Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, kemik iliği ve kök hücre bağış ve nakillerinin arttırılması için yürütülen TÜRKÖK projesi için basın toplantısı düzenledi. Kınık, kan bağışı konusunda da önemli açıklamalar yaparken, milli kan endüstrisi ve milli kan bankacılığı hakkında da müjdeler verdi.Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, 2013 yılında protokolü imzalanan ve 2014 yılında ilk bağışını alan, kemik iliği, kök hücre bağış ve nakillerindeki uzun bekleme sürelerini ortadan kaldırmak için yürütülen TÜRKÖK projesi hakkında bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının ardından projeyi ve gelinen son durumu değerlendiren Başkan Dr. Kınık, olumlu sonuçlar elde ettiklerine vurgu yaptı. Kınık, “TÜRKÖK projemiz, Sağlık Bakanlığı ile Kızılay arasında 2013 yılında imzalanan bir protokolle başladı. 2014’ün Ağustos ayında ilk bağışımızı aldık. TÜRKÖK projesinin hedefi, Türkiye içerisinde kemik iliği ve kök hücre nakli bekleyen hastalarımıza Türkiye içerisindeki bağışçılarımızı bağışçı haline getirmek. Şu an itibariyle, iki yılını devirdiğimiz bu günlerde 164 bin kemik iliği ve kök hücre bağışçısına ulaşmış durumdayız. Süreç şöyle işliyor. Kızılay 12 merkezinde kök bağışlarını alıyor. Buradan almış olduğu örnekleri Sağlık Bakanlığımıza iletiyor. Sağlık Bakanlığımız dokuları inceleyip bu örnekleri veri tabanının içerisine verileri koyuyor. Daha sonra hastalar başvurduğunda onların doku tipleri de bu sisteme işleniyor ve otomasyon sistemi eşleşmeyi sağlıyor. Eşleşme gerçekleştirdikten sonra bağışçı ve hastaya bir bilgi notu gönderiliyor. Biz de organizasyonu yapıyoruz. Şu an Türkiye’de kemik iliği nakli bekleyen yaklaşık bin 400 kadar hastamız var. Şimdiye kadar da yaklaşık 900 eşleşme gerçekleşti. Bunlardan da 166 tanesi nakil oldu. Bu anlamda Türkiye’deki kapasite her geçen gün artıyor” ifadelerini kullandı.“Kan ihtiyacı konusunda Kızılay’ın resmi uyarılarına itibar ediniz”Türkiye’de kan bağışı oranının artması gerektiğini, ancak kan bağışı konusunda spekülasyonlara da inanmamak gerektiğini ifade eden Dr. Kınık, “Türkiye’de kan bağışı oranı yüzde 3.6’lar seviyesinde. Bu, gelişmiş ülkelerde yüzde 5’ler seviyesinde. Öncelikle bu oranımızı gelişmiş ülkelere yaklaştırmak durumundayız. Sağlıklı bir kan bağışçısı erkek senede 4 kere, kadın da 3 kere kan bağışında bulunabilir. Plazma bağışı daha sık yapılabilir. Bu anlamda düzenli kan bağışçısı oranını da arttırmaya çalışıyoruz. Türkiye’de bu oran beklediğimiz seviyelerin altında. Kan acil değil, sürekli bir ihtiyaçtır. Olağanüstü durumlarda da Kızılay’ın kan ihtiyacını karşılayacak kapasitesi vardır. Eğer gerçek anlamda bir kan ihtiyacı oluşursa, bu konuyla ilgili Kızılay’ın resmi uyarılarına itibar ediniz. Biz bu çağrıları zaten kendimiz yaparız. Biz bu çağrıları zaten 4 milyon bağışçımıza kısa mesaj yoluyla ya da doğrudan iletişime geçerek duyuruyoruz” şeklinde konuştu.“Kan ürünleri konusunda yüzde 100 dışa bağımlıyız”Kan ürünleri konusunda dışa bağımlılığa dikkat çeken Kınık, bu alandaki çalışmalardan bahsederek müjde verdi. Kınık, “Ülkemiz maalesef yüzde 100 dışa bağımlı. Kan ürünleri konusunda maalesef milli bir endüstrimiz bulunmamakta. Yılda yaklaşık 800 milyon TL gibi bir rakam ödemekteyiz. Bu konuyla alakalı Sağlık Bakanlığımız düzenleyici kurum olmak üzere, Sosyal Güvenlik Kurumumuz ödeyici kurum olmak üzere, Kızılay temel ham madde tedarikçisi olmak üzere ve özel sektör de bu tesisleri kuracak, işletecek, ürünleri ticarileştirecek ve iç piyasaya sürecek olan aktörler olarak şu an bu süreçlerin üzerinde çalışmaktayız” ifadelerini kullandı.Kınık, konuşmasının sonunda bir müjde daha vererek, “Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörümüz ile konuştuk ve anlaştık. Bir kan bankacılığı enstitüsü kuracağız. Bu kan bankacılığı enstitüsünde bu konularla alakalı pek çok çalışmalar yapılabilecek” dedi.Kızılay Başkanı Kınık’ın konuşmasının ardından bağışta bulunan iki donör de yaşadıkları süreci ve sonrasındaki duygularını ifade etti. Çok küçük bir bebeğe donörlük yapan Havva Kaya, “Bir arkadaşımıza ilik gerekiyordu. Bununla ilgili Kızılay’a 3 tüp kan bağışında bulundum. Süreç bu şekilde başladı. Kabul ettik, gerekli tetkikler tekrar yapıldı. 2015 doğumlu bir çocuk içindi. Daha sonra 3 günlük bir aşılama süreci ve sonra da işlem gerçekleşti. Herhangi bir sıkıntı, zorluk çekmedik. Bizim için mutluluk vericiydi. Daha tanışmadık ama çocuk için de öyledir mutlaka, ailesi için de” diye konuşurken, bir başka donör olan Arzu Toprak ise, “11 yaşında bir çocuğa donör olma şansını yakaladım. Cana can olmak gibi bir deyim kullanıyorsunuz, çok doğru belki; ama ben aslında sizde olan bir şeyi birisiyle paylaştığınızı düşünüyorum. Yani yaptığınız çok fazla bir şey yok aslında” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz