Tütsülenmiş Gıdalar Geniz Eti Kanserine Yol Açıyor

Geniz kanserinin diğer kulak burun boğaz hastalıkları ile benzer şikayetler göstermesi sebebiyle erken teşhiste zorluk...

Geniz kanserinin diğer kulak burun boğaz hastalıkları ile benzer şikayetler göstermesi sebebiyle erken teşhiste zorluk çekildiği bildirildi. Acıbadem Maslak Hastanesi’nden Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, kesin sebebi bilinmeyen hastalığa tütsülenmiş yiyecek tüketilmesi ve kimyasal maddelerle temas etmenin sebep olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Enis Özyar, geniz kanseri hastalığının nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Geniz kanserinin gençlerde görülme sıklığının arttığını dile getiren Prof. Dr. Özyar, şunları söyledi: "Nazofarenks (geniz) burnun gerisinde, kabaca başımızın tam merkezinde bulunan kör bir boşluğun adı. Geniz burun boşluğunun arkasında, kafa tabanında ve orta kulağa östaki tüpü aracılığıyla açılan bir bölgede yer alıyor. Diğer kulak burun boğaz hastalıkları ile benzer şikayetler göstermesi ve hastanın doktora geç başvurması gibi nedenlerle erken dönemlerde saptanması zorlaşıyor.”

Reklam
Reklam

Prof. Dr. Enis Özyar, nazofarenks kanserlerinin Çin başta olmak üzere daha çok Asya ülkelerinde görülmesine karşılık, ABD ve Avrupa’da daha nadir ortaya çıktığını ifade etti. Türkiye’de ise hastalığın göreceli olarak daha sık ortaya çıktığını, diğer kanserlerden farklı olarak önceki yıllarda daha çok ileri yaş grubunda sık görüldüğünü bildiren Özyar, "Ülkemizde 10-20 yaş grubunda bu kanser türünün görülme sıklığının arttığı belirtiliyor. Hastalığın kesin nedeni bilinmemekle birlikte tütsülenmiş yiyecek tüketilmesi, kimyasal maddelerle temas etmek, Epstein-Barr Virüs (EBV) enfeksiyonu, kronik burun enfeksiyonları öne sürülen risk faktörleri arasında yer alıyor. Erken yaş grubunda görülmesinin olası nedenleri arasında akraba evliliklerinin rolü olabileceği yolunda şüpheler bulunuyor." dedi.

Prof. Dr. Enis Özyar, geniz eti kanserinin belirtilerini şeyle sıraladı: "Burun tıkanıklığı, burun kanaması, genizden konuşma ve konuşma bozukluğu, tek ya da çift taraflı işitme kaybı, uğultu (orta kulakta sıvı birikimine bağlı), boyunda şişlik (tek ya da çift taraflı), şaşılık, çift görme, görme bozuklukları, yüzde uyuşukluk, karıncalanma, ağrı, koku alma bozuklukları, içilen sıvıların burundan gelmesi."

Reklam
Reklam

AKCİĞER, KEMİK VE UZAK DOKULARA YAYILABİLİYOR

Hastalığın tanısının nasıl konulduğunu belirten Prof. Dr. Enis Özyar, şöyle devam etti: “Belirtilen şikayetler nedeniyle bir kulak burun boğaz uzmanına başvurulduğu takdirde, yapılan fizik muayenede geniz bölgesi, endoskop yardımı ile net bir şekilde görüntülenebiliyor. Daha ileri tanı araçları olarak, özellikle Ebstein-Barr Virüse (EBV) yönelik kan tahlilleri, boyun ultrasonu, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG), pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılıyor."

Hastalığın kesin tanısının lokal veya genel anestezi ile geniz bölgesinden alınan biyopsinin patolojik değerlendirmesi ile konulduğunu söyleyen Prof. Özyar, "Nazofarenks (geniz) kanserleri, çevreye doğru büyüyerek burun içine, damağa, yutağa, yukarıda beyne yayılabiliyor. Bölgesel sıçrama yaparak boyunda lenf bezlerine ve daha da ötesi akciğer, kemik gibi uzak dokulara yayılım gösterebiliyor." diye konuştu.

Hastalığın tedavisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Enis Özyar, şunları kaydetti: "Hastalığın evresine göre ya sadece radyoterapi uygulanıyor ya da radyoterapi ve kemoterapi birlikte kullanılıyor. Bu bölge kanserlerinin tedavisinde cerrahinin yeri sınırlı. Bu hastalarda cerrahi tedavi, biyopsi almak için ve kulakta sıvı varlığında kulak zarına havalandırma tüpü takmak amacı ile uygulanıyor. Uygun olan bazı hastalarda, radyoterapi ve kemoterapiye dirençli veya nükseden olgularda, genizdeki tümöre de cerrahi uygulanabiliyor. Bu hastalığın tedavisi ise diğer kanserlere göre oldukça başarılı. Tedavinin başarısının en önemli bölümünü hastalık yayılımının doğru saptanması, gelişmiş radyoterapi tekniklerinin kullanılması, kemoterapinin uygun vakalarda tedaviye eklenmesi oluşturuyor. Radyoterapi tekniği olarak yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) kullanılıyor. Bunda amaç, hedef tümör hücrelerine yüksek doz, çevre sağlıklı dokulara ise yüksek oranda korumak. Bu tedavi hastalığın tedavisi başarı yanı sıra geç dönemde meydana gelebilecek yan etkilerin azaltılması açısından önem taşıyor.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: