Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu yönetiminde, Dr. Süleyman Gedik ve Dr. Melike Balkır tarafından hazırlanan raporda, Türkiye'nin bilgisayarlaşma, iletişim, araştırma-geliştirme, nitelikli insan gücü, bilgi, yoğun ürün ve hizmet üretimi, eğitim kurumlarının nitelik ve niceliği, geleceği hazırlamakla yükümlü kurumları ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dünya ortalamalarının altında kaldığı vurgulandı.
Raporda, sanayileşmek ve teknoloji devrimi içinde yer alabilmek için geniş çaplı bir dönüşümü gerektirdiği belirtilerek, "Her ne kadar lokomotif görevini üstlenmiş olsa da sanayi kesiminin tek başına, büyük dönüşümün bütününü üstlenmesi mümkün görünmüyor. Ancak köklü bir sanayileşme atılımı ile gerçekleşebilecek bir sıçrama, tüm kesimlerin ortak ve kararlı çabasını gerekli kılıyor" denildi. 21. yüzyılın büyük tehditler içerdiği kadar, önemli fırsatları da sunduğu ifade edilen raporda, şu görüşlere yer verildi:
"Günümüzün ve geleceğin teknolojileri, girişimciliğe ve genç nüfusa prim sağlıyor. Bu özelliklere sahip olan Türkiye elindeki kaynakları doğru yönlendirir, genç nüfusunun ve stratejik konumunun avantajlarını değerlendirmeyi başarabilirse ekonomik kalkınması ivme kazanabilir. Bu dönüşümü gerçekleştirebilmek için sanayi kesiminin atması gereken ciddi adımlar olduğu kadar, kamu kesiminin de gündeme getirmesi gereken idari ve mali reformlar var. Serbest rekabete dayalı, hakkaniyetli ve fırsat eşitliği sağlayan ekonomik ve sosyal ortam, çağdaş dünyanın temel şartı olduğu kadar, uluslararası rekabet için de 'olmazsa olmaz' bir koşuldur. Bu koşulun yerine getirilmesi, sadece sanayiyi ya da ekonomiyi değil, toplumun tümünü kapsayan bir hukuk devletinin tesis edilmesi ile mümkün olabilecektir."
Türkiye'nin bir taraftan eksikliklerini giderirken, bir taraftan geleceği kazanmasını sağlayacak köklü bir yeniden yapılanma projesini de gerçekleştirmek zorunluluğunun bulunduğu vurgulanan raporda, "Projelerin birini yaparken diğerinin ertelenmesi, ileri düzeydeki topluluklarla aradaki farkın daha da büyümesine yol açacaktır. Türkiye sanayileşmek zorundadır. Gelinen noktada hastalık sadece sanayi, finans, hatta ekonominin bütünü ile dahi sınırlı değildir. Vücudun tümünü sarmıştır .Yeniden yapılanma çerçevesinde bürokrasinin dürüst kirlenmemiş teknik kadrolarının, temizlenmeyi öngören kesimiyle işbirliği yapmaları gerekir. Bunları gerçekleştirirken hukuk düzeni sınırlayıcı değil, özgür olmalıdır" ifadelerine yer verildi.
Raporun sonunda, eğitime gerekli kaynakları ayırmamakta ısrar eden Türkiye'nin kendi geleceğini ipotek altına aldığı dile getirildi.