"Türkiye'de yargı bağımsız değildir"

SAMSUN (İHA) - Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını belirtip, erken seçimin Anayasal şart olmadığını fakat ülkenin huzuru için erken seçimin faydası olduğunu söyledi. 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan da, türbanla ilgili olarak, "Yasal değişiklik yapılırsa ne olur?" sorusunun akla bile gelmemesi gerektiğini kaydetti.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) tarafından Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Düşünce Özgürlüğü ve Yargı Bağımsızlığı" konulu konferansta 8. Ceza Dairesi Üyesi Hamdi Yaver Aktan "Düşünce Özgürlüğü"nü, Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise "Yargı Bağımsızlığı"nı konuştu. Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci Beştepe, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gökçınar, öğretim üyeleri ve öğrencilerin dinleyici olarak katıldığı konferansta konuşmacılar Türkiye'de yaşanan olaylara atıfta bulundu. Düşünce özgürlüğüyle ilgili ilk konuşmayı yapan Hamdi Yaver Aktan, devletin çoğulcu demokratik ilkeler çerçevesinde kendisinin koyduğu normlara uygun düşünmemeyi de güvenceye almak durumunda olduğunu söyledi. Yasaklamanın özgürlüğün yabancı unsurlardan arındırılması olarak kabul edilmesi gerektiğini kaydeden Aktan, din özgürlüğünün genel sınırının kamu düzeni, güvencesinin ise laiklik olduğunu dile getirip türbanı dinsel simge olarak yorumladı. Aktan, RP ve FP'nin türbanı destekleyen konuşmalardan dolayı Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığını, bu kararın bundan sonrasına da yol gösterdiğini ifade etti. Leyla Şahin'in AİHM'ye açtığı türban davasına da değinerek, bu davayı Türkiye'nin Türkiye'ye rağmen kazandığını ve kararın Leyla Şahin'i, Türkiye'yi, Avrupa Konseyi'ne üye olan bütün ülkeleri ve AB'ye girmeyi amaçlayan diğer ülkeleri de bağladığını öne süren Aktan, "Tüm bunlara rağmen türban konusunda hukuksal olarak yasal değişiklik yapılabilir mi? Anayasa mahkemesi türbanın devrim yasalarına ve laiklik ilkesine aykırı olduğuna karar vermiş ve bu karar gerekçesi de AİHM tarafından kabul edilmiştir. Laiklik ilkesi anayasamızın değişmez ilkelerindendir. Buna aykırı değişiklik yapılamaz. 'Yapılırsa ne olur?' sorusu akla bile gelmemelidir" dedi.

Reklam
Reklam

Konferansta "Yargı Bağımsızlığı" konusunu ele alan Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ise, Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını iddia etti.

Kanadoğlu, "Öncelikle Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olan yürütme organının bir üyesinin hakimlerin özlük işlerinin bütününü yerine getiren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun başkanı olması bağımsızlığın en büyük engelidir. Eğer bir ülkede bir Başbakan anayasayı sallayarak 'Anayasal suç işlendi' diye bir sivil toplum örgütü liderinin takibatsız kalmayacağını ve görevlilerin görevlerini mutlaka yapacağını söyledikten 13 saat sonra eğer o kişiler hakkında soruşturmaya geçiliyorsa o ülkede yine yargı bağımsızlığından söz etme şansı yoktur" diye konuştu.

"AF YASALARI KANAYAN BİR YARAMIZDIR"
Sabih Kanadoğlu, "Sayın Başbakan 'Anayasal suç işleniyor' dedi" diyerek, anayasal suçun ancak anayasayı koruma ve kollama görevini üstlenen kişiler tarafından işlenebileceğini söyledi. Kanadoğlu, "Anayasal suç Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ikinci maddesindeki 'Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir' tarifine rağmen bu cumhuriyetin ılımlı bir İslam Cumhuriyeti olduğunu söylemektir. Anayasal suç, anayasanın metnine dahil olan önsözündeki 'Türk Milleti' ifadesini görmezden gelerek bu kimliğin bozulmasına yol açacak biçimde Türk'ü alt kimlik olarak sayan görüştür. Anayasal suç budur. Tabii yargı bağımsızlığı herkese gerekli. Yargı bağımsızlığının hani gün olur devran döner, anayasal suç işleyenlere de gerekli olacağını anlayacakları gün elbette gelecektir" açıklamasını yaptı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Adalet Bakanı'nın vesayeti altında bir sığıntı gibi görev yaptığını ileri sürerek, siyasi partilerin yargı bağımsızlığıyla ilgili bir adım atacaklarına inanmadığına işaret eden Kanadoğlu, Maliye Bakanı için 2 yılda 4 defa af kanunu çıkarıldığını da öne sürdü.

Reklam
Reklam

Konuşmaların ardından Garnizon Komutanı Tümgeneral Naci Beştepe'nin sorusunu cevaplayan Kanadoğlu, "Af yasaları kanayan bir yaramızdır. Toplumun ihtiyacına göre çıkarılmadığı sürece bu yasalar içimizi acıtmaktadır. Af yasalarının yargının bağımsızlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Yasamanın işidir. Ama yasamanın bu ihtiyaç varolmadan belirli amaçlar uğruna, oy hesabı yaparak bu yola gitmesi zararlıdır. Toplumun çivisini temelini bozan başka yol bilmiyorum. Bu toplumun çimentosunu bozan bir olgudur. Bir Maliye Bakanı için 2 yılda 4 defa af kanunu çıkıyorsa iş ortadadır" dedi. Erken seçimle ilgili bir soruyu da cevaplayan Kanadoğlu, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı seçiminden önce erken seçim anayasamıza göre şart değil. Anayasaya göre değil ama eğer bir iktidar oy kullananların 3'te 1'i, bütün seçmenlerin 4'te 2'sinin oyuyla 3'te 2 çoğunluğu sağlamışsa ve o çoğunluğun sağlandığı seçimlerin hukuken naski? Anayasa mahkemesi türbanın devrim yasalarına ve laikıl bir sakat bir seçim olduğu ortadaysa ve bu sakat seçimle gelmişseniz ülkenin huzuru yönünde Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce bir erken seçimin mutlaka bir faydası var. O yönüyle şart bile denebilir. Hiç olmazsa bir takım kuşkulardan, daha sonra ortaya çıkabilecek ithamlardan korunmuş olursunuz. Bir başka ince tarafı daha var. Seçimi Cumhurbaşkanı seçiminden sonraya bıraktınız. Bu tablo içinde seçtiğiniz Cumhurbaşkanı'nın mensup olduğu parti yapılacak seçimlerde hezimete uğrarsa o Cumhurbaşkanı'nın ülkeye nasıl bir faydası olacaktır? Onun için şart olma konusunu yasal şart olarak değil de ülkenin yararına bir durum olup olmadığı yönüyle ele almak gerekir."

Reklam
Reklam