"Türkiye'nin kimyasal silahlarla ilgili karnesi çok temiz"

Kimyasal silah üretmeyen, bulundurmayan ve buna hiçbir zaman tevessül etmeyen bir ülke olan Türkiye, kimyasal si­lahların yasaklanmasını ve bu yasağın sıkı bir doğrulama rejimiyle denetlenmesini öngören Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ne 1997'de imza attı - Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 1997'de yürürlüğe girdi - NATO PA Türk Grubu Başkanvekili Ahmet Berat Çonkar: - "Türkiye'nin kimyasal silahlarla ilgili karnesi çok temiz. Kimyasal silaha sahip bir ülke değiliz" - "Türkiye, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların yasaklanması ve kullanılmaması yönündeki uluslararası sözleşmelere taraftır"

SİNAN USLU - Kimyasal silah üretmeyen, bulundurmayan ve buna hiçbir zaman tevessül etmeyen bir ülke olan Türkiye, kimyasal si­lahların yasaklanmasını ve bu yasağın sıkı bir doğrulama rejimiyle denetlenmesini öngören Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ne 1997'de imza attı.

Türkiye'nin kimyasal silahlara karşı uluslararası çabalara aktif katılımı, ilgili uluslararası anlaşmalara taraf olması, Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde kimyasal silah olmamasına karşın bir fotoğraf üzerinden "Türk Ordusu Beyaz Fosfor bombası kullanıyor" iddiasını boşa çıkarıyor.

Reklam
Reklam

Silahların kontrolü ve silahsızlanma önem atfeden Türkiye, konvansiyonel silahlara göre üretimi daha ucuz ve kolay olan kimyasal silahların kullanımına karşı tavrıyla öne çıkıyor.

Bu alanlardaki uluslararası çabalara aktif katılım, ilgili uluslararası anlaşmalara taraf olma, bunların bütünüyle uygulanmasının takibi, bu bağlamda ilgili kuruluşlar arasında gerekli eşgüdümün sağlanması, Türkiye'nin ulusal güvenlik politikasının önemli unsurlarını oluşturuyor.

Terörizm ve kitle imha silahlarının yayılmasının tehditkar boyutunu göz önünde bulunduran Türkiye, yayılmanın önlenmesi ile daha güvenli ve istikrarlı bir dünya hedefliyor.

Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ne 1997'den, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi'ne ise 1974'ten bu yana taraf olan Türkiye, 1996'da konvansiyonel silahlar, çift kullanımlı malzeme ve teknolojinin ihracat denetimlerine ilişkin Wassenaar Düzenlemesi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Türkiye, kimyasal silah üretmeyen, bulundurmayan ve buna hiçbir zaman tevessül etmeyen bir ülke olarak kitle imha silahları arasında nükleer silahlardan sonra en önemli yeri tutan kimyasal si­lahların tüm dünyada yasaklanmasını ve bu yasağın sıkı bir doğrulama rejimiyle denetlenmesini öngören Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'ne imza attı.

Reklam
Reklam

Bu kapsamda Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun, 1997'de yürürlüğe girdi.

Mevcut kimyasal silahların tümüyle imha edilmesini öngören kanun kapsamında, kimyasal silahların ve kimyasal silah yapımında kulla­nılabilecek zehirli kimyasal maddelerin geliştirilmesi, üretilmesi, depolanması ve kullanılması yasaklandı.

Kimyasal silah yapımının önüne geçilmesi amacıyla müzakerelerle saptanan ve kimyasal silah ya­pımında kritik rol oynadığı uzmanlarca belirlenen maddelerin üretimi, devredilmesi, geliştirilmesi, uluslararası gözetime ve denetime tabi kılındı.

Türkiye, ayrıca 2000'de kimyasal ve biyolojik maddelerin dış satımının kontrolü alanında faaliyet gösteren Avustralya Grubu'na üye oldu.

Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin 7. Maddesi kapsamında Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan ve 14 Aralık 2006'de TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan Kimyasal Silahların Geliştirilmesi, Üretimi, Stoklanması ve Kullanımının Yasaklanması Hakkında Kanun, 21 Aralık 2006'da yürürlüğe girdi.

Reklam
Reklam

Söz konusu kanun, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin ulusal düzeyde tam olarak uygulanmasına olanak sağlayan cezai ve idari düzenlemeleri kapsıyor.

- "Tamamıyla yalan ve bühtandır"

Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan NATO PA Türk Grubu Başkanvekili ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Berat Çonkar, "kimyasal silah" iddialarını, terör örgütü PKK'nın ve PKK'nın peşinden sürüklenen Batılı medya kuruluşları ile birtakım siyasilerin kara propagandası olarak değerlendirdi.

Anadolu Ajansı ve diğer kurumların çalışmaları sonucunda, terör örgütü YPG/PKK ve onlarla ilintili yapıların nasıl yalan haber ürettiklerinin kara propaganda yaptıklarının net şekilde dünya kamuoyuyla paylaşıldığına dikkati çeken Çonkar, "Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanımızın da açıkladığı gibi kesinlikle kimyasal silah bulundurmamaktadır ve kullanmamaktadır. Bu, tamamıyla yalan ve bühtandır. Bu iddiaları kesinlikle reddediyoruz." dedi.

Türkiye'nin, nükleer, kimyasal ve biyolojik silahların yasaklanması ve kullanılmaması yönündeki uluslararası anlaşmalara taraf olduğunu, bu sözleşmelere imza attığını vurgulayan Çonkar, Türkiye'nin kimyasal, biyolojik, nükleer silahların ortadan kaldırılmasına ilişkin uluslararası çabalarda da ön safta mücadele eden bir ülke olduğunun altını çizdi.

Reklam
Reklam

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nde de bir Türk diplomatın bulunduğunu belirten Çonkar, şöyle konuştu:

"Türkiye bu konudaki aktif çabalarını bu tarz hamlelerle dünya kamuoyuna açıkça göstermiştir. Bizler bu konularda en ön saflarda mücadele eden insanlarız. Gerek siyasilerimiz gerekse diplomatlarımız gayet sorumlu şekilde bu tür konularda liderlik göstermektedir. Kimyasal silah kullananlar, biyolojik ve nükleer silaha sahip olanlar bilinmektedir. Hangi ülkelerin bunlara sahip olduğu ortadadır. Bu sözleşmelere imza atmayanlar da bellidir. Türkiye'nin kimyasal silahlarla ilgili karnesi çok temiz, kesinlikle bizde böyle bir şey söz konusu değil. Kimyasal silaha da sahip bir ülke değiliz."

- "Parlamenter diplomasi yürütüyoruz"

Parlamenter diplomasi yürüterek muhataplara bu tür iddialar gündeme geldiğinde meselenin aslını anlattıkları söyleyen Çonkar, şunları kaydetti:

"Asıl mevzu medya üzerinden. Maalesef bazı uluslararası medya kuruluşları Türkiye'ye karşı haksız, önyargılı bir tutum sergiliyor. Özellikle küresel medya ağları bu noktada yanlış algıları yaymak için büyük bir çaba içinde. Bir terör örgütünün propaganda aletine dönüşmeleri medya kuruluşları açısından utanç vericidir ama bizler parlamenterler olarak zaten Türkiye'mizin haklı, adalet içinde yürüttüğü mücadelesini her platformda paylaşıyoruz ve paylaşmaya devam ediyoruz."

Reklam
Reklam