"Türkiye'de parçanlanmış bir edebiyat akımı var zannediliyor"

Yazar ve şair Prof. Dr. İskender Pala: - "Sanki Türkiye'de parçalanmış bir edebiyat akımı, anlayışı var zannediliyor. Hayır, bunlar bir bütündür, medeniyettir ve medeniyetin katmanlarında edebiyata yansıyan güzelliklerdir" - "Türk şiirini güle benzetirim. Has bahçede yetişen gül gazeldir. Kırlarda yetişen gül koşmadır. Kırlardan has bahçeye, has bahçeden kırlara gitmek üzere evcilleştirilen gül de ilahidir"

İSTANBUL (AA) - Yazar ve şair Prof. Dr. İskender Pala, divan, tasavvuf ile halk edebiyatının bir medeniyet birikimi içerisinde yer aldığını belirterek, "Sanki Türkiye'de parçalanmış bir edebiyat akımı, anlayışı var zannediliyor. Hayır, bunlar bir bütündür, medeniyettir ve medeniyetin katmanlarında edebiyata yansıyan güzelliklerdir." dedi.

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından düzenlenen "Türk Edebiyatı Yaz Okulu-2019" programı kapsamında, "Şair, Şiir ve Şehir" seminerlerine konuk olan Pala, Ahmet Hamdi Tanpınar Müzesi'nde "Türkçe'nin Şiiri: Gazel, Koşma ve İlahi" başlıklı bir konuşma yaptı.

Reklam
Reklam

Pala, her coğrafyada mekanların ve kişilerin, toplumların şekillenmesinde, düşüncelerin, fikirlerin, medeniyetin ve kavramların oluşmasında önemli roller oynadıklarını söyledi.

Tüm milletlerin edebi geçmişlerinin belirli katmanlarda gerçekleştiğine, bu katmanların birbirinden bağımsız olmadığına ve insanların 3 farklı tarzda şiir yazdıklarına işaret eden Pala, şunları anlattı:

"Türk şiirini güle benzetirim. Has bahçede yetişen gül gazeldir. Kırlarda yetişen gül koşmadır. Kırlardan has bahçeye, has bahçeden kırlara gitmek üzere evcilleştirilen gül de ilahidir. Yani birisi halk şiiridir. Tamamen özgür, kendi başına herhangi terbiye, eğitim görmeden Allah'ın ona verdiği şairlik yeteneğiyle içinde bir gül açtırır, onu şiir şekline getirir. Bir tanesi eğitimini alır, çalışır, çabalar onun üzerine estetik değer oluşturur. Bu da gazeldir ve asildir. Bir de bazen eğitimliden birisi, bazen de eğitimsizden birisi bunların arasında bir form oluşturur. Bu da tekkedir. Biz buna irfan deriz."

Pala, halk, divan ve tekke şairlerinin aynı ırmaktan geldiğinin ve divan, tasavvuf ile halk edebiyatının bir medeniyet birikimi içerisinde yer aldığının altını çizerek, "Sanki Türkiye'de parçalanmış bir edebiyat akımı, anlayışı var zannediliyor. Hayır, bu bir bütündür, medeniyettir ve medeniyetin katmanlarında edebiyata yansıyan güzelliklerdir." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Medeniyetlerin müziğine ve şiirine bakılarak geliştiğinin veyahut gerilediğinin anlaşılabileceği yorumunda da bulunan Pala, çocukluk dönemindeki şarkı sözlerinde yer alan zarif kelimelerin bugünkü şarkılarda bulunmadığına dikkati çekti.

- "Her yıl birçok şehirde birkaç kez yapılması gereken bir faaliyet"

Konuşmasının ardından AA muhabirine "Türk Edebiyatı Yaz Okulu"na ilişkin değerlendirmede bulunan usta yazar, şunları kaydetti:

"Bu programı her yıl sadece bir şehirde değil, birçok şehirde birkaç kez yapılması gereken bir faaliyet olarak görüyorum. Yunus Emre Enstitüsü'nün kuruluş felsefesinde yapılması gerekenlere yetişebilmek için daha çok yol alınması gerekir. Bu tür faaliyetler ne kadar çoğaltılırsa o kadar yararlı olacaktır. Bizim kültürümüzle karşılaşmış dünyanın çeşitli yerlerinde Türkiye'ye ve Türk kültürüne bakış açısını olumlayacak veyahut onlara bir derinlik katacak ne tür faaliyetler yapılabilirse bunların hiçbirinin fedakarlıktan kaçınmadan maddi veya manevi yapılması gerekir."

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: