doç. Dr. Gürsel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserlerin organizmayı oluşturan hücrelerin kontrol dışı çoğalmasıyla ortaya çıktığını ve vücudun herhangi bir bölümünde meydana gelebildiğini aktardı.

Halk arasında "kan kanseri", "ilik kanseri" olarak bilinen löseminin kemik iliğinden köken alan ve çocukluk çağında en sık görülen kanser türü olduğunu ifade eden Gürsel, çocuklarda görülen her 3 kanser olgusundan birinin lösemi olduğunu ve Türkiye'de her yıl ortalama bin 250 çocuğa hastalığın tanısının konulduğunu söyledi.

Orhan Gürsel, çocukluk çağı lösemilerinin büyük bir bölümünün, bulguların hızla ortaya çıktığı ve çabuk ilerlediği akut lösemi tipinde olduğunu dile getirerek, lösemilerin büyük bir bölümünde nedenin bilinmediğini, hastalığa yakalanan çocukların çoğunun lösemi ile ilişkisinin bilinen bir risk faktörüne sahip olmadığını ifade etti.

Çocukluk çağı lösemileri için bilinen az sayıda risk faktörünün bulunduğunu aktaran Gürsel, şunları kaydetti:

"Bazı genetik faktörler çocuklarda lösemi riskini artırmakla birlikte, lösemilerin büyük bir bölümünde bilinen bir genetik sebep yoktur. Down sendromu, nörofibromatoz, fanconi anemisi, ataksi-telenjiektazi gibi hastalıklar çocuklarda lösemi gelişimi riskini artıran genetik hastalıklara örnek olarak gösterilebilir. Lösemili bir kardeşi olan çocuğun lösemiye yakalanma riski hafif artmış olmakla birlikte genel olarak risk düşüktür. İkiz kardeşlerden birinde lösemi gelişirse, diğerinde de gelişme riski yüzde 20'dir. Anne veya babada lösemi gelişmesi çocukta lösemi gelişimi için risk oluşturmamaktadır.

Reklam
Reklam

Aşırı dozda radyasyona maruziyet, çocukluk çağı lösemileri için önemli bir risk faktörüdür. Japonya'ya atılan atom bombasından sonra sağ kalanlarda AML olgularında belirgin bir artış gözlenmiştir. Gebeliğin erken dönemlerinde anne karnında bebeğin radyasyona maruz kalması da çocukluk çağı lösemi riskinde bir artışa sebep olabilmektedir. Röntgen çekimi, tomografi gibi daha düşük dozlarda radyasyona maruz kalmanın lösemi gelişimini artırdığına ilişkin net bilimsel veriler yoktur."

- Belirti ve bulgulara dikkat

Bazı ilaçların, plastik maddelerin, boyaların üretiminde ve temizlik endüstrisinde çözücü olarak kullanılan benzen gibi kimyasal ajanların erişkinlerde ve bazen de çocuklarda lösemi gelişimine neden olabildiğine işaret eden Gürsel, ev ortamında böcek ilaçlarına maruz kalmayla çocukluk çağı lösemileri arasında bir ilişki olabileceğinin düşünüldüğünü aktardı.

Doç. Dr. Gürsel, "Elektromanyetik alanlara maruz kalma (elektrik hatlarına yakın yerde oturma, Wi-Fİ, cep telefonu), nükleer santrallerin yakınında yaşama, küçükken geçirilmiş olan enfeksiyonlar, annenin doğumdaki yaşı, anne babanın sigara içmesi, babanın iş yerinde kimyasal maddelere maruziyeti, yeraltı sularının kimyasallarla kontaminasyonu gibi birçok faktörün çocukluk çağı lösemileri ile bağlantılı olabileceği düşünülmüş fakat bu konularda yapılan çalışmalarda şimdiye kadar somut bir veri ortaya konamamıştır." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Lösemilerin erken saptanmasının en iyi yolunun hastalıkla ilişkili olabilecek belirti ve bulgulara gerekli dikkatin gösterilmesi olduğunu vurgulayan Gürsel, çocuklarda lösemiyle ilgili yakınmaların birçoğunun lösemi dışındaki hastalıklarda da görülenlerle benzer olduğuna dikkati çekti.

Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Orhan Gürsel, şöyle devam etti:

"Lösemi belirti ve bulguları kemik iliğinin ve diğer organların lösemi hücreleri ile işgal edilmesi nedeniyle ortaya çıkar. Yorgunluk, halsizlik, solukluk, baş dönmesi, ateş ve sık enfeksiyon geçirme, vücutta kolay morarma ve kanamalar, sık burun kanamaları gibi belirtiler anne, babalar için uyarıcı olmalıdır. Lösemi ile ilişkili olabilecek diğer belirti ve bulgular kemik ve eklem ağrıları, karında şişlik, iştahsızlık ve kilo kaybı, inatçı öksürük ve nefes darlığı yüzde ve kollarda şişme, baş ağrısı, kusma, nöbet geçirme, lenf bezlerinde büyüme şeklinde sayılabilir. Çocuklarda enfeksiyonlara bağlı olarak lenf bezlerinde büyümenin lösemiden çok daha sık görüldüğü unutulmamalıdır.

Reklam
Reklam

Çocuğunun lösemi olduğunu öğrenmek aile için büyük bir travmadır, fakat hastalık hakkında bilgilendirilmek, löseminin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmek, sosyal destek gibi faktörler tedavi sürecine olumlu katkı sağlamaktadır. Çocukluk çağı lösemisi tedavi edilebilen bir hastalıktır ve ülkemizde lösemi tedavisi başarıyla uygulanmaktadır."

- "TÜRKÖK'te 3 hastadan 2'sine uygun bağışçı adayı bulunabiliyor"

Lösemi tanısı için kemik iliğinden örnek alınması gerektiğini belirten Gürsel, hastalığın temel tedavisinin kansere karşı etkili birçok ilaçtan oluşan kemoterapi olduğunu söyledi.

Doç. Dr. Gürsel, kemik iliği naklinin sadece kemoterapiyle başarı şansının düşük olduğu yüksek riskli hastalar ile tedavi sonrasında hastalığı tekrarlamış çocuklarda tedavi başarısını yükseltmek için uygulanabildiğini vurgulayarak, "Bu işlem doktora, hastasına normalde tolere edebileceğinden çok daha yüksek dozlarda kemoterapi uygulayabilme fırsatı verir. Yüksek doz kemoterapi kemik iliğindeki ve vücudun diğer bölgelerindeki lösemik hücreleri öldürür ancak bu tedaviden normal kemik iliği de hasar görür ve kan hücrelerinin üretilememesine bağlı olarak enfeksiyonlar, kanama gibi hayatı tehdit eden sorunlar ortaya çıkar. Kemik iliği nakli yüksek doz kemoterapi sonrasında hasarlanan kemik iliğinin kan hücrelerini üretecek şekilde yeniden toparlanmasını sağlar." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

Aile içinde doku grubu uygun bir verici bulunamayan hastalarda, ulusal ve uluslararası kemik iliği bankaları taranarak 30 milyonu aşan gönüllü verici havuzundan uygun verici araştırıldığını belirten Gürsel, Türkiye için Ulusal Kemik İliği Bankası TÜRKÖK'ün, kemik iliği nakli ihtiyacı olan hastalara en uygun verici adayını en kısa sürede bulmak, nakil sürecinde taraflarla koordinasyonu sağlamak amacıyla 2015'te kurulduğunu hatırlattı.

Gürsel, bu merkeze gönüllü kemik iliği bağışçılarının kazanılmasının Türk Kızılayı tarafından sağlandığını ifade ederek, "Sağlık Bakanlığımızın verilerine göre halen TÜRKÖK'te kayıtlı 372 bin gönüllü bağışçı adayı bulunmakta, TÜRKÖK'te taraması olan her 3 hastadan 2'sine uygun bağışçı adayı bulunabilmektedir." ifadelerini kullandı.