Türkiye'nin seri katilleri

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre İzmir katili, Türkiye'nin 13. seri katil olayında 14. seri katil olarak tutanaklara geçti. İşte diğer seri katiller...


Balçova’da bir gün arayla biri bankacı, diğeri öğrenci iki kadını öldüren katil 3. günde Konak'ta 'Hazal' takma adlı travesti Mustafa H.'yi (30), otomobilinin içerisinde kafasından silahla vurularak öldürüldü. 3 cinayette de 7,65 milimetre silah kullanan katil 4. günün sabahında Muğla'nın Bodrum ilçesinde bir otomobilin içinde yakalandı. Üst aramasında 4 bin Euro ve pasaport çıkan zanlının Yunanistan üzerinden yurt dışına kaçmayı planladığı üzerinde duruluyor. Mardin nüfusuna kayıtlı 27 yaşındaki H.A. olduğu ve cinayetlerde kullanılan silah ile maktullere ait bazı eşyanın da zanlıda ele geçirildiği öğrenildi.

Reklam
Reklam

İstanbul’da boğazlarını kestiği kurbanlarını su kuyusuna atan seri katil Özkan Zengin, cinayetlerini soğukkanlılıkla itiraf etti.

İstanbul Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği’ne getirilerek sorgulanmaya başlayan seri katil, işlediği tüm cinayetleri büyük bir soğukkanlılıkla anlattı: “Kurbanlarımı gasp etmek amacıyla öldürdüm. Zayıf ve narin, kibar kişileri tercih ediyordum.

Onlarla yaptığım sohbet sırasında öldürüp öldürmeyeceğime karar veriyordum. İlk cinayetimi mayıs ayında işledim. Pizza ustası Mehmet Naci Zeyrek’le Kartal sahilinde tanıştık. Bir süre oturup sohbet ettik. Sonra birlikte yürüyerek kuyunun yanına geldiğimizde onu boynundan bıçaklayarak öldürdüm. Cebindeki her şeyi aldıktan sonra kuyuya attım.”

Bir kez öldürünce duramadım

“Bu olaydan yaklaşık bir ay sonra ikinci cinayetimi Kartal sahilinde işledim. Bir pastanede çalışan Ercan Coşkun’u da parası için öldürdüm. Onu öldürdükten sonra cebindeki paraları aldım. Ancak daha sonra gelen kişiler olduğunu görünce bulunduğu yerde bırakarak kaçtım. Bir kere öldürmeye başlayınca bırakamadım. Aslında bu işe başlarken bir tane yapıp bırakacaktım.”

Reklam
Reklam

Cumhuriyet tarihinin en çok insan öldüren katili olan Yavuz Yapıcıoğlu, 1994-2002 yılları arasında polis kayıtlarına göre 18, ailesine ve görgü tanıklarına göre 43 kişiyi öldürdü. Sudan bahanelerle işlediği cinayetlerden bir kaçı şöyle; 1994’te İstanbul’da aynı mahallede oturan bir genç kız ‘günaydın’ dedi. Bu yüzden kızla ve genç kızın nişanlısı ve arkadaşlarıyla kavga etti. Kavgada bıçağını çekip 3 kişiyi öldürdü. Pertevniyal Lisesi önünden geçerken bir hademe ile kız öğrencinin tartıştığını görüp olaya karıştı. Önce kızı kovaladı, sonra kendisini engelleyen hademeyi bıçakla öldürdü. Cinayetten sonra kaçtığı Adana’da olmadık sebeplerle 3 kişiyi daha öldürdü. Adana’dan kaçarken bindiği otobüs Ankara’da mola verdi. Simit alacaktı; ancak cebinde parası yoktu. Tanımadığı birinden para istedi, vermeyince adamı izleyip tenha bir köşede şişleyerek öldürdü. Cinayeti gören bir adamı da kovaladı, yakalayıp boğazından keserek hayatına kıydı. Harçlık vermedi diye ağabeyinin dükkanını yaktı. Ayrıca yakın akrabalarından ikisinin daha evini yaktı. Silivri’deki babasını öldürmek için evini bastı, baba Selim pompalı tüfekle ateş ederek Yavuz’un elinden kurtuldu. Buradan Balıkesir Edremit’e anneannesinin yanına kaçtı. 3 gün birlikte kaldığı anneannesi annesiyle ilgili hoşuna gitmeyen bir söz söyleyince kristal kül tablasını başına vura vura öldürdü. Olayı duyan anne 2 gün sonra kalp krizinden öldü.

Reklam
Reklam

'Yaşlı insanlari öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum, hem de onlari öldürerek toplumu rahatlatıyordum.' ‘Artvin Canavarı’ ya da ‘Baltalı Katil’ olarak bilinen Adnan Çolak işlediği 11 cinayeti bu sözlerle açıkladı. 1992-95 yılları arasında Artvin ve ilçelerinde yaşları 68 ile 95 arasında değişen yaşlıları kurban seçen Çolak, öldürdüğü 6 kadına da tecavüz etti. Yakalandıktan sonra Adnan Çolak’ın yargilanması beş yıl sürdü. Zonguldak 1. Agir Ceza Mahkemesi, 25 yaşında cinayet islemeye baslayan Adnan Çolak'ı 6 kez idam, 112 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı.


Yakışıklı olması ve masum görüntüsü nedeniyle ‘Bebek Yüzlü Katil’ lakabı katılan Ali Kaya, tamamı Alanya’da gerçekleşen cinayetlerine, 1997 yılında amcası Celal Kaya’yı öldürerek başladı. Bu cinayet nedeniyle 5 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Cezası bitince, Adana'da kendi annesine tecavüz eden Zeynel Abidin Gümüş'ü öldürdü. Bu cinayet sonrası akli dengesi bozuk raporu alarak akıl hastanesine kaldırıldı. 1999’da ‘kapalı yerde duramaz’ raporu aldı ve hastaneden çıkarıldı. Bundan sonra Alanya’da 5 kişiyi daha bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra ‘kişilik bozukluğu’ teşhisiyle tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Burada da ‘çivici katil’ olarak bilinen Ayhan Kartal’ı bıçaklayarak öldürdü. Son cinayetinden sonra Şanlıurfa yarı açık cezaevi’ne kaldırıldı. Bir yıl sonra buradan firar eden Kaya, 2004 yılında Alnaya’da yakalandı.

Reklam
Reklam

Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe 20 Ekim 2006’da başladıkları katliamda, 52 saat içinde 7 kişiyi öldürdüler. Katliamın ilk kurbanı, Bursa-Yalova kara yolunun Ovaakça beldesi yakınlarındaki kestane şekeri satış mağazasında tezgahtarlık yapan Hüseyin Çalışkan oldu. Bundan beş saat sonra, İzmitte bir pişmaniye dükkanına giren zanlılar, burada da Fatih Kılıçı öldürdü. İkinci cinayettin üzerinden 7 saat geçmişken Sakaryanın Hendek ilçesindeki bir akaryakıt istasyonuna giren Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, burada iş yeri çalışanı Mehmet Çakırı öldürdü. Daha sonra otomobille uzun bir yol boyunca ilerleyen ve katliama devam eden ikili Mersin'in Erdemli ilçesine bağlı Tömük beldesinde büfe işleten Özkan Köse'yi Pozantı - Çamalan mevkisinde Bekir Ciritçi'yi, Gölbaşı'nda Enver Aycık ile Necati Yücel'i öldürdüler. Mehmet Karahasan ve Yiğit Bekçe, ilk cinayetten 52 saat sonra Kızılcahamam'da yakalandı. 6 ilde işlenen cinayetler için açılan farklı davalarda ikisi de birkaç kez müebbet hapisle cezalandırıldı.

Reklam
Reklam

İlk cinayetini 22 yaşındayken kardeşini boğarak gerçekleştirdi. Mart 1998-Şubat 2001 yılları arasında Kayseri’de 6 kişiyi daha öldürdü. Yakalandığında, "Zaten avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimeti" dedi.


17 Ağustos depremine kadar, evli ve iki kızı olan Orhan Aksoy’un sakin bir yaşamı vardı. Depremden sonra işleri bozulduğu için ailesini Romanya'ya yolladı ve öldürmeye başladı. Ekim 200-Ocak 2001 arasınada 5 kişiyi öldürdü. Kurbanlarını boğduktan sonra koliye koyup şehrin tenha bölgelerine bıraktığı için ‘kolici katil’olarak adlandırıldı.


Seri katil olarak tutuklandığında, İstanbul’un ilk seri katili Seyit Ahmet Demirci ile girdiği iddia üzerine öldürmeye başladığnı söyledi ve İstanbul DGM’de verdiĞi ifadede “Bu iddiayi kazandim.” dedi.


1971 doğumlu Erdinç Tümer, Ocak -Ağustos 1999 arasında İzmir ve Bursa'da 5 kişiyi öldürdü. Halen firarda polis tarafından aranıyor.

Reklam
Reklam

"Çivi görünce dayanamıyordum, insanların kafalarına çakmak istiyordum hep" Yakalandıktan sonra polise bu ifadeyi veren Süleyman Aktaş, ‘çivici katil’ olarak biliniyor. Elektrik Kurumu’nda hat işçiliği yaparken 31 bin 500 volt elektrik akımına kapılıp ağır yaralanan Aktaş, bu olaydan sonra 1986 yılında Antalya'da Nuri Keskin adındaki Başkomiseri öldürdü ve tutuklandı. Mahkeme akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdi ve Süleyman Aktaş'ı, Manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gönderdi.Köye döndükten 3 yıl sonra, 4 komşusunu boğarak öldürdü. Ona 'Çivici Katil' denmesinin nedeni ise öldürdüğü kurbanlarının kafalarının çeşitli yerlerine ve gözlerine çiviler çakmasıydı.


İstanbul’da boğazlarını kestiği kurbanlarını su kuyusuna attığı için bu adı alan Özkan Zengin 2 ayda 4 kişiyi öldürdü. Yakalandıktan sonra polisteki ifadesinde “Erkeklerden nefret ediyorum. İlk cinayetin ardından adam öldürmek alışkanlık oldu. Onlardan nefret ettim, nefretim öldürme hissiyle birleşince öldürdüm. cinayetler gazetelerde haber olunca öldürmeye ara verdim. Yakalanmasaydım içimdeki nefret nedeniyle öldürmeye devam edecektim" dedi.

Reklam
Reklam

Seyit Ahmet Demirci, Mayıs-Temmuz 1998 tarihleri arasında İstanbul'da üç mobilyacıyı dükkanlarının bodrum katında kafalarına kurşun sıkarak öldürdü. Demircinin neden sadece mobiyacıları hedef seçtiği ise geçmişte yaşadığı bir travmaya bağlı. Çocukluğunun geçtiği Fatsa’da en yakn arkadaşı ile birlikte küçük bir mobilyacı dükkanının bodrum katında saldırıya uğradı. Seyit Ahmet son kaçmayı başardı. Ancak yaşlı mobilyacının arkadaşı Habil'e tecavüz edilişini izledi. İki arkadaş bu olayı sonsuzluğa gömdüler. Ta ki üniversitede okuyan Habil'in intihar ettiği haberi gelene kadar. Habil'in neden intihar ettiğini yalnızca Seyit Ahmet biliyordu.


‘‘İçimdeki bir ses çocuklara yaklaşmamı söylüyordu. Ancak çocuklarla ilişki kurabiliyorum"... Ayhan Kartal, 20 Nisan 1985'te İkiçeşmelik'te 13 yaaşındaki Armağan Kayadipli'yi tecavüz edip boğarak öldürdü. Bir yıl hastanede tedavi görüp taburcu edilen Kartal, 23 Eylül 1989'ta Şirinyer'de 9 yaşındaki Barış Kurt'u da tecavüz edip öldürdü. Kartal, bu cinayetten sonra Pınarbaşı'ndaki evinde sandıkta saklanırken bulunmustu. Yine, 1992 yılında Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde müşahede altına alınan Kartal, 14 Ekim 1993'de kaçtı. Bir süre polisi peşinden koşturan Kartal şans eseri İzmir'de yakalandı, hastaneye döndü. Kartal, daha önce Korniş olan soyadını, ilk cinayetinden sonra değiştirmiş, yakalandığında da polislere, ‘‘İçimdeki bir ses çocuklara yaklaşmamı söylüyordu. Ancak çocuklarla ilişki kurabiliyorum" demişti. Manisa'da hastanedeki koğuşunda arkadaşları tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Reklam
Reklam