ESKİŞEHİR (İHA) - Yeryüzünde yüzde 2.5 olan kullanılabilir taze su oranı hergeçen gün artan kirlilikle tehlikeye giriyor.
Ortalama 2 milyon ton atık her gün nehirlere, göllere ve derelere karışıyor. Bir litre atık suyun, 8 litre temiz suyu kirlettiği göz önüne alındığında 2050'de bu kirliliğin 18 bin metreküplük temiz suyun kaybedilmesine neden olması bekleniyor. Kullanılabilir su potansiyeli ile su sıkıntısı olan ülke kategorisinde yer alan Türkiye için de tehlike kapıda. BM Su Raporu'na göre 2025'de bu ülkeyi büyük su sıkıntısı bekliyor.
Yaşam kaynağı suyun sürüklendiği tehlikeye dikkat çeken Eskişehir-Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, BM verilerine göre dünya su gerçeğini rakamlarla şöyle özetliyor:
"Yeryüzünün yüzde 70'i su, bunun yüzde 97.5'i tuzlu su ve yüzde 2.5'i taze sudur. Taze suyun, yüzde 2.14'ü buzullarda, binde 6'sı yer altı, binde 0.9'u yüzey suyudur. Kirli suların yol açtığı hastalıklardan her yıl 2.2 milyon insan ölüyor, her 8 saniyede bir bebek can veriyor. 1.2 milyar insanın içecek suyu yok. Dünya nüfusunun üçte birinin, 2.4 milyar insanın, su arıtma tesisi bulunmuyor. Kalkınmakta olan ülkelerde sanayi atıklarının yüzde 70'i, kanalizasyonun yüzde 90'ı doğrudan su kaynaklarına verilmektedir. Ortalama 2 milyon ton atık her gün nehirlere, göllere ve derelere atılmaktadır. 1 litre atık su, 8 litre temiz suyu kirletmektedir. Dünyada ortalama 12 bin metreküp kirlenmiş su var. Kirlenme engellenmezse 2050'de bu kirlilik 18 bin metreküplük temiz suyun kaybedilmesine neden olacaktır. Dünya tarım alanlarının yüzde 70'i çölleşme tehlikesi altında".
Dünya nüfusunun yüzde 40'ı su sıkıntısı çekiyor
Kirli su kurbanlarının çoğu, gelişmekte olan ülkelerde. Son yüzyılda dünya nüfusu 2 kat, su tüketimi ise 6 kat arttı. Dünya nüfusunun yüzde 40'ı su sıkıntısı çekiyor. UNICEF verilerine göre, beş kişiden biri temiz sudan mahrum. En yoksul yüzde 20'lik kesim temiz içme suyuna muhtaç. İçme suyu bulunur ve arıtma sistemi kurulursa pis sudan kaynaklanan salgın hastalıklardan ölen 1.6 milyon kişinin hayatı kurtulabilecek. Avrupa'da kişi başına günde 160 litre su tüketildiğini kaydeden Prof. Dr. Kaya, "Bu oran Somali'de 5-10 litre ve bu suya ulaşmak için kilometrelerce yol katedilmek zorunda" diyor.
UNICEF'e göre dünyada her 8 saniyede bir çocuk susuzluk ya da uygun sıhhi tesis eksikliğinden ölüyor. Kız çocukları suya ulaşmak için çok zaman harcadıklarından okula devam edememekte. Beş yaş altı çocuklarda ishalden günde 4 bin 500 çocuk ölüyor. 2032'de dünya nüfusunun yarısı içecek su bulamayacak.
Kişi başına düşen su miktarı 10 bin metreküpten fazla olan ülke su zengini, kişi başına düşen su miktarı 3-10 bin metreküp olan ülke yeterli suyu olan, kişi başına düşen su miktarı bin-3 bin metreküp olan ülke su sıkıntısı olan ülke, kişi başına düşen su miktarı bin metreküpten az olan ülke su fakiri ülke kategorisine giriyor. En çok suyu sahip 3 ülke; Fransız Guinası (812 bin m3), İzlanda (609 bin m3) ve Guyana (317 bin m3) iken en az suya sahip 3 ülke; Kuveyt (10 bin m3), Gazze (52 bin m3) ve BAE (58 bin m3).
Prof. Kaya'nın verdiği bilgiye göre, Türkiye, kişi başına bin 642 metreküp kullanılabilir su potansiyeli ile su sıkıntısı olan ülke kategorisinde yer alıyor ve mevcut su potansiyelinin yüzde 36.5'i geliştirilebilmiş. Kaya, "BM Su Raporu'na göre 2025'de büyük su sıkıntısı çekeceğiz. 21. yy ikinci yarısında komşularımız Orta Doğu ve Arap yarımadasında büyük su sıkıntıları yaşanacak" diyor. UNESCO'nun Dünya Su Gelişme Raporu'na göre tatlı su kaynakları, temizliği, atık suyun işlenmesi açısından Türkiye dünyada 45/148. sırada. Türkiye'de ekolojik dengeye katkı sağlayan 250 sulak alan var. DSİ 50 yılda 558 baraj ve 42 gölet yapmış bulunuyor.
Su kullanım hızı nüfus artışının iki katından fazla
Suyun insan sağlığı ve iyi yaşam için vazgeçilmez olduğunu hatırlatan Prof. Kaya, "Son yüzyılda su kullanım hızı nüfus artış hızının iki katından fazla büyümüştür. Her ne kadar küresel su kıtlığı olmasa da sayıları artan bir çok bölgede kronik su azlığı yaşanmaktadır. 2025'de 1.8 milyar insan mutlak su kıtlığı ile karşılaşacak ve dünya nüfusunun üçte ikisi su açısından sıkıntılı günler yaşayacak" uyarısını yapıyor. Kaya, arz ve talep dengesizliği, yer altı sularının bozulması, yüzey sularının kirlenmesi, bölgesel rekabetler, bölgesel ve uluslar arası çıkar çatışmalarının su konusunu her zaman ön plana çıkardığını belirtiyor. Suya en fazla talebin tarımda var olduğunu vurgulayan Kaya, "Tarıma dayalı fakir ülkelerde büyük ölçek su geliştirme projeleri fakirliği azaltmada, besin emniyetinde, sellerden ve kuraklıktan korunma ve geniş iş alanları yaratmada çok önemli" tespitinde bulunuyor.
"Temiz su hayattır, fakat kirli su felakettir" diyen Kaya, "Dünyada milyonlarca insan su kıtlığı ile karşı karşıyadır. Her yıl milyonlarca çocuk sudan kaynaklanan hastalıklardan ölmektedir. Bazı fakir ülkeler kuraklıktan çok sıkıntı çekmektedir" şeklinde konuşuyor. Kaya, şu tavsiyeleri sıralıyor:
"Tarımda suyun verimi artırılmalıdır. Kadın ve kızlar uzak mesafelerden su taşımaktan serbestleştirilmelidir. Sanitasyon öncelikli olmalıdır. Su yönetimine önem verilmelidir. Tüm insanlara temiz ve emin su sağlanmalıdır. 21 yy.'da yaşayabilmek için dünya su kaynakları dikkatli kullanılıp yönetilmelidir".
Dünyada gıda tüketiminin önümüzdeki 25 yılda ikiye katlanacağı ve bu sebeple daha çok su depolanması gerektiğine de değinen Prof. Kaya, "Dünyada mevcut hidroelektrik potansiyelin yüzde 70'i halen değerlendirilmemektedir. Hızlı nüfus artışı/gelişme ve iklimsel değişimler önemli çevresel problemler yaratmaktadır. Su ve su kirliliği ile ilgili bölgesel ve uluslar arası işbirliği artmalıdır. Su kaynakları korunmalı ve bilinçli yönetilmelidir. Türkiye su sıkıntısı çekilen bölgelere yakın olduğundan, sahip olduğu sınır aşan su potansiyelini doğru değerlendirmek zorundadır" şeklinde konuşuyor. Kaya, sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Lütfen doğada zaten temiz olan suyu kirletmeyelim ve verimli kullanalım. Kalkınırken doğal kaynaklarımızı azami kullanıp; gelecek nesillere koruyarak aktarmayı görev kabul edelim. Su arıtma, sıfır atık, tekrar kullanım ve geri dönüşüme önem verelim".