İYTE laboratuvarlarında yapılan çalışmayla Türk zeytin çeşitlerinin DNA düzeyinde barkotlama çalışması tamamlandı. Üç yıl süren proje sonunda zeytin ağaçlarının moleküler kimlik kartları çıkarıldı.Homeros’un sıvı altın diye tanımladığı zeytin, ana vatanı olan Akdeniz efsanelerinde Ölmez Ağaç ya da Hayat Ağacı olarak geçiyor. İlk çağlardan bu yana meyvesiyle, yağıyla insanlığa sağlık, lezzet ve güzellik vaat eden zeytin aynı zamanda barışın simgesi olarak biliniyor. Son yıllarda zeytinyağının insan sağlığına olan olumlu katkıları bilindikçe önemi giderek artan bir bitki olan zeytin, hiç kuşkusuz ekonomik bakımdan da değer kazanıyor.Türkiye’de yaklaşık 708 bin hektar alanda zeytin tarımı yapılıyor ve yılda yaklaşık 1,3 milyon ton zeytin üretiliyor. Üretim bakımından İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan sonra dördüncü sırada yer alan Türkiye’de zeytin ekim alanları da yıllar içinde artıyor. Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminden daha fazla ekonomik değer kazanabilmesi için çalışma yapan İYTE Moleküler ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sami Doğanlar ve doktora öğrencisi Ali Tevfik Uncu, Türkiye’deki katma değeri yüksek zeytin türlerinin DNA düzeyinde barkotlama çalışmasını tamamladı.Prof. Dr. Sami Doğanlar, üstün kalite özellikleri bilinen zeytin çeşitlerinin uygun yörelerde yetiştirilmesi gerektiğini belirterek "Bunun için zeytin çeşitlerinin henüz fidan halindeyken tür kimliğinin doğru tespit edilebilmesi şart. Bu yüzden de üç yıldır üzerinde çalıştığımız bu proje ile zeytin ağaçlarının DNA şifresini çözdük" dedi.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca San-Tez kapsamın da desteklenen projenin başarılı bir şekilde sonuçlandığını söyleyen Prof. Dr. Doğanlar, şöyle konuştu: “Ülkemizde birçok zeytin çeşidi var. Bölgelerde çok değişik amaçlı zeytin yetiştiriliyor. Sofralık ya da yağ için üretilen zeytinlerden yüksek oranda verim alınabilmesi için sofralık zeytinin çeşidinin sofralık olarak dikilmesi, yağlık zeytinin de uygun çeşide göre dikilmesi gerekiyor. Bunun için zeytin çeşitlerinin henüz fidan halindeyken tür kimliğinin doğru tespit edilebilmesi şart. Bu yüzden de üç yıldır üzerinde çalıştığımız bu proje ile zeytin ağaçlarının DNA şifresini çözdük.”Zeytinin Akdeniz bitkisi olmasına rağmen sulama imkânlarının genişlemesi, ekonomik değerinin giderek artması sonucunda ekim alanının giderek genişlediğine dikkat çeken Prof. Doğanlar, şunları söyledi:“İyi bir son ürüne ulaşmak için ilk ürün kalitesinin yüksek olması gıda sektörünün olmazsa olmazlarındandır. Ülkemize ait, üstün kalite özellikleri bilinen zeytin çeşitlerinin uygun yörelerde yetiştirilmesi herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Fidan halinde alınan bir zeytinin gelişip zeytin verebilmesi için gereken süre 5 ila 6 yıl arasında değişir. Bu durumda fidan halindeki zeytin ağaçlarının hangi tür kimliğe sahip olduğu bilinirse, çiftçi yöresine uygun sertifikalı zeytini yetiştirebilir. Aksi takdirde yıllar sonra satın alınan fidanın istenilen türe ait olmadığı anlaşılması hem maddi anlamda hem de iş gücü anlamında çiftçiyi ve genelde ülke ekonomisi için kayıp yaşamasına hatta zarar etmesine neden olacak. Bu sebeple sertifikalı fidan ve tohum hem üreticiyi hem de yetiştiriciyi koruyacak. Ayrıca, ülkemiz de sertifikalı fidan kullanımı teşvik ediliyor ve ilgili bakanlıkça teşvik primleri veriliyor.”İYTE doktora öğrencisi Ali Tevfik Uncu da, “Zeytin, daha fidan iken geliştirilen yöntem sayesinde ve fidana ait tür kimliğinin doğruluğu tespit edilebilecek. Bu durum yıllar sonra karşılaşılabilecek kötü sürprizlerden üreticiyi ve yetiştiriciyi koruyacak" dedi.Uluslararası düzeyde markalaşabilmek için sertifikalı tarım yapmanın zorunlu olduğunu kaydeden Ali Uncu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın başarısı buna bağlı. Bu ülkelerin farklı coğrafik bölgelerinde o bölgenin iklimine ve toprak yapısına uygun çeşitler yetiştirilip, geleneksel olarak işlenip markalaştırılır. Örneğin Girit Adası’nda en iyi verim veren korone iki çeşidinde üretim yapıyorlar. İtalya, zeytinyağı şişelerinin etiketlerinde hangi yörenin ağaçlarından elde edildiğini yazıyor. Bu markalaşmayı dolayısıyla ürünün dünya piyasasındaki ekonomik değerini yükseltiyor.”Doğru bölgede o yörenin şartlarına uygun tek çeşit zeytin üretimi yapılabilmesi için ekonomik değeri yüksek zeytin çeşitlerinin DNA dizilimlerini yaptıklarını söyleyen Ali Uncu, şunları kaydetti: “Proje kapsamında ülkemizdeki zeytin çeşitleri, belirlenmiş protein kodlayan gen bölgeleri yönünden dizilendi ve SNP (tek nükleotidlik farklılıklar) markörleri geliştirildi. Sonra bu geliştirilen SNP markörlerini genotiplemek için bir test metodu oluşturuldu. Geliştirilen bu SNP markörleri sayesinde ülkemizdeki zeytin çeşitlerine ait DNA barkodları belirlendi. Bu yöntemle zeytin fidanlarının sertifikasyonu işlemlerinde güvenle kullanılabilecek. Böylece zeytin daha fidan iken geliştirilen yöntem uygulanabilecek ve fidana ait çeşit kimliğinin doğruluğu tespit edilebilecek. Bu durum yıllar sonra karşılaşılabilecek olan kötü sürprizlerden üreticiyi ve yetiştiriciyi koruyacaktır.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz