LEFKOŞA (İHA) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs'ta iki halkın varlığını ve Rumların Kıbrıs Türkü'ne hükmedemeyeceğini teyit eden referandumun ardından gelinen noktanın iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Sağlam durursak AB'ye kendi ayaklarımız üzerinde gireriz" dedi.
Gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayı düşünmediğini de açıklayan Denktaş, "Talat, Serdar gibi yetişmiş insanlar var" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Denktaş, oğlu Serdar Denktaş için "Soyadı Denktaş olmasa baş tacı olurdu" ifadelerini kullandı.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs konusunda özellikle son aylarda yaşanan hızlı süreç, bu süreçte Türkiye hükümetiyle ilişkiler ve referandum sonrası izlenecek politikalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Süreci, yaşananları ve kırgınlıklarını ayrıntılı bir şekilde anlatan Denktaş, alışılmadık bir şekilde son aylarda toplumsal liderliği hükümetin üstlenmesinden de sanıldığı gibi rahatsızlık değil, memnuniyet duyduğunu ifade etti. Soruları yanıtlarken Annan Planı'yla ilgili bilinen kaygılarını tekrarlayan KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, yaşanan sürecin ardından bu planın yeniden gündeme geleceğine inanmıyor. "Bir tarafın reddi ile plan ortadan kalktı" diyen Denktaş, ikinci bir referandum ihtimalinin de gündemden çıkması gerektiğini söyledi.
Annan Planı'na karşı çıkmasına rağmen referandumun yıllardan beri Türk tarafının dile getirdiği iki ayrı halk ve Rum Yönetimi'nin Türkleri temsil edemeyeceği gerçeğini teyit ettiğini belirten Denktaş, "Bu noktadan sonra geldiğimiz yeri korumalı, gerisini düşmemeliyiz. Eşitlik, iki halk, garantiler gibi konuları tekrar tartışmaya açacak süreçlere, müzakerelere karşı çıkmalıyız" dedi.
Denktaş, "Türklerin evet yanıtı böylesi avantajlar sağladığına göre niye hayır kampanyası yürüttünüz, bu çelişki değil mi?" sorusuna ise "İki taraftan da hayır çıksa o zaman her şey daha da iyi olurdu. O zaman dünya iki tarafın da bir arada yaşamak istemediğini görür, başka formüllere yönelirdi" yanıtını verdi. Denktaş, "Allah'tan Rumlar 'hayır' dedi de felaketten döndük" sözlerini de tekrarladı.
Referandumda halkın yüzde 35'inin 'hayır' diyerek devlete ve egemenliğe sahip çıktığını, yüzde 65'in ise ambargoların kalkacağı, AB üyeliği, ekonomik sorunların aşılacağı beklentisiyle 'evet' dediğini söyleyen Denktaş, bu yönde vaatlerde bulunan dünya liderleri ve Türkiye hükümetini göreve çağırdı.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİ SENET OLARAK KABUL ETTİM" "Sözlerini, vaatlerini yerine getirmelerini bekliyoruz. Hadi bakalım" diye seslenen Denktaş, "Rumların 'hayır' demesine rağmen Türk tarafından 'evet' çıkarsa KKTC tanınacak" diyen Türkiye Başbakanı Erdoğan'a da, "Ben bu sözü milli senet olarak kabul ettim, bekleyeceğiz, bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Tüm vaatlere karşın bugüne kadar somut bir adım atılmadığını, Türk mallarının Rum limanlarından ihracını öngören düzenlemenin kabul edilemeyeceğini de ekleyen Denktaş, "Somut hiçbir şey yok.. Bekliyoruz, Bu geçici devrede dikkatli olmalıyız. Bize verir göründükleri kolaylıkların karşısında siyasi diyet isteyecekler. Bizi Rum'a bağlamak isteyen oyunlar olacak, dikkat" dedi.
Yeni süreçte kazanımların korunması için tek bir ağızdan konuşmanın ve devlet politikası belirlemenin önemini vurgulayan Denktaş, "İktidardaki partilerin mensupları her biri bir şey söylüyor. Bu dışardan bakanları şaşırtır ve bizi zayıflatır. Geldiğimiz yerden bizi aşağı çekmeleri için fırsat verir. O nedenle oturup bir yol belirlemeliyiz ve çok dikkatli olmalıyız" diye konuştu.
Referandumun ardından Türkiye'yle yapılması gereken ortak değerlendirmenin hala yapılamadığını, önümüzdeki günlerde bu konuda bir gelişme olabileceğini söyleyen Denktaş, "Siz de ortak değerlendirmeye katılacak mısınız" sorusuna, "Benim de doğal olarak olmam lazım. Olur muyum olmaz mıyım davete bağlı, göreceğiz" karşılığını verdi.
"Annan Planı'na karşı çıkıyorsunuz ama başka plan da yok. Kıbrıs AB'a girdi, Türkiye AB yolunda. Bu şartlarda bir lider olarak Kıbrıs Türkü'ne ne vaat ediyorsunuz?" şeklindeki soruya ise, özetle şu karşılığı verdi:
"40 yıl oturup beklemedik. Hayatımız görüşmelerle, arayışlarla geçti. Netice alamadık ve yıllarca Rumların uzlaşma istediği inancıyla dünya bize karşı cephe aldı. Ama bu arada biz devletimizi kurduk. Bugün gördüğümüz refahı hayatımızın hiçbir döneminde görmedik. Daha iyisine layığız ama bunun için devletten, egemenlikten fedakarlık yapamayız. Bu referandumla artık Rumların Kıbrıs Türkü'nü temsil edemeyeceği gerçeği tescil edildi. Artık iki eşit arasında birleşme gündeme gelebilir. Şimdi yeni bir durum var ve bu durumu korursak çok formüller bulunabilir. Türkiye bizi boş vermezse ve bizi desteklemeye devam ederse dünya bizim haklılığımızı teyit edinceye kadar bize yardımcı olacaklarına inanıyorum. Sağlam durursak AB'a kendi ayaklarımız üzerinde girebiliriz."
Rumların Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkma niyetinden hiçbir zaman vazgeçmediğini, referandumla da bu gerçeğin ortaya çıktığını söyleyen Denktaş, "AKEL ile CTP'nin dostluğu buna örnek, işin gerçeği, gerçek niyetleri esasa gelince ortaya çıktı" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Annan Planı ile birlikte son zamanlarda içte ve Türkiye hükümetiyle çatışma yaşadınız. Bu süreçte yalnız kaldığınızı, yıprandığınızd egemenliğe sahip çıktıı hissettiniz mi?" şeklindeki soruya ise "Üzüldüğüm anlar çok oldu, incindim ama özellikle Türk hükümetlerine karşı kırılma lüksüm yok" karşılığını verdi.
"TÜRK HÜKÜMETİYLE BİRLİKTE BENİ 'UZLAŞMA YOLUNDA ENGEL' GÖRDÜLER" Denktaş, "Türkiye denince akan suların durduğunu bilen bir kişiyim. Şimdiye kadar 'Türkiye' diyerek geldik. Türkiye yıllarca Kıbrıs konusunda yumruk gibiydi. İş parti siyasetine dönünce buradaki halk Türkiye'den gelen sese riayet etmeyi görev bildi. Bu ayrılığı yaşadık. Türk hükümetleriyle geçmişte de zaman zaman görüş ayrılıkları yaşadık ama ilk defa basın yoluyla yaşandı. Bunlar hep yeniliklerdi. Kıbrıs Türk halkını koloni idaresinden alıp devlete getirmiş bir kişinin yıpratılması için Madam Fogg'un Türkiye'de ve buradaki kalemşorlarının ne denli faaliyet gösterdiklerine şahit oldum. Fakat mücadelenin gereği addettim ve sarsılmadım. Görevimi yaptığımın idraki içinde görevimi yapmaya devam ettim, yazılı ve sözlü olarak endişelerimi belirttim, ikazlarımı yaptım. Üzüldüğüm anlar çok oldu ama, vatan müdafaasında bir asker mermi yağmuru altında nasıl ki şehit oluncaya kadar görevini yapar, bizim durumumuzdaki bir kişi de bu tür saldırılar karşısında görevini yapmaya devam eder. Belli ki ABD, İngiltere ve bazı AB ülkeleri, Türk hükümetiyle birlikte beni 'uzlaşma yolunda engel' olarak gördüler" şeklinde konuştu.
Zaman zaman gözlerinin yaşarmasının nedeninin yalnızlıktan değil, kaygılarından kaynaklandığını söyleyen Denktaş, "Geçmişi bu kadar tez unutan bir halkın başına çok büyük felaketler gelebilir. O günleri yeniden yaşamak istemem. Toplu mezarlar, toplu göçler yaşadım. Geçmişin acılarını ve nedenlerini bilen bir kişi olarak tabi ki gözlerim dolar, ağlamaklı olurum. Türk askerini adadan çıkaracak bir plana seve seve 'evet' diyen halkımı gördükçe içlenirim" dedi.
Türkiye'nin bu süreçte önerilere 'evet' diyerek uzlaşmacı tavır sergilediğini ve dünyadan "alkış aldığını" belirterek, "Rum ve Yunan da aynı olsaydı Kıbrıs gidecekti" ifadelerini kullanan Denktaş, "Rumların 'hayır' diyeceği dikkate alınarak danışıklı dövüş müydü" sorusuna, "Keşke öyle olsa, danışıklı dövüş olsaydı bana da söylenirdi ve ben de oynardım. Tamamen Rum tarafının 'evet' diyeceğine inanılarak oynanan bir oyundu ve Kıbrıs meselesini bitireceklerdi." diye konuştu.
HÜKÜMETİN ÖNE ÇIKMASI ÖNEMLİ; YÜKÜM HAFİFLEDİ" Hükümetin ön plana çıkma sürecinin İsviçre zirvesiyle birlikte başladığını belirten Denktaş, bu konuda da şunları anlattı:
"Mehmet Ali Talat gitmem için çok rica etti, 'gitmeyeceğim' dedim, çünkü oraya gidersem plan aleyhine konuşamazdım. Gitmedim ama hükümete tam yetki verdim. Bu hükümetin öne çıkması demekti ve ben onları bilerek gönderdim. Gelişmelerden de memnunum. Bu arada Amerika, İngiltere, hatta Türkiye tarafından onların sırtlarının okşanması beni gölgede bırakmak içindir aynı zamanda. Ama bu önemli değil. Hükümetin öne çıkması önemli ve benim yüküm hafifledi."
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olup olmayacağının sorulması üzerine ise, aday olmayacağını ilk kez açıkladı ve Başbakan Talat ile Başbakan Yardımcısı Denktaş'ı işaret etti. Denktaş, "Görevimi layıkıyla yaptım, daha fazla devam etmenin hiçbir yararı olmaz. Gerçi geçen seçimlerde de aynı şeyi düşündüm ve son an içten ve Türkiye'den gelen baskılarla devam mecburiyetinde kaldım. Ama gelecek yıl 82 yaşında olacağım. 3-5 sene hayatım kalmışsa onu da kendi kendime yaşamak hakkımdır. Ben de, ailem de adaylığımı düşünmüyoruz. Yetişen insanlar da var, Talat var, Serdar var. Bunlar insana umut veriyor" şeklinde konuştu.
Denktaş, Serdar Denktaş'ın siyasi geleceğiyle ilgili olarak da, "Soyadı 'Denktaş' olmasaydı bugün baş tacı yapılabilirdi. Soyadı 'Denktaş' olduğu için atılan taşlardan tabiatıyla pişecek, daha da olgunlaşacak. Takdirle izliyorum, iyi yetişti, güçlüdür, doğruları biliyor, memnunum. İnsan doğmaz, yetişir. Özellikle de çekerek yetişir" ifadelerini kullandı.