Türkiye'nin ürküten kanser raporu

TBMM Kanser Araştırma Komisyonu'nun taslak raporuna göre Türkiye'de kanser oluşumunda bazı çevresel etkenler, dünya ortalamasına göre 700 kat daha fazla...

Rapora göre yüksek gerilim hattı da kanseri tetikliyor. Habertürk'te yer alan habere göre; TBMM Kanser Araştırma Komisyonu’nun taslak raporunda, sünnetin rahim ağzı kanserini önleyen bir özelliği bulunduğu, kanserle mücadele için obezitenin önüne geçilmesi gerektiği bildirildi. Komisyonun taslak raporundan bazı bölümler...

  • Tüm ölümler içinde kanserden kaynaklanan ölümlerin oranı, 2000 yılında yüzde 13.1 oldu. 2004’te yüz binde 167 olan kanser görülme hızı, 2005’te yüz binde 180.3’e, 2006’da ise yüz binde 200’ün üzerine çıktı. Ülkemizde her sene yaklaşık 150 bin yeni kanser vakasının tespit ediliyor.
  • Karadeniz’in güney ve doğu yamaçlarında deri kanseri yoğun; mide, kalın bağırsak ve prostat vakaları daha çok 250 metrenin altında; akciğer vakaları ise tarımsal alanda görülüyor.
  • Bölgedeki 558 su numunesinin 103’ünde arsenik, 290’ında kurşun, 306’sında selenyum değerleri, Dünya Sağlık Örgütü limit değerlerinin üzerinde bulundu.
  • 250 kilometrelik yüksek gerilim hattının 600 metre mesafe içerisinde bulunan yerleşim yerlerindeki kanser vakalarının, hattın dışındaki yerlere oranla oldukça yüksek olduğu ortaya çıktı.
  • Türkiye, AB ülkeleri içinde 2.3 milyar Euro ile kansere toplamda en fazla harcama yapan ilk 6 ülke ara sın da yer alı yor. 2030 yılında 10 milyar Euro’yu aşacak.
  • Sigara ile ilgili kanserlerden yılda 90 binden fazla yaşam kaybolmakta; bu, her gün 150-200 kişi demektir.
  • Çevresel kanserlerden “asbest” ve “erionit”e bağlı kanserler, Türkiye’de dünya ortalamasından 700 kat daha fazla.
  • Radyasyona doğal kaynaklardan olduğu kadar, endüstriyel, tıbbi ve diğer kaynaklardan da maruz kalınması, lösemi, meme kanseri ve tiroid kanseri riskini artırabilmektedir. Çernobil nükleer kazası nedeniyle 2065 yılına kadar Avrupa’da 16 bin tiroit kanseri vakası ve 28 bin diğer kanser vakası olacağı tahmin edilmektedir.
  • Kapalı mekânda bronzlaşma işlemine 30 yaşından önce başlandığında, kutanöz melanom ve skuamoz hücre kanserleri riski artışı ile ilişkilendirilmektedir.
  • Sünnet uygulamasının gerek HPV bulaşımını önlemede, gerekse de servikal kanseri (rahim ağzı) önleme de önemli bir rolü vardır. Ancak son yıllarda 30 yaş üzeri kadınlarda yüzde 20 gibi yüksek oranlar saptandı.
  • Ülkemizde yeni nesillerde değişen cinsel aktiviteye bağlı olarak HPV görülme ve yayılma hızının gelecekte Batılı ülkelerdekine benzer oranlara yükselebilme riski vardır.
  • Akdeniz diyeti, kanser ve kardiyovasküler hastalıkların azalmasına katkıda bulunan diyet kalemlerinin kombinasyonudur. Akdeniz diyetinin izlenmesi, daha az sigara içme, daha az obezite, daha fazla fiziksel aktivite ile de ilişkilendirilmiştir.
Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: