TÜRKİYE'NİN YAŞAYAN İNSAN HAZİNELERİ - Kaval ustası Yaşar Güç baba mesleğini geleceğe taşıyor

Tokat'ın Niksar ilçesinde yaşayan ve UNESCO tarafından "Türkiye'nin Yaşayan İnsan Hazineleri"nden biri olarak gösterilen Yaşar Güç, 40 yılı aşkın zamandan beri erik ve kayısı ağaçlarına "ses" veriyor - Yaşar Güç: - "Kaval bizim öz çalgımız. Orta Asya'dan günümüze kadar gelmiş. Buradan da tüm Anadolu'ya ve dünyaya dağılmış"

MUSTAFA ÇAVUŞ - Tokat'ın Niksar ilçesinde yaşayan ve 2009 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Kültür Mirası Listesi'ne "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak kaydedilen kaval ustası Yaşar Güç, mesleğinin son temsilcileri arasında yer alıyor.

Türkiye'nin "Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri"ne kayıtlı isimlerden Yaşar Güç, Tokat'ın Başçiftlik ilçesi Erikbelen köyünde, 1968 yılında dünyaya geldi. Güç, ilkokulu köyünde tamamladıktan sonra imkansızlıklar nedeniyle eğitimine devam edemedi.

Reklam
Reklam

Meslek hikayesi, kaval ustası babasının yanında 11 yaşında çıraklıkla başlayan Güç, 40 yıl aşkın zamandan beri sanatını özveriyle sürdürüyor. Kaval yapımında özellikle erik ve kayısı ağaçlarını seçen Güç, yaptığı kavalları ilk önce kendisi çalıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünce 2009 yılında, kaval yapımı ve icrası dalında ismi UNESCO'ya sunulan Güç, aynı yıl UNESCO tarafından Kültür Mirası Listesi'ne "Yaşayan İnsan Hazinesi" olarak kabul edildi.

Yaşar Güç, AA muhabirine, kaval yapımına çırak olarak başladığını ve hala da çırak olarak devam ettiğini söyledi.

"Sanatın, öğrenmede sonu yok." diyen Güç, 11 yaşındayken kaval ustası babasından öğrendiği sanatı, geleceğe aktarmak adına iki oğluna da öğrettiğini belirtti.

"Dilli", "dilsiz", "uzun" ve "kısa" olmak üzere 4 türde 48 çeşit kaval yaptığını ifade eden Güç, bir kavalın yapımının 3 saat ila 3 gün sürebildiğini aktardı.

Güç, kaval yapımında özellikle iki ağacı tercih ettiğini vurgulayarak, "Kavalı sağlam dokusu olan sert ağaçlardan biri olan erik ve kayısı ağacından yapıyorum." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Türk kültüründe kavalın ayrı bir yeri olduğuna işaret eden Güç, şunları söyledi:

"Kaval bizim öz çalgımız. Orta Asya'dan günümüze kadar gelmiş. Buradan da tüm Anadolu'ya ve dünyaya dağılmış. İlk olarak da bir çobanın elinde görüldüğü için çoban çalgısı olarak biliniyor. Onun da bir hikayesi var. Çoban dediğimiz zaman kaval akla geliyor."

- Yaşadığı sokağın adı "Kavalcı"

Güç, 2000 yılında Niksar ilçesine taşındığını, burada yaşadığı sokağa "Kavalcı" adının verildiğini anlattı.

Yaptığı kavalları yurt içinde ve Avrupa ülkelerinde sanatçılara gönderdiklerini belirten Güç, en büyük isteğinin kaval ustalığının yaşatılması olduğunu sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: