##anket=haber_kandavasi##
Katliam da annesi öldüğünü söylerken ağlayan Sıddık Çelebi, donuk bakışlarıyla dudaklarından sadece şu sözler dökülüyordu: "Acı ve annemin intikamı."
Mardin'in Mazıdağı ilçesinde aynı aileden, çoluk çocuk demeden 44 kişinin katledilmesi, İnfiale yol açtı. Kan davası nedeniyle gerçekleştiği iddia edilen olayın ayrıntıları yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlarken "Kan Davası" gerçeği bir kez daha Türkiye'nin gündemine oturdu.
Peki nedir Kan davası? İnsanları bir birine düşüren ve toprakları kanla sulayan bu bitmez tükenmez olan intikam?
Yüzyılların toplumsal hastalığı olan kan davası çağdaş bir cahiliye adeti olarak maalesef günümüzde de sürdürülüyor. Hala insanın insanı acımadan öldürdüğü, sırf aynı kanı taşıdığı için masum insanların dahi katledildiği günümüzde, insanlara kan davasının tüm yönleriyle anlatılması gerekiyor. Son bir haftada meydana gelen kan davaları ile ilgili dehşet verici olaylar, kamuoyunu dehşete düşürdü.
Akrabalık ilişkilerinin sıkı olduğu toplumlarda öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme biçimindeki karşılıklı cinayetlerle süren aile ve kabileler arası çatışmalara genel olarak "Kan Davası" deniliyor. Hak arama sürecinin bulunmadığı, anlaşmazlıkların tarafları hoşnut edecek biçimde çözümlenmediği, hak ve adalet duygularının tatmin edilmediği hukuk sistemlerinde, bireyin hak ve adaleti kendi başına gerçekleştirme girişiminin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Araştırmacı yazar Ahmed Özalp Milli Gazete Online'de yer alan analizinde, Kan davasının genellikle haksızlığa uğrayan taraftan bir kişinin, suçlunun işlediği suça uygun biçimde cezalandırılmaması durumunda, intikamını alma, onurunu kurtarma, hak ve adaleti gerçekleştirme girişimiyle başlayıp, karşı tarafın aynı gerekçelerle işlediği cinayetlerle sürdüğünü belirterek, "Kan davasının başlamasından sonra davaya taraf aile üyeleri güçlü bir dayanışma içine girerler. işlenilen cinayetten aile üyelerinin her biri teker teker sorumlu tutulur. Bu davalarda genellikle ailelerin erkek üyeleri hedef alınır, kadın ve çocuklara yönelik cinayetlere az rastlanır. Fakat kan davasının aile sınırlarını aşarak aşiretler arası bir düşmanlığa dönüştüğü çevrelerde kadın ve çocukları da içine alan toplu cinayetler de görülebilir" deniliyor.
Ahmed Özalp kan davasının kökeniyle ilgili de şu bilgileri aktarıyor: "Kan davası, İslam öncesi Arap toplumunda en yaygın adetlerden birisiydi. Hak ve adaleti gerçekleştirecek bir hukuk ve toplum düzeninden yoksun olan cahiliye toplumunda kan davaları kabileler arası düşmanlık ve savaşların başlıca nedenleri arasında yer alıyordu. İslâm câhiliye dönemine ait bir çok adetle birlikte kan davasını ortadan kaldırdı; getirdiği insan ve toplum anlayışı ile adalet düzeni ile toplumsal bir afet olan kan davasını ortaya çıkaran nedenleri yok etti. İslâm'a göre insan canı, malı, namusu, haysiyeti, tüm hak ve özgürlükleri ile dokunulmaz bir varlıktır. Hiç kimse hukuk dışı bir gerekçe ile insanın maddi ve manevi varlığına tecavüz edemez, hak ve özgürlüklerini kısıtlayamaz. Kaldı ki mü'minler bu tür davranışlar içine giremezler. Çünkü mü'minler, inançları gereği kardeştirler, birbirlerine karşı İslâm'ın öngördüğü kurallar dışında davranamazlar. Mü'minler bireysel ve toplumsal hayatlarında tam bir dayanışma ve yardımlaşma içinde bulunmak; İslâm'ın egemenliğini sağlamak yolunda ortaklaşa çaba harcamakla yükümlüdürler."
-Suç ile ceza arasındaki niteliksel eşitsizlik ve cezanın adalet duygusunu tatmin etmekten uzak olması.
-Bir insanı haksız yere ve kasıtla öldüren bir kişinin bir-kaç yıl sonra ortalıkla dolaşması, intikam duygularını harekete geçiriyor.
-Üstün otoritenin olmayışı.
-Suçun şahsiliği prensibinin geçerli olmaması.
- Kişisel öç alma safhasının devam etmesi. Suçluyu üstün güç, devlet otoritesi değil kişiler cezalandırmaktadır.
-Güçlü siyasal merkezi otoritenin olmayışı. Kişiler bir sorunları olduğunda adli yargıya değil, aşiret ve kabile reislerine veya çevrede güçlü kim ise ona gitmektedirler.
-Yoksulluk, hareketsizlik ve dış dünya ile ilişkilerin çok zayıf olması.
-Eğitim seviyesinin düşüklüğü
-Her alanda cehalet. Tarımda, ticarette, sosyal ilişki düzeyinde ve dini bilgilerdeki cehalet.
-İntikam. Kin ve intikam duygusunun mertlikle eş anlam kazanması ve toplum tarafından olumlu tepkilerle karşılanması.
-Irkçılık (mikro anlamda) aile ve aşiret ırkçılığı.
-Başlık parası ve kız kaçırmaların ortaya çıkardığı sorunlar,
İnsanın insanı acımadan öldürdüğü, sırf aynı kanı taşıdığı için masum insanların katledildiği kan davasını, İslam Peygamberi kaldırmıştı. Kan davasının dini boyutu anlatılmadan, meselenin sosyoekonomik analizlerle çözülmesi imkânsız! Son bir haftada meydana gelen kan davası olayları, kamuoyunu dehşete düşürdü. Tarsus'ta aynı aileden 5 kişinin başından vurularak öldürülmesi, kan davasından kaçarak İzmir'e yerleşen bir kişinin camide Kur'an okurken ensesinden vurularak öldürülmesi ve son olarak Hazro Belediye Başkanı'nın kan davası yüzünden görevini bile yerine getiremediğinin ortaya çıkması, Türkiye'nin kangrenleşmiş yaralarından olan kan davasını tekrar gündeme getirdi.
TARSUS'TA YAŞANANLAR
Mersin'in Tarsus ilçesinde 5 kişi tabancayla vurularak öldürüldü. Olayın nedeninin kan davası olduğu iki aile arasında kız kaçırma meselesinden başlayan hasımlık olduğu belirlendi. Silahlı saldırı Şehit Kerim Mahallesi'ndeki bir çay bahçesinde, gün ortasında meydana geldi. Silahlı iki kişi, çay bahçesine girdiler ve bir masada oturan 4 kişiye yakın mesafeden ateş ettiler. Ahmet, İzzettin ve Bahri İkilik olay yerinde hayatını kaybetti. Kaçmaya çalışan Mahmut İkilik'i takip edip Abdi İpekçi Caddesi'nde kıstıran katiller, İkilik'in oğlunun "N'olur babamı öldürmeyin" şeklindeki yakarışına da aldırış etmedi. Saldırganlar, Fahrettin Paşa Mahallesi'ne gidip, burada da sokakta yürüyen Abidin İkilik'i öldürdüler.
Tarsus'ta aynı aileden 5 kişinin bir çay bahçesinden otururken kan davalıları tarafından başından vurularak öldürülmesi, kan davasından kaçarak İzmir'e yerleşen bir kişinin camide Kur'an okurken ensesinden vurularak öldürülmesi Hazro Belediye Başkanı'nın kan davası yüzünden belediyedeki görevini bile yerine getiremediğinin ortaya çıkması,Türkiye'nin kangrenleşmiş yaralarından olan kan davasının boyutlarını gözler önüne seriyor.Mardin'de yaşanan son olay ise kan davsının nasıl vahşete dönüştüğünü izah ediyor.
Tarsus'un Şehit Kerim Mahallesi'ndeki bir çay bahçesinde çıkan silahlı saldırıda aynı aileden 5 kişinin öldürülmesi olayına karışan ailelerin göç ettiği Diyarbakır'ın Hazro İlçesi'ne bağlı Meşebağları köyünde son 70 yılda kan davası nedeniyle 100'ü aşkın kişi hayatını kaybetti.
Diyarbakır'ın Hazro ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki 700 nüfuslu Meşebağlar köyünden 450'ye yakın kişi de aynı nedenden göç etmek zorunda kaldı. Bakanların, milletvekillerinin, valilerin ve belediye başkanlarının bile barıştırmak için aracı olduğu köydeki aileler arasında 70 yıldır barış sağlanamadığı için, köye, "Erkeklerinin eceliyle ölmediği köy" deniliyor.
Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nde, köpek kavgasıyla başlayan ve 58 yıldır süren kan davasının son kurbanı 28 yaşındaki İbrahim Daşğın oldu. Kan davasından kaçıp İzmir'e yerleşen ve inşaat işçiliği yapan İbrahim Daşğın, önceki gün akşam namazından yarım saat önce Bornova ilçesi Çamdibi Semti Taşköprü Camii'ne gitti. Camide tek başına Kuran-ı Kerim okumaya başlayan Daşğın, kimliği belirsiz bir kişi tarafından ensesinden tek kurşunla vurularak öldürüldü. Genç adamın babasının da karşı aileden iki kişiyi öldürdüğü ve cezaevinde olduğu bildirildi. 1950'de iki ailenin kavga eden köpeklerinin birinin ölmesiyle başlayan kan davası, 2002'ye kadar devam etti. İki ailenin kan davasında 50'ye yakın insan hayatını kaybetti.
Daşğın'in başından sızan kan, olay anında okuduğu Yasin Suresi'nin açık olduğu Kuran-ı Kerim'in 36 ile 40. ayetlerinin bulunduğu sayfalara sıçradı. Ayetlerin meali ise şöyle: "Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir. Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar..."
İkilik ailesinden 5 kişinin öldürülmesiyle gündeme gelen Hazro'da kan davasından Belediye Başkanı da muzdarip. Hafta da 2 gün ilçeye gelebilen Başkan Hamit Ergin, 2 panzer eşliğinde makamına gidebiliyor. Diyarbakır'ın Hazro İlçesi Belediye Başkanı Hamit Ergin, 2005 yılında kan davası nedeniyle 4 ay görevini ilçe dışından yürütmüştü. Ergin, 6 bin 200 nüfuslu ilçeyi telefonla yönetip resmi evrakları Diyarbakır'da imzalamış, daha sonra güvenlik önlemleri altında ilçedeki görevine dönmüştü.
Hazro Belediye Başkanı Ergin, halen yaşadığı kan davası nedeniyle ilçeye haftanın 2 günü polisin aldığı yoğun güvenlik tedbiri altında girebiliyor. Makam odasından çıkamayan Ergin, geceyi 3 aydır Hazro dışında geçiriyor. Ergin'i ilçedeyken makam arabasını 2 panzer sürekli izliyor. İkilik ailesinden 5 kişinin Tarsus'ta öldürüldüğünü hatırlatan Ergin, "Kaçmak çözüm değil, Almanya'ya da gitseniz sizi buluyor" dedi.
Kan davasının sona ermesi için Diyarbakır eski Valisi Efkan Ala'nın büyük çabası olduğunu ancak bir sonuç alınamadığını belirten Ergin, "Kan davaları sadece 2 ailesinde kalmıyor. Durumdan fayda sağlayan aileler var. Kışkırtıcılık yapanlar var. Üç yıldır bir gece Hazro'da kalamadım. Sürekli tedirgin haldeyiz. Kimse böyle yaşamak istemez. Bu sorundan kaçıp kurtulamazsınız. İstanbul'da hatta Avrupa'da işlenen kan davası cinayetleri var" dedi.
DİN, HİÇBİR CİNAYETİ ONAYLAMAZ!
"İslam kan davası gibi toplumsal bozuklukları haram kılmıştır. Kan davası gütmek kesinlikle caiz değildir. Peygamberimiz kan davasını bizzat kendisi kaldırarak, toplumu İslam öncesi Cahiliyye'nin adetlerinden temizlemiştir. Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki:"İnsanların Allah'a en sevimsiz olanları şu üç kişidir: 1-Mekke'de Harem bölgesinde haddi aşan. 2-Müslüman olduğu halde Cahiliyye âdetini benimseyen. 3-Haksız yere Müslüman kardeşinin kanının dökme arzusunda bulunan, KAN DÂVÂSI güden kimse." (Sahih-i Buhari, Kitabud-Diyat, Bab No: 9)
CAHİLİYYE ADETİ!
"Kan davası, İslam'da kesin yasaklanmış önemli haramlardandır. Veda Hutbesi'nde Peygamber efendimiz açıkça yasaklamıştır. Keza namus cinayeti adı altında kadına yapılanlar da din dışıdır. Hiç kimsenin veya bir grubun bir kişinin katli konusunda hüküm verme ve uygulama yetkisi yoktur. Kimse kendini hakim yerine haşa Allah (CC) yerine koyamaz. Kan davası, namus ve töre cinayetleri gibi suçlar, bazıları öyle lanse etmek istese de hiçbir şekilde dinle buluşmamaktadır. Hepsi Cahiliye dönemi adetleridir. İslam dini bunları kaldırmıştır."