TÜSİAD Yeni Anayasa çalışmasını açıkladı

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin "Yeni Anayasa" çalışmasının sonuçlarını açıkladı.

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin "Yeni Anayasa" çalışmasının sonuçlarını açıkladı.
**İşte Boyner’in açıklamalarından satır başları:**
Örgütümüzün tarihine baktığımda ülke yararına yeni duruşlar benimsemiş, çağın gereklerini kamuoyuna paylaşmakta hayli başarılı bir performans gösterdiğini görüyorum. 40 yıl sonra bugün dünya ekonomisinin ilk küresel krizini yaşıyoruz. Orta Doğu’da hak ve özgürlük isyanlarının bu krizleri yeniden tetikleyebilecek nitelikte.
Küresel ekonomi ve güç kaymasının ardından BRIC ülkeleri ön plana çıktılar. Ancak Çin gibi yükselen güçler dünya siyasetin sorumluluk üstlenebilecek kapasiteye sahip değil. Tunus ve Mısır'da diktatörlükler hızlı bir şekilde yıkılmışken, bazı ülkelerde ise bu değişimin kanlı olabileceğini Libya örneğinden görüyoruz.
**MESAFEMİZİ KORUYALIM**
Biz o halkların taleplerini doğal yerinde ve haklı buluyoruz. Bölge insanlarının gıpta ile izlediği bir ülkenin vatandaşları olarak bizler de onlara destek olmalıyız. O ülkelerin inşaasına ve yeniden kalkınmasına bir an önce başlanmasını diliyorum.
Olaylara bakarken mesafemizi korumamamız soğuk kanlı değerlendirme yapmamızda yarar var. Türkiye'nin bu ülkelere model olup olmayacağı tartışıldı. Türkiye'nin bir model olmaktan çok tecrübelerinden yararlanılacak bir ülke olduğuna inanıyorum. Ancak belirleyici olan o ülkelerin vatandaşları olacaktır.
**AB HEYECANI AZALDI**
Türkiye-AB ilişkilerinin kaygı verecek düzeyde kötü olması halkımızın bu projeye yönelik heyecanını azalttı.
Başka diyarlarda başka ülkelerin sorunlarını çözmek için harcadığı enerjiyi başta Kıbrıs olmak üzere bizi daha yakından ilgilendiren sorunların çözümü için de harcamalıyız.
**KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET**
Ortadoğu halklarına örnek olmakla övünen bir Türkiye’nin kazanılmış haklarından geriye düşmesi söz konusu olmamalıdır. İletişim özgürlüğünün fütursuzca ayakaltına alınması ve kadınlara yönelik şiddetin artması demokrasimiz için hayırlı değildir.
**GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI**
Gazetecilerin ne ile tutuklandıklarını bilmemeden tutuklanması ve tutukluluğun mahkumiyete dönüşmesi demokrasiyle bağdaşmamaktadır. Önümüzdeki seçimin ardından oluşacak meclis yeni anayasayı yapacak.
Yeni anayasanın her şeyden önce vatandaşlarımızın farklılıklarıyla bir arada yaşamasını öngören bir toplum sözleşmesi olması gerekiyor. Yeni bir anayasa yazmayı değil yeni anayasa yamaya giden yolda fikirler ortaya çıkarmayı hedefledik. Bu metin parlamenter sistemimizin daha iyi çalışması için öneriler içeriyor. Bu metin AB’nin temel kriterlerine uygundur. Biz yeni anayasa yapma heyecanını yitirmemeyi çok önemsiyoruz. Türkiye’nin vatandaşları nükleer santralleri körü körüne sahiplenmesi söz konusu olamaz. Bu karar sürecinin dayatmacılıktan uzak ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi elzemdir.
Türkiye olarak önemli bir eşikteyiz. Dünya hızla şekillenirken yeni yapılanmada yerimizi almalıyız. Yeni anaysa çalışmasıyla ilgili açıklamayı Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı yaptı.
**Prof. Dr. Ergun Özbudun çalışmayla ilgili şunları söyledi:**
5 ana başlık altında toplantılar düzenlendi. Yöntem, ilkeler, kimlikler, inanç hürriyetleri ve kuvvetler ayrılığı başlıklarına riayet edilmiştir. Bu konularda tabi ki alt başlıklarda tartışılmıştır. Bu girişim bir ortak tespit ve ortak hedeften kaynaklanıyor. Ortak tespit Türkiye’nin mevcut anayasasının 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışmadığıdır. Yasakçıdır, vesayetçidir, kısıtlayıcıdır.
Bunun sonucu olarak varılması gereken nihai hedef konusunda da bir görüş birliği vardır. Yeni anayasa evrensel demokratik normlara uygun bir anayasa olmalıdır. Yeni anayasa yapım yöntemi olarak iki görüş vardır. Biri TBMM tarafından diğer ise sırf bu iş için oluşturulacak bir meclis tarafından yapılması. Çoğunluk görüş yeni seçilecek TBMM’nin yeni anayasayı yapmasının daha uygun olacağı görüşü ağır bastı.
Din ve vicdan hürriyeti konusu uzun şekilde tartışılmıştır. Evrensel anlamda laiklik devletin bütün dinler ve inanç grupları karşısında tarafsız ve eşit mesafede olduğu, belli bir inancı devletin kaynaklarını kullanarak topluma aşılamadığı bir sistemdir. Bugün batılı demokrasilerin hemen hepsi bu anlayışa sahiptir.
Buradaki temel hareket noktamız Türkiye’de laikliğin evrensel anlayışa uygun şekilde tanımlanmasıdır.
Laik bir devlette zorunlu din eğitiminin olmaması gerekir. Bu kabul edilemez. Ancak kişilerin isteklerine bağlı ve seçimlik bir ders haline getirilmelidir.
Din eğitimi sivil örgütlerce verilebilmeli ama şiddet ve nefret eğilimi olmaması için üzerlerinde bir devlet denetimi olmalıdır.
Alevi toplumunun meşru talepleri özel bir önem taşımaktadır. Gayrı Müslim azınlıkların durumu vardır. Bu azınlıkların din adamlarını yetiştirme hakkı sağlanmalıdır.
**Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ise toplantıda şunları söyledi:**
Değiştirilemez maddeler konusu önemli bir husus. 82 anayasasına 1, 2 ve 3. maddelerde toplanıyordu.
Biz devletin şeklinin cumhuriyet olduğu gibi bir maddenin değiştirilemez olması gibi bir madde öngörüyoruz.
Bir diğer temel ilke kuvvetler ayrılığıdır. Burada çok ciddi bir kopuşu gerçekleştirmek zorundayız.
Yeni anayasada daha dengeli, kuvvetler arası daha denetimli ve dengeli bir yapının oluşması çok büyük önem arz ediyor.
Kültürel, toplumsal ve cinsel ayrımcılığı önleyen yeni düzenlemeler büyük önem taşıyor.